6 Şubat depremlerinde 35 kişiye mezar olan Kahramanmaraş'taki Ezgi Apartmanı davasında, bilirkişi raporlarına göre, apartmanın zemin katında kolon kestiği tespit edilen Kervan Pastanesi'nin firari sanıkları hakkında kırmızı bülten çıkarılması talep edildi. Firari sanıkların avukatlığını Prof. Dr. Ersan Şen üstleniyor.

Kaynak: Haber Merkezi
Ezgi Apartmanı davasında savcı, firari sanıklar için kırmızı bülten istedi

6 Şubat depremlerinde 35 kişiye mezar olan Kahramanmaraş'taki Ezgi Apartmanı davasında, bilirkişi raporlarına göre, apartmanın zemin katında kolon kestiği tespit edilen Kervan Pastanesi'nin firari sanıkları hakkında kırmızı bülten çıkarılması talep edildi. Firari sanıkların avukatlığını Prof. Dr. Ersan Şen üstleniyor.  

Cumhuriyet'ten Çağdaş Bayraktar'ın haberine göre, 6 Şubat depreminde Kahramanmaraş'ın Onikişubat ilçesinde 35 kişinin hayatını kaybettiği Ezgi Apartmanı davasının ilk celsesi, ikinci gününde tanıkların savunmasının ardından avukatların savunmasıyla devam etti.

Ailelerinin avukatlarının beyanları sonrası savcı mütalaasını açıkladı.

Savcı mütalaada, Kervan Pastanesi'nin sahipleri firari sanıklar Sami Kervancıoğlu ve Mustafa Pekel hakkında kırmızı bülten çıkarılması" ve "tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devam etmesi" talebinde bulundu. 

ŞEN: SOSYAL MEDYADA GÜNDEMİM, 'KOLON KESENLERİN AVUKATI' DENİYOR

Sosyal medyada hedef olmasına dikkat çeken Av. Şen, “Sosyal medyada iki gündür gündemim. Aileme edilen sözler yakışık almıyor. Kolon kesenlerin avukatı deniyor. Bunun bir etkisi yok. Ben bugün buradayım, yarın ise Adana’da depremde yakınlarını kaybetmiş bir kardeşimizin avukatlığını yapıyorum. Herkes durduğu yeri bilsin. Taş atanlar gitsin taşlarını başkalarına atsın” ifadelerini kullandı.

Sanıklarını “Bu insanlar bu apartmana en erken 2003 yılında gelmişler. Müteahhit değiller, fenni mesul değiller, mimari ya da statik çizimi yapan değiller. Gerçek suçluların ortaya çıkmaması için ortaya sürülüp, itibar kazanmış kişiler hedef yapılıyorlar” sözleriyle savunan Av. Şen, savunmasında şunlara değindi:

“BİNAYI YIKAN TADİLAT DEĞİL”

“Raporların kimseyi tatmin etmediği görülüyor. Asli ya da tali kusurluyu belirlemek bilirkişilerin haddi değil. Ceza Hukuku’nda yeri yok. Bu binayı yıkan, yapılan tadilat değil. Binanın temeli yok, statik tasarım hatalı. Öte yandan birçok bilirkişi raporuna karşı çıkılıyor. Bu ülkenin anlı şanlı akademisyenleri parayla mütalaa mı satıyorlar? Böyle bir şey olabilir mi? İddianame tamamen hatalı. Siz daha olası kastı anlamamışsınız. Binada dükkan ve daireleri olan, akrabalarını çalıştıran birileri olası kasttan yargılanabilir mi?

Bu nasıl bir acımasızlıktır? ‘Perde duvarı yıkıp daireleri birleştirdiler’ deniyor. Bu imkânsız çünkü denilen yerde perde duvar yok. Savcı sembol bir dava yaratmaya çalışmış sanırım. Burada hakikat aranmıyor, kişiler kendisini tatmin etmeye çalışıyor. Öte yandan belli ki binada tadilatla ilgili bir itilaf olmuş. O zaman 2021’de yapılan başvuruya yanıt veren ve halen halen İmar ve Şehircilik Müdürü Sait Avşar da çağrılsın ve dinlensin. Devlet ve hükümet, böyle durumlarda ortada olmaz, birileri ortada kalır. Cenazede gelip ağlar ama sorumluluk almaz.”

“NEYİNE GÜVENECEKSİN?”

Sanıklarının teslim olmamasını da savunan Şen, sözlerine şöyle devam etti:

“Kırmızı bülten talebi kabul edilemez. Nereden biliyorsunuz bu kişilerin yurtdışında olduğunu? Türk yargısına güvenin’miş, neyine güveneceksin. ‘Türk, öğün, çalış güven’miş. Çalışkan mıyız? Müvekkillerime güvence belgesi verin, yakalama emrini kaldırtın, buraya getirelim. Adaletin karşısına çıkmakla çıkmamak arasında bir fark yok. İddianame hukuka uygun düzenlenseydi gelirlerdi. Suçsuz olduğunu düşünen insanlar bu şartlarda neden gelsinler?”