Tamam PISA üzerine tüy dikti ama yaklaşan felaket uzun zamandır biliniyordu. Soruyu ve çözüm yolunu verince, öğrencilerin performansı bir harika. Sektirmeden adımları izliyorlar. Fakat adımları sorgulamalarını sağlamak için dokuz takla atmak gerekiyor

Eyvah PISA!

İLKER BİRBİL Sabancı Üniversitesi

Fark etmeyen kalmamıştır herhalde ama yine de söyleyeyim: Devlet birkaç yıldır eğitime kafayı taktı. Ki benim gibi sıradan bir vatandaş için bu takıntı gayet güzel bir haber olabilir. Düşünsenize yavrularımız iyi yetişsinler; bilimde, sanatta, kültürde alıp yürüsünler diye devlet elinden geleni ardına koymuyor. Güzel az oldu. Şahane haber!

Gel gör ki eğitim reformu denen şey maalesef zaman alıyor. Tohumları bugün atıp, hasadı anca seneler sonra topluyorsun. Zahmetli ve zahmetli olduğu kadar da uzun iş. Çok uzun hem de. Kim bekleyecek o kadar? Şüphesiz devlet erkânı değil. Beklemiyorlar zaten. Tecrübeyle sabit. Vakitleri dar. Onun için son dönemde eğitim kalitesini ispatlamış liselere ve üniversitelere doğrudan el atılıyor.

Aslında böyle başlanmamıştı. Farklı fikirlerin konuşulduğu bir dönem oldu. Gel gör ki devlet sadece kendi fikirlerinde ısrar edince o tablo mahvoldu. Önce 4+4+4 denendi. Mantığı yoktu; olmadı. Sonra TÜRGEV icat ve ihya edildi. Kafası karışıktı; olmadı. Devlet adamlarının isimleri verilip, büyük şaşaayla üniversiteler kuruldu. Bir tek isimleri kaldı; o da olmadı.
Yıl oldu 2016. PISA sonuçları geldi. Son yıllardaki tek istikrarımızın aşağıya doğru giden performansımız olduğu ayan beyan ortaya çıktı. Bilim, matematik ve okuma konularında ciddi anlamda çuvallamışız. Bilim, matematik, okuma... Okuma, matematik ve bilim... Eyvah!

Bir yanda, malum güruh nasıl olduysa bu sefer suskun. Dökülürler yakında:

“Bilim lobisi.”

“Dış mihrak matematik.”

“Şer odaklı okuma.”

Onları geçelim. Asıl can sıkan, kötü sonuçları tek bir sebebe bağlayan diğerleri. Bu arkadaşlar ya öğretmenleri günah keçisi yapıyorlar, ya da sınavlı sistemi felaketin sorumlusu olarak görüyorlar. Açıkçası işin kolayına kaçıyorlar.

Her şeyden önce öğretmenlere yüklenmeyi bırakır mısınız lütfen. Hiç şüphesiz pırıl pırıl öğretmenlerimiz var. Fakat kaskatı bir müfredat ile cendereye alınmış durumdalar. Bu durumlarını görmüyor, inatla başarılı öğrenciler yetiştirmelerini bekliyoruz.

Bazen öğretmen arkadaşlarla tanışıyorum. Aralarında bana yazanlar da oluyor. Öyle iyi fikirleri var ki. Yeni eğitim yöntemlerinden, öğrencileri derse katmanın türlü yollarından, onlarla kurdukları iletişimden gururla bahsediyorlar. Bahsediyorlar bahsetmesine ama elleri kolları bağlı.

Bir de sınavlara cephe açmışlar var. Sanki PISA’daki kötü sonuç sadece sınavlar ile açıklanabilir. Bir kere bizim milyonlarca öğrencimiz var. Sınavsız nasıl ölçme yapacağız? Hem PISA da sınav. Belki sorun bizim sınavda değil de, yapılış şeklindedir? Bir problemi çözmek ile şıklardan gidip test sorusu avlamak arasında derin bir uçurum var. O uçuruma ilk düşen de öğrenme olmasın?

Soru sormak kolay İlker Efendi. Doğru, kolay. Cevapları biliyormuş gibi afra tafra yapacak da değilim. Fakat bu sistemde benim de çocuklarım var. Haliyle diğer ebeveynler gibi ben de endişe ediyorum. Onun için sorularım biriktikçe birikiyor. Üstüne üstlük bir de üniversitede çalışıyorum.

Ve sanmayın ki üniversite bu gidişattan nasibini almıyor. Tamam PISA üzerine tüy dikti ama yaklaşan felaket uzun zamandır biliniyordu. Soruyu ve çözüm yolunu verince, öğrencilerin performansı bir harika. Sektirmeden adımları izliyorlar. Fakat adımları sorgulamalarını sağlamak için dokuz takla atmak gerekiyor. Sorunun kendisinin, çözümden daha önemli olduğuna bir türlü ikna olmuyorlar. Oysa öğrenme soruyu sorunca başlıyor, çözünce değil. Ve o soruyu soracak merakı biz üniversiteden çok önce heba ediyoruz. Beraberinde de yeniliği ve yaratıcılığı.

Bu yazdıklarımın hiçbiri bilinmedik şeyler değil. Yıllardır bu konular gündeme gelip duruyor. PISA dönemlerinde bir telaş oluyor, sonra hızla unutuluyor. Neler yapılabileceğini anlatan benden çok daha bilgili bir sürü insan var. Mesela son bir haftadır konunun vahametine dikkat çekmeye çalışan aklıselim eğitimcileri ve idarecileri izliyorum. Kötü sonuçların sebeplerini inceleyip, iyi fikirler sıralıyorlar. Daha çok konuşulması gereken fikirler. “Umarım,” diyorum içimden “bu sefer bir dinleyen çıkar.”
Son tahlilde… Valla son tahlil yok. Bilim, matematik ve okuma. Eyvah!

ve BolBilim.com