Meclis Başkanı Bülen

SINAN K. BILGENOGLU
Meclis Başkanı Bülent Annç, ölüm orucunda olan Behiç Aşçı'nın durumu ve F tipi cezaevlerinin koşullarını görüşmek üzere, Dolmabahçe Sarayı'nda Behiç Aşçı'nın annesi Fazilet Erdoğan, teyzesi Naile Emrik, Mazlum-Der Genel Başkan Yardımcısı Şinasi Haznedar, İHD Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Doğan Genç, Hukukçular Derneği Başkanı Hüsnü Tuna ve Özgur-Der Genel Başkan Yardımcısı Hülya Şekerci'den oluşan bir heyeti kabul etti.

'DUYARLI OLMAMAK MÜMKÜN DEĞİL'
"Türkiye için önemli bir konu var. Bir avukat arkadaşımız Behiç Aşçı bir konuya dikkat çekmek istiyor, bu konu üzerinde duyarlılık, ısrar, kararlılık gösteriyor. Bunun ismine isterseniz ölüm orucu deyin isterseniz başka bir şey deyin. Ancak, başladığı günden bu yana 265 gün geçti. Sağlık şartları giderek ağırlaştı. Artık hayatı söz konusu. Behiç Aşçı'nın hayatının kurtulması ve bu konu üzerindeki toplumsal duyarlılık bence hepimizi bu konu üzerinde durmaya mecbur kılıyor. Bir kaç gün evvel burada bulunan kurumlardan arkadaşlar pek çok imzayla beraber bana bir mektup gönderdiler ve F Tipi cezaevlerinin şartlarının iyileştirilmesi amacıyla avukat meslektaşım Behiç Aşçı'nın ölüm orucundaki durumuna dikkat çektiler ve bizim bu konuya müdahil olmamızı istediler. Doğrusu bu konuda dikkat göstermemek mümkün değil. Yaşama hakkı kutsal ve bu hak herkes için geçerli. Bir avukat hayatını hiçe sayarak bir konu üzerinde ısrarla duruyorsa buna meclisin duyarsız kalması mümkün değil" şeklinde konuşan Annç bu koşullarda ıslahın mümkün olmadığını dile getirdi. Konu ile ilgili Meclis İnsan Hakları Komisyonunu ve Başkanlığını harekete geçirdiğini söyleyen Annç, "Bu konuda iyileştirmeler yapılabilir. Bütün dünyadaki ceza ve infaz sisteminde asıl olan insan onuruna aykırı hareket etmemektir. Sayın Adalet Bakanı'nın bütçe görüşmeleri sırasında bu konu ile ilgili oturup konuşulabileceğini, bazı taleplerin dikkate alınabileceğini ifade etmiştir. Biz de konu ile ilgili İnsan Hakları Komisyonumuzu ve başkanlığımızı harekete geçirdik. Olayın ideolojik boyutunun dışında insani koşullarını göz önünde bulundurarak neler yapılabileceğinin konuşulmasında fayda görmekteyiz. Şüphesiz bu görüşmeler vakit geçirilmeden yapılmalıdır" dedi.

ÖLÜM ORUCUNU BIRAKMALI
Toplantıya basının yoğun ilgi göstermesi Arınç'ın dikkatini çekti. "Basının, hemen hemen hiç bir toplantıda rastlayamayacağımız kadar yüksek ilgisi bizim önümüze bir gerçeği koyuyor. O da bir an evvel avukat meslektaşımızın bu ölüm orucunu bırakmasıdır. Bıraktığı takdirde sağlığına geri dönebilecek ve kendine göre bu haklı mücadele toplumda yankı bulacak ve daha büyük bir duyarlılık oluşabilecektir. Bu direnç bence görevini tamamlamıştır. Bir meclis başkanı olarak madem işe müdahil olma noktasındayız, ben arkadaşımızın bir an önce ölüm orucunu bırakmasını arzu ediyorum. Yakınlarının taleplerini de dikkate alacağım. Olumlu sonuçlan hep beraber göreceğiz. Ama koşulumuz Behiç Aşçı'nın 265 gündür devam eden ölüm orucunu bitir-mesidir. Behiç Aşçı oluşturduğu insani kamuoyundan dolayı kendisini başarılı sayabilir" diyen Annç, Behiç Aşçı ölüm orucunu bırakmadan bir adım atmayacaklarının da sinyalini verdi.

'NASIL ÇÖZERSENİZ ÇÖZÜN'
Arınç'ın konuşmasının ardından söz alan Mazlum-Der Genel Başkan Yardımcısı Şinasi Haznedar, " Biz 123. ölümün Türkiye'ye fazla geleceğini düşünüyoruz. F tipleri cezalandırma içinde ayrı bir cezalandırma olarak gözüküyor. Tutukluların koşulları dikkate alınırsa yaşam ve insanlık dışı şartlarda cezalarının tamamlanması istenmektedir. İnsanların suçlu da olsa hakları vardır. Tüm talebimiz F tiplerinin insanileştirilmesidir" derken Aşçı'nın annesi Fazilet Erdoğan ise Tecrit kalkmadan Behiç Aşçı'nın ölüm orucunu bırakacağını sanmadığını belirterek, "Tec-rite son verilmesini istiyoruz. Hepimiz çocuklarımızın yaşamasını istiyoruz. Tecrit kalkmadan Behiç'in ölüm orucundan vazgeçeceğini sanmıyorum. Ben de inatçıyımdır. Oğlum da inatçı benim gibi. İnşallah bir çözüm buluruz. Bayrama gülerek girmemizi sağlayın" dedi.

Behiç Aşçı'nın teyzesi Naile Emrik ise konuşmasında toplantının kendisi için bir hayal tarikliği olduğunu belirterek "Umuyorum bu bayrama ağlamadan gireceğiz. Ama 'Bıraksın biz bir şeyler yaparız' şartı beni çok üzdü. Somut bir şey olmadan bırakacağını sanmıyorum. Biz bu lafları hep duyduk. Bu noktada yeni bir şey duymak istiyoruz. Tecridi çözün de nasıl çözerseniz sözün" dedi.

ÖDP'den Adalet Bakanlığı'na F Tipi çağrısı
ÖDP
İstanbul II Örgütü, Adalet Bakanı ve hükümeti acilen adım atmaya çağırarak, cezaevlerinin tutuklu ve hükümlülerin insanca yaşabilmeleri için değiştirilmesi gerektiğini bildirdi. Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) İstanbul İl Örgütü, yazılı bir açıklama yaparak, F tipi cezaevlerinde süren tecrit ve izolasyon uygulamalarına yönelik somut adımların atılması ve cezaevlerinde insanca yaşam için değişikliğe gidilmesini istedi. TMMOB, Tabipler Birliği ve Odaların F tipi cezaevlerinin inşa sürecinden itibaren karşı çıkışlarının yok sayıldığını belirten açıklamada, devlet birimlerini, TBMM'yi ve hükümeti acilen adım atmaya davet etti.

TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın kamuoyuyla paylaştığı görüşleri ve attığı adımları olumlu bulduklarını belirten ÖDP İstanbul İl Örgütü, cezaevleri denetimiyle ilgili meslek kuruluşları ve insan hakları örgütlerinin de yer alacağı yasal düzenlemelerin yapılmasını, bu amaçla ilgili bakanlıkların, TTB, TBB, TMMOB ve insan hakları kuruluşlarının katılımıyla bir çalışma grubu oluşturulması talebinde bulundu.

Ayrıca ÖDP, 27 Aralık Çarşamba akşamı saat: 19:30'da Taksim Tramvay Durağında konuyla ilgili bir basın açıklaması yapacak.

Armutlu'da operasyon ve gözaltı
PİR
Sultan Abdan Kültür Derneği Genel Başkanı Kazım Genç de konuyla ilgili yaptığı açıklamada "Pir Sultan Örgütlüğü, Şube yerellerinde gençlerin, çeteleşmeye, uyuşturucuya ve fuhuşa yönlendirilmelerine karşı mücadelesini, sürdürecektir. Söz ettiğimiz, çeteleşme, hırsızlık, uyuşturucu bağımlılığı ve fuhuş olaylarını engellemek devletin güvenlik birimlerinin görevi iken, Küçük Armutlu ve çevre mahallelerde ne yazık ki, güvenlik birimleri tarafından bu görevin yerine getirilmemesi nedeni ile, söz konusu olaylar rutin hale gelmişse; yurttaşların bu olaylara müdahalesi kaçınılmaz bir hak olacaktır. Yozlaşmaya karşı mücadele edenlerin gözaltına alınması, düşündürücü ve bir o kadar da dikkat çekicidir" dedi. İstanbul'da DHKP/C'ye yönelik düzenlenen operasyonda, 3'ü kadın 10 kişi gözaltına alındı. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ile İstihbarat Şube Müdürlüğü ekiplerinin ortak çalışması sonucu Sarıyer, Maltepe ve Ümraniye'de bazı yerlere düzenlenen operasyonda DHKP/C üyesi oldukları ileri sürülen 3'ü kadın 10 kişi yakalandı. Poliste sorguları süren bu kişilerin, "İstanbul'daki örgüt yapılanmasından sorumlu oldukları ve Gaziosmanpaşa, Bağcılar ile Maltepe'de bazı eğlence yerlerine silahlı baskın düzenleyerek, haraç isteme olaylarına karıştıkları" öne sürüldü.

Devlet yurttaşıyla inatlaşır mı?
İNSAN
Hakları Ortak Platformu Bileşen Örgütleri, F tipi cezaevlerini protesto amacıyla ölüm orucunda bulunanların durumuna dikkati çekerek Adalet Bakanlığı'nı duyarlı olmaya çağırdı. Konuyla ilgili açıklama yapan Mazlum Der Genel Başkanı Ayhan Bilgen, "Adalet Bakanlığı F tipi cezaevlerinde acilen kamuoyunu rahatlatacak önlemler almalı" derken, İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Yusuf Alataş ise "Ölüm oruçlarında 122 insan yaşamını kaybetti. Devlet yurttaşıyla inatlaşır mı, can üzerinden pazarlık yapar mı?"dedi. Yüksel Caddesi'nde Bileşenler adına basın açıklaması yapan Bilgen "Adalet Bakanlığı F tipi cezaevlerinde 6 yıldır tartışılan tecrit koşulları konusunda sivil toplum örgütlerinin ve İşkenceyi Önleme Komitesi'nin görüşlerini dikkate almadan hareket etmektedir" diye konuştu. İnsan Hakları Ortak Platformu üyesi örgütler olarak, devlet yetkililerinin yakın zamanda girişimde bulunmaması halinde doğabilecek insani ve sosyal sonuçlardan endişe duyduklarını ifade eden Bilgen taleplerini şöyle açıkladı: "Adalet Bakanlığı zaman geçirmeksizin mahpusların ortak zaman geçireceği sosyalleşme zamanlarına ilişkin yeni bir düzenleme yapmalıdır. Bu düzenleme yapılırken, '3 kapının açılması' önerisi dikkate alınmalıdır. F tipi cezaevlerinde ne tür sosyal faaliyetlerin yapılabildiği, aynı anda toplam kaç kişinin ortak zaman geçirebildiği konularında kamuoyunu rahatlatacak açıklamalar yapılmalıdır." Konunun takipçisi olacaklarını belirten İnsan Hakları Ortak Platformu, İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği, İnsan Hakları Derneği, Helsinki Yurttaşlar Derneği, Ulusalararası Af Örgütü Türkiye Şubesi'nden oluşuyor. Özlem Zorcan Ankara