Evli oldukları erkeklerden şiddet gördükleri için boşanan iki kız kardeşin hikâyesi, dayanışmanın önemini gözler önüne seriyor. Gönül ve Remziye Solmaz, şimdilerde ‘Yoğurt Sevenler Derneği’ ile hayatlarının şiddetle geçen onca yılından sonra çok huzurlular...

Evli oldukları erkeklerden şiddet gördükleri için boşanan 2 neslin buluşma noktası: 'Yoğurt Sevenler Derneği'

EKİN AKYAZ

Kocaeli’ne bağlı Kandıra’nın Burhanlı köyünden İstanbul Bostancı’ya uzanan, evli oldukları erkeklerden şiddet gördükleri için boşanan iki kız kardeşin hikâyesi, dayanışmanın önemini gözler önüne seriyor. Gönül ve Remziye Solmaz şimdilerde “Yoğurt Sevenler Derneği” ile hayatlarının kendi deyimleriyle “Hiç insana bu yapılır mı?” ile geçen onca yılından sonra çok huzurlular. Birinin köyde yaptıklarını öbürü şehirde satıyor. Maydanoz, roka, ebe gümeci, hodan, hurma ve kaz ayak, bahçelerinden toplanıyor. Remziye’nin sağdığı süt ve diğer bütün mahsülleri ablası Gönül, Bostancı’daki kadınlardan oluşturdukları bir Whatsapp grubu kanalıyla satıyor. Hafta başında kadınların siparişi alınıyor. Hafta boyunca Remziye; 80 yaşındaki anneleri Nuray, 95’lik teyzeleri Rabia ve erkek kardeşlerinin eşi Kadriye ile birlikte siparişleri hazır ediyor. Whatsapp grubunun ismi: “Yoğurt Sevenler Derneği”…

İlk olarak Bostancı’ya gidiyorum. En büyük abla Gönül Solmaz ile buluşuyoruz. Gönül evli olduğu erkekten tam 20 sene önce ekonomik şiddete maruz bırakıldığı için boşanıyor. Açlık yoksulluk çekerek, bazen bakıcılık bazen dantel- nakış işleri yaparak kızlarını okutuyor. Şimdilerde çocuklarıyla yaşamıyor. Haftada iki gün spor yapıyor, şarkı söylüyor, bağlama çalıyor, eskilerin kırkyama şimdilerin patchwork dediği el işleri de eşlik ediyor üretimine…

Buzdolabına bile haciz geldi

Gönül boşanmadan önceki hayatını şöyle anlatıyor: “Eve defalarca haciz geldi. Buzdolabı da gitti bir seferinde. Günlük yenecek kadar bir şeyler yapıp doyuyorduk. Çocukların İngilizce kitapları çok pahalıydı. Onları sahaflardan alıp ciltliyordum. Biz sefaletle boğuşurken, onun yiyip içtiğini gezdiğini görüyordum.”
Boşandıktan sonra ise yeni bir hayat başlıyor Gönül için; “O kadar özgür hissettim ki. Düşünsenize para pul, hiçbir şey önemli değil. Bir parça huzur, özgür bir hayat... Kendinize duyduğunuz saygıyı geri kazanıyorsunuz. Hayatta öyle mutlu olmak için büyük şeylere gerek yok ki. Özgür olmanız yetiyor.”

Kadından kadına tohum

Gönül, bu yeni ve özgür hayatının merkezinde yer alan Yoğurt Sevenler Derneği’nin faaliyetlerini anlatarak son veriyor sözlerine: “Kardeşim Remziye’nin yaptıklarını Harem’den gidip alıyorum. Hafta başında kızlara yazıyorum. Bizim Kandıra’da her sebzenin tazesi vardır. Tohumlar hep kendi yerli tohumumuz. Kendimize ait mısır tohumumuz bile var. Buralarda yenen mısırları biz hayvanlara yem yapıyoruz. Onlar oradan üretiyor, ben de burada kadınlarla buluşturuyorum. WhatsApp’tan siparişleri alıyorum. Bizimkiler de hazırlıyor.”

evli-olduklari-erkeklerden-siddet-gordukleri-icin-bosanan-2-neslin-bulusma-noktasi-yogurt-sevenler-dernegi-653356-1.

Ardından Gönül’le vedalaşıyorum. Kardeşi, yani “Yoğurt Sevenler Derneği’nin” üreticisi Remziye Solmaz ile Kandıra’da Gönül’ün anlattığı tarlalarda buluşuyorum. Remziye bir el arabasında kilolarca defne yaprağı ile karşılıyor beni. Bahçedeki mahsulü ve traktör üzerindeki günlerini anlatmadan önce birkaç bardak çay içiyoruz. Sonra başlıyor 55 yıllık ömrünün 30 yılını, kendi deyimiyle “insanlığının teslim edilmediği, berbat yıllarını” anlatmaya…

‘Belime kadar örtebildiler ancak…’

Remziye “Tam 30 sene dayak yedim” diye başlıyor söze ve devam ediyor: “Evliliğimin ilk haftası ilk dayağı yedim. Beni bir kara çarşafa dolamak istediler. Annemlerin yanındayken çizmelerimle traktöre binen bir genç kızdım. Evlenir evlenmez başımı kapadılar. O kocaman pardesüleri giymeyi reddettim, bari dedim şu belime kadar olanlardan giyeyim. Bunun için bile yediğim dayağı unutamam. Ama direndim. Kapkara gezmedim hiç. Belime kadar örtü takabildiler ancak.”

‘Şikâyet edecektim, hastaneden kaçırdılar’

Tam dört kere burnu kırılmış Remziye’nin. “İnsanın yüzünde sigara söndürülür mü? Benimkinde söndürüldü” diyor. Anlattığına göre yaşadığı şiddet bununla da bitmiyor:

“Kaçtım geldim. Çocuklarımı göstermedi. İki kere elinde silahla babamın kapısına dayandı. Kafam yarıldı birkaç kere, birinde hastaneye götürmüşler. Doktor sordu aslında. ‘Kızım bu düşmekle olmaz’ dedi. Çok söylemek istedim. Çıksa odadan hemen söyleyeceğim ama yanımdan bir dakika ayrılmadı. Sıkı sıkı tembihledi kimseye söyleme diye. Yine de söyleyecektim. O gece hastaneden kaçırdılar beni.”

30 sene boyunca çok az evden çıktığını anlatıyor Remziye. “Çarşıya pazara çıkmam bile yasaktı” diyor, “Evin içerisinde deli gibi yürürdüm. O kadar çok yürürdüm ki ayaklarım ağrırdı bazen. Ama pek hissedemezdim ağrısını. Kaynanamla çıkardık bazen dışarı. Onu da kocası 3 kez bıçaklamış. Zavallı bir kadındı ama onun yüzünden de çok döverdi beni. Ne zamanki oğlum büyüdü, o zaman azalmaya başladı dayak. Zaten kısa bir süre sonra da kurtuldum.”

30 yılda tek bir kez ‘tatil’ yaptım

Aklına 30 yıl boyunca yaptığı tek tatil geliyor Remziye’nin, şöyle devam ediyor: “Almanya’dan görümcem gelmişti. Hadi tatile gidelim dediler. Erdek’e gittik. Tatil dediysem aklınıza plajlar gelmesin. Sapa bir koy çamlıklar arasında. Güneşin altında saatlerce yürümüşüz. Denize girmemize izin vermişler ama üzerimizde eşofmanlarla. Saçlar zaten ıslanmıyor. Giysiler kalın. Kurumuyor. Öyle sapa bir koydayız ki denize girer girmez ayaklarımıza kestaneler batıyor. Canımız acıyor. İki gün onları ayıkladım. Hoş diyeceksin o acı seninkinin yanında ne ki. Yine de denize bakarken işte. Hani adı tatil ya…”

evli-olduklari-erkeklerden-siddet-gordukleri-icin-bosanan-2-neslin-bulusma-noktasi-yogurt-sevenler-dernegi-653360-1.

Bir kooperatif, bir araba ve çoğalsın dayanışma

Yine de gülüyor Remziye, “hadi traktöre binelim” diyor. Ahıra gidiyoruz biraz yukarıda. Remziye traktör kullanmayı annesinden öğreniyor. Pek de hızlı sürüyor. Hemen birkaç dakikada, hayatını değiştiren ‘Yoğurt Sevenler Derneği’nin sütlerine ulaşıyoruz. Biz gittiğimizde henüz sağma vakti değil. Biraz temizlik yapıyor, bir yandan da gelecek hayallerini anlatıyor: “Burada hep erkekler 1,5 liradan alıyorlar sütü. Ablam şimdi 5 liradan satıyor. Ah bir arabam olsa, daha çok gider gelirim İstanbul’a. Daha çok müşterimiz olur. Belki işimizi büyütürüz. Bir ev alırız İzmit’ten, bizim gibi kadınlar gelir. Çoğaldıkça çoğalırız.”

Nesilden nesle uzanan bir şarkı

Remziye’nin yanından ayrılırken annesi Nuray ve teyzesi Rabia ile karşılaşıyoruz. 30 haneli Burhanlı’da karşılaşmak zor olmuyor. 95 yaşındaki Rabia nine iki kere evlenmiş. İlkinde o da dayak yiyor, boşanıyor. İkincisinde ise ölüyor kocası. “Aman adamların kime ne faydası olmuş. Biz bize yetiyoruz işte” diyor.
Kardeşi Nuray Solmaz ise “Benim böyle fotoğrafımı çekme, çalışırken çek beni” diye konuşuyor. 80 yıllık bir çalışma onunkisi, “Erkeklerin en iyi bildiği şey tembellik. Benim kızlar boşandılar, kurtuldular” şeklinde konuşuyor.

evli-olduklari-erkeklerden-siddet-gordukleri-icin-bosanan-2-neslin-bulusma-noktasi-yogurt-sevenler-dernegi-653361-1.

İmece görmüşlerin hali bir başka…

Nuray Solmaz ile bostanda yürürken “Şunu da yaz kızım diyor” ve ekliyor: “Eskiden burada çok hane vardı. İmece ile çalışırdık. Gençler de pek hevesli olurdu o zaman burada kalmaya. Kim birine aşık olsa bana söylerdi. Bir keresinde muhtar bile yapmak istediler beni köye. Zor ikna ettim. İlk fındık tohumunu biz getirmiştik buraya. O sene köyce iyi kazandık. Şimdi yine o imeceler olsa, herkes daha mutlu olur.”

Bu hikâye ile yolumu kesiştiren Emine Yıldızkan, yani üç kız kardeşin ortancası geliyor yanıma. Biraz roka, maydanoz ve hurma toplamış benim için. “Beni de Yoğurt Sevenler Derneği’ne almazsanız olmaz. Kabul edemem” diyorum. Gülüyor… Velhasıl kadınlar varsa umut var. Hem de nesilden nesile uzanan bir şarkı boylu boyunca.

evli-olduklari-erkeklerden-siddet-gordukleri-icin-bosanan-2-neslin-bulusma-noktasi-yogurt-sevenler-dernegi-653358-1.