Yeni bir halk sağlığı kriziyle karşı karşıyayız; hızla artan evsizlik krizi. Evlerin tahliyesi için yapılan başvurularda %160 artış var. Kiracıların üçte biri kiralarını ödeyemiyor. Kiracılar sendikası kiraların derhal dondurulması ve tahliye yasağının geri getirilmesi çağrısında bulunuyor.

Evsizlik dalgası kapıda
İngiltere’de yüksek faturalara karşı halk Don’t Pay (Ödeme) hareketi başlatmıştı. (Fotoğraf: Don’t Pay)

Liz DAVIES

İngiltere hükümeti Covid-19'un benzeri görülmemiş koşullarında, “koronavirüs nedeniyle gelir kaybına uğrayan hiçbir kiracının evinden zorla çıkarılmayacağı ve hiçbir ev sahibinin yönetilemez borçlarla karşı karşıya kalmayacağı” sözü vermişti. Bu doğrultuda üç sıradışı önlem uygulamaya konuldu: Tahliye yasağı, tahliyeler yeniden başladığında ihbar sürelerinin uzatılması ve evsizlerin barındırılması ('Everyone In-Herkes İçeri' olarak bilinen bir program).


Bu önlemlerin avantajları çok açıktı. Everyone In girişimi, evsizler arasında enfeksiyonları, hastaneye yatışları ve ölümleri önledi ve bu sayede İngiltere'de yaklaşık 37 bin kişiye daha sonra uzun süreli barınma imkânı sağlandı. Sosyal yardım ödemeleri de haftalık 20 sterlin artırıldı. Bu para pek çok kişi için can simidi niteliğindeydi ve izin programı işten çıkarmalara karşı koruma sağladı.

İki buçuk yıl sonra bu acil durum önlemlerinin süresi doldu. Muhtemelen, şimdi başka bir halk sağlığı kriziyle karşı karşıyayız: Kendi içinde hızla artan evsizlik krizi.

TAHLİYELERDE REKOR

2021'den bu yana, ev sahiplerinin taşınmazın tahliyesi kararı için mahkemelere yaptıkları başvurularda yüzde 160, verilen tahliye kararlarında ise yüzde 164 artış oldu. Shelter (Barınma hakkı mücadelesi veren bir STK), kiracıların üçte birinin (yaklaşık 2,5 milyon kiracı) kiralarını ödeyemediğini ya da sürekli olarak ödemekte zorlandığını, buna karşın her yedi kiracıdan birinin kirasının geçen ay artırıldığını bildiriyor. Her üç kiracıdan biri -2,6 milyon yetişkin- hâlihazırda hane gelirinin en az yarısını kiraya harcıyor.

İngiltere'deki belediyeler Nisan 2021 ile Mart 2022 arasında 278 bin 110 hane halkının evsiz olduğu veya evsizlik tehdidi altında olduğu değerlendirmesinde bulunmuştur. Bu toplam rakam Covid-19 öncesi seviyelerden biraz daha azdır, ancak uzun vadeli eğilimler endişe vericidir: Geçen yıl, 21. bölüm bildirimi ('kiracının kusuruna dayanmayan tahliye') tebliğ edilen ve konseylere başvuran kiracıların sayısı %121 artmıştır ve konseylere evsiz olarak başvuran çalışan insanlarda %16'lık bir artış olmuştur.

Hayat pahalılığı krizi tırmandıkça bu rakamlar daha da kötüleşecektir. İpotek geri ödemeleri arttıkça özel mülkiyete ait evler risk altında olacaktır. Hali hazırda hane halkı gelirinizin üçte birinden fazlasını kiraya harcıyorsanız, gıda veya kamu hizmetleri maliyetindeki her artış, bu inanılmaz derecede hokkabazlık gerektiren durumu daha da zorlaştıracaktır.

İŞÇİ PARTİSİ’NİN ÖNERİSİ

Hem hükümet hem de İşçi Partisi tarafından önerilen bazı uzun vadeli çözümler var. Hükümet, kiracının kusuruna dayanmayan tahliyeleri sona erdirmeyi (manifestoda yer alan ve 'Daha Adil Bir Kiralık Emlak Sektörü' başlıklı beyaz kitapta yinelenen bir taahhüt), ev sahipleri tarafından yapılan sosyal güvenlik ayrımcılığına dayanan kiralamaları yasaklamayı ve ev sahiplerini düzenlemek için bir Emlak Portalı kurmayı planladığını söylüyor. Bu taahhütler memnuniyet verici olsa da, 'kusura dayanmayan' tahliyelerin yerini, ev sahibinin mülkü satma veya taşınma niyetinde olduğu zorunlu (veya 'kusura dayanmayan') gerekçeler alacak ve bu da istismar için bariz fırsatlar yaratacaktır.

Daha da önemlisi, kiraların kontrol edilmesi ya da sınırlandırılması düşünülmemektedir. Kira borcu olan kiracılar mevcut (Gerekçe 8) ve yeni zorunlu gerekçelere tabi olacaktır, yani mahkemeler kiracıların durumlarını, borçlarının nedenini veya herhangi bir geri ödeme önerisini dikkate alamaz.

Eksikliklere rağmen önerilen reformlar seçmenler arasında, hatta muhafazakâr seçmenler arasında bile, güvensiz ve pahalı konutlarla ilgili artan endişeyi yansıtıyor. Asıl soru ise Liz Truss hükümetinin ve yeni devlet bakanının seleflerinin vaatlerini yerine getirip getirmeyeceği.

Evsizlik söz konusu olduğunda hükümet; evsizliği 'nadir, kısa ve tekrarlanmayan' hale getirmek için Liz Truss'ın başbakan olmasından iki gün önce yayınlanan 2 milyar sterlin vaat eden yeni bir stratejiyle -'Evsizliği Daimi olarak Sonlandırma’- 2024 yılına kadar sorunu sona erdirmeye kararlı olduğunu da söylüyor. İşçi Partisi'nin, Truss'ın harcama kesintilerinden etkilenmeyeceğini varsayarak bu stratejiyi destekleyeceğine şüphe yok. Galler'deki İşçi Partisi hükümeti, evsizlerin 'öncelikli ihtiyaç grubu' içinde olmaları, geçici barınma ve uzun vadeli barınma bulma konusunda yardım almaları için yasal düzenleme yapıyor. İskoçya 2012 yılında öncelikli ihtiyaç testini kaldırdı, böylece bir belediyeye evsiz olarak başvuran herkes barınma yardımı alabilecek. İngiltere hükümeti de aynı şeyi yapmalı ya da en azından evsizlere soğuk kış koşullarında sahip çıkmalıdır.

TAHRİBATLAR ONARILSIN

Elbette hükümetin şu ana kadar en büyük eksikliği belediye konutları konusunda oldu. Bu, İşçi Partisi'nin haklı olarak dikkat çektiği bir eksikliktir: Geçen ayki İşçi Partisi Konferansı'nda Gölge Devlet Bakanı Lisa Nandy, “sosyal konut stokumuza yönelik tahribatın onarılması”, “sosyal konutları ikinci en büyük kiracılık biçimi haline getirme” (kendi evinde ikametin ardından kiralık sektörünü gölgede bırakarak) ve “sosyal konut stokumuzu yeniden inşa etme ve evleri yerel meclis ve toplulukların mülkiyetine geri getirme” sözü verdi. Sosyal konutlar ve özellikle de belediye konutları, kiralık sektörüne göre daha ucuz, daha güvenli ve daha iyi durumdadır. Çevre dostu standartlarda inşa edilebilir ve böylece elektrik faturaları düşük tutulabilir.
Uzun vadede, sahibinden kiralık sektörünün güvensizliğini ve evsizlik skandalını ancak daha fazla belediye evi (yerel yönetimlerin uyguladığı bir toplu konut sistemi) inşa ederek ve satın alma hakkını kaldırarak (İskoçya ve Galler'de olduğu gibi) sona erdirebiliriz, böylece belediye evleri kamu mülkiyetinde kalır. Artan inşaat maliyetlerini karşılamak üzere kira artışlarının önüne geçmek için de belediye konutlarının maliyetleri kira gelirlerinden ayrılmalıdır.

TAHLİYE TSUNAMİSİ

Bunların hepsi atılması gereken hayati adımlardır. Ancak hayat pahalılığı krizi daha da kötüleşmeye devam ederken, bu kış tahliye tsunamisinin neden olacağı bir halk sağlığı felaketini önlemek için hemen yapılması gereken şeyler nelerdir?

Shelter, ödeneklerin kiranın tamamını karşılaması için konut yardımı ve Genel Yardım’da artış yapılmasını önermektedir. Crisis'in (İngiltere’de evsizlik sorunuyla mücadele eden bir STK) evsizliği sona erdirmek için hazırladığı plan, gizli evsizliğin yanı sıra sokakta yaşamayla da mücadele etmeyi amaçlıyor. Tüm konut ve evsizlik yardım kuruluşları birleşerek hükümetin geçen yıl haftalık 20 sterlinlik yardım artışını telafi etmesini kınadı ve yardımların artırılması çağrısında bulundu. Hükümet ise, temel yardım oranlarında bir yıl içinde yapılan en büyük reel kesintiyi başlatmakla tehdit etti ki bu da konutlar için daha da yıkıcı sonuçlar doğuracaktır.

Kiracıların sendikası ACORN ise kiraların derhal dondurulması ve tahliye yasağının geri getirilmesi çağrısında bulunuyor. Bu, özel ev sahipleri lobisinin şiddetle karşı çıkacağı büyük bir talep. Ancak İskoçya'da kampanya yürüten kiracılar kısa bir süre önce kiraların dondurulmasını sağladıysa, bunu İngiltere'de de yapmamamız için hiçbir neden yok ve özel kiralık sektörü konusunda büyük bir adım atılmazsa, bu kışı sokaklarda ya da geçici pansiyonlarda geçiren çok daha fazla insan göreceğiz.

BirGün Çeviri Kolektifi tarafından Tribune Mag’den çevrilmiştir.