Faik Öztrak: Ülke askeri darbeden daha beter bir sivil darbe vesayetiyle karşı karşıya
“Ülke askeri darbeden daha beter bir sivil darbe vesayetiyle karşı karşıya” diyen CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Erdoğan Şahsım Hükümeti’ni açıkça destekleyen, onun hakka, hukuka aykırı davranışlarına karşı çıkanları alenen tehdit eden, hükümetin kendisine polis koruması verdiği, bir organize suç örgütü elebaşı, bir aydır tefrika halinde, beraber yol yürüdüğü eski yol arkadaşlarını, ve bir takım kirli ilişkileri deşifre ediyor” dedi.
CHP sözcüsü Faik Öztrak, Süleyman Soylu'nun katıldığı bir televizyon programında eski başbakan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'na ilişkin sarf ettiği sözlere ilişkin "Bugünkü İçişleri Bakanı bu kumpasta rol aldığını açıkça itiraf etti. Kumpasın diğer aktörleri kim? Damat ve Binali Yıldırım. Kumpası kuran kim? Erdoğan" diye konuştu.
Öztrak, iktidarın muhalefete kumpas kurduğunu söylerken, “Ülke askeri darbeden daha beter bir sivil darbe vesayetiyle karşı karşıya” dedi.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Öztrak'ın açıklamasından öne çıkan satır başları:
Türkiye’miz olağandışı günlerden geçiyor. Bir yanda giderek derinleşen “devlet krizi”, Diğer yanda “ekonomik kriz” yaşıyoruz. Bir de bunların üzerine binen, pandemi ve aşılama sürecindeki belirsizlikler milletimize her gün ağırlaşan bir buhran yaşatıyor.
Mayıs ayının artık son günlerindeyiz. 1 Haziran’da, Yeni bir açılma dönemine girilmesi bekleniyor. Esnaf dükkânını 1 Haziran’da nasıl açacak? Hafta sonlarında eve kapanma bitecek mi? Yiyecek içecek servisi nasıl olacak? Esnaf hala bilmiyor.
Bu belirsizlik hem esnafı hem de çalışanlarını büyük sıkıntıya sokuyor. Ortada bu belirsizliği giderecek, herhangi bir plan, program, açıklama yok.
Esnaf, Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin keyfini bekliyor. Salgının başında tüm aşı stratejisi, Çin aşısı üzerine kurulmuştu. Nisan’da da yerli aşı gelecekti. Çin aşıları gelmedi, yerli aşıda tarih tutmadı. Yeni umut Alman aşısı oldu.
'BİZ ARTIK SİZİN YALANCI ÇOBAN TAKTİKLERİNİZE KANMIYORUZ'
“Neden aşı çeşitlendirmesi yapmıyorsunuz?” Diye sorduğumuzda, Sağlık Bakanı, Alman aşısının güvenilirliği konusunda şüphelerini açıklamıştı. Amerika, Avrupa, Japonya, Kanada geçtiğimiz yıl ortasında, Almanya’dan aşı siparişi verirken, Erdoğan Şahsım Hükümeti seyretti. “Çin” dedi, “Yerli aşı” dedi, bekledi. Beş ayı yok yere kaybettik. Sağlık Bakanı hala aşı değil, rakam yağdırıyor. 120 milyon doz Biontech, 100 milyon doz Sinovac, 50 milyon doz Sputnik…
Sayın Bakan hiç kusura bakmayın. Biz artık sizin yalancı çoban taktiklerinize kanmıyoruz. Biz, sizden sayı değil. Ciddi bir aşı takvimi bekliyoruz. 50 yaş, 40 yaş, 30 yaş, 20 yaş ne zaman, Hangi tarihlerde aşılanacak?
Hem lebalep kongreler, Hem de aşı tedarikindeki gecikmeler yüzünden, Pek çok can kaybettik. Yüzbinlerce esnafımızın maddi kayıpları, Ölçülemeyecek kadar büyük.Turist gelsin diyerek, Milli haysiyet ve şerefimiz bile yok sayıldı. Milletimiz, öz yurdunda parya yerine kondu. “Ben aşı oldum, sen eğlen” maskeleri hazırlandı.Ama beceriksizlikleri diz boyu… Dünyayı ikna edemiyorlar.
İngiltere’nin kırmızı listesindeyiz. Rusya turist göndermiyor. Naz yapıyor. Almanya’dan aşı aldık. Ama Alman Dışişleri Bakanı ülkesindeki vakaların yarısının, Türkiye kaynaklı olduğunu söylüyor.
Hükümetin tek bildiği ise eski defterleri karıştırmak, laf ebeliği yapmak, Bize çamur atmak, çetelerle, mafyayla magazincilik oynamak… Ülkemize yaşattıkları her rezilliği, Bir başka rezillikle unutturmaya çalışıyorlar. Her geçen gün biraz daha otoriterleşiyorlar, demokrasiden uzaklaşıyorlar.
'MUHALEFETE KUMPAS KURUYORLAR'
Milletin sesini duyurmaya çalışan tarafsız basına her türlü şiddeti ve baskıyı uyguluyorlar. Milletin derdini anlatan muhalefete kumpas kuruyorlar, Sonra da pişkin bir tavırla “bu daha başlangıç” diyorlar. Kendi partilerinin genel başkanlığını Ve başbakanlık yapmış bir siyasetçiyi polis zoruyla Meclis’e sokmuyorlar. Ülke askeri darbeden daha beter bir sivil darbe vesayetiyle karşı karşıya.
Bu vesileyle bir kere daha açıkça söylüyoruz: Cumhuriyet Halk Partisi, her türlü darbeye karşıdır, karşı olmuştur. Biz, darbenin postallısına da mokasenlisine de karşıyız. Bu ülkede darbelerin gerçek mağduru her zaman Cumhuriyet Halk Partisi olmuştur.
CHP bu ülkede ne zaman iktidara yürüse, önü darbelerle kesildi. Mal varlıklarına el kondu, yöneticileri hapislere atıldı. Kimse tarihi ve hakikatleri çığırtkanlıkla tahrif etmeye kalkmasın.
Bu vesileyle Başbakan Adnan Menderes’i Bakanları Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ı Bir defa daha rahmetle anıyoruz.
Dünyadaki en güçlü ortaklık suç ortaklığıdır. Suç ortakları birbirlerine göbekten bağlıdır. Birbirlerine mecburdur. Erdoğan Şahsım Hükümeti’ni açıkça destekleyen, onun hakka, hukuka aykırı davranışlarına karşı çıkanları alenen tehdit eden, hükümetin kendisine polis koruması verdiği, bir organize suç örgütü elebaşı, bir aydır tefrika halinde, beraber yol yürüdüğü eski yol arkadaşlarını, ve bir takım kirli ilişkileri deşifre ediyor.
'ONU YÜCE DİVAN ÖNÜNE ÇIKARIRDI'
Böyle bir durumda, normal işleyen bir demokraside, tarafsız Cumhurbaşkanı çıkar, tüm siyasi parti liderlerini bir masa etrafında toplar, siyasetin neleri yapacağını o masada kararlaştırırdı. Siyaset kurumu önce kendi göbeğini kendi keser, parlamentoda bir soruşturma komisyonu kurar. Kirlenmiş bir üyesi varsa, onu yüce divan önüne çıkarırdı.
Yargı, yargı gibi davranır, soruşturmasını yürütür, Hâkimler de son sözünü söylerdi. Siyasetin ve yargının çabasını gören millet de “Şeriatın kestiği parmak acımaz” derdi. Bu ülkede bundan 25 yıl önce Susurluk Skandalı patladığında, rahmetli Demirel tüm siyasi parti liderlerini, bir masa etrafında toplamıştı.
Kazadan; 4 gün sonra dönemin İçişleri Bakanı hakkında gensoru verilmiş, 5 gün sonra bakan istifa etmiş, 8 gün sonra soruşturma başlatılmış, 9 gün sonra da TBMM’de Araştırma Komisyonu kurulmuştu. Susurluk’un üzerinden çeyrek asır geçti. Erdoğan’ın tek kişilik vesayet rejiminde bu adımların hiçbiri atılmadı. Erdoğan, iddiaların ortaya atılmasından 24 gün sonra, İçişleri Bakanı’na sahip çıktı.
AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan olamadı. Bu ülkede en büyük açığın, tarafsız Cumhurbaşkanı açığı olduğunu, bir kez daha gösterdi.
Erdoğan kendi koltuğunu yine milletin hakkının, hukukunun önüne koydu. Erdoğan Şahsım Hükümeti, Millet iradesinin tecelligâhı TBMM’nin önünü bir kez daha tıkadı. Meclisin denetim görevini yine engelledi. Milli iradeden kaçtı.
Mafya-Siyaset eksenindeki iddiaların, TBMM’de araştırılması için verilen önerge, AK Parti ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Ne acıdır ki Türkiye’de hükmet, Meclis’ten, milli iradeden kaçarken, Yavru Vatan Kıbrıs, Bizdeki bu olayların kendini alakadar eden kısmının soruşturmasını kendi meclisinde yapmaya hazırlanıyor.
KKTC Parlamentosu, Kutlu Adalı cinayeti ile ilgili son iddiaları araştırmak için, Oy birliğiyle bir Araştırma Komitesi kurdu. Dikkat edin bu soruşturmanın ardından mafya dedikleriniz, Suç örgütü lideri dedikleriniz, istihbarat elemanı çıkmasın. Bu rezalet kolay kolay temizlenmez.
Şimdi bu tablodan kim hicap duymalı? Elbette Erdoğan’ın vesayetine boyun eğen AK Parti ve MHP milletvekilleri hicap duymalı.
'ADLİYEYE ‘DOSYAYI KAPATIN’ DİYE TALİMAT VERMEKTİR'
Bu ucube sistemi milletin başına bela eden cürme ve çamura batmış, Cumhur ittifakı hicap duymalı. Erdoğan, olayı meclisten kaçırırken bir de. “Her şey yargı tarafından araştırılıp, tüm yalanlar, iftiralar ortaya dökülecektir” diyerek, Yargıya açıkça talimat verdi.
Daha yargı iddiaları araştırmadan, soruşturmadan bunlara Cumhurbaşkanının “yalan” ve “iftira” demesi, Vesayeti altındaki adliyeye “Dosyayı kapatın” diye talimat vermektir.
Bu dakikadan sonra, Yargıdan bağımsız ve tarafsız bir karar beklenebilir mi? Elbette beklenemez. Yaşananlara bakınca ister istemez, O meşhur söz akla geliyor: “Bir ülkede suçu açığa çıkarmak suç kabul ediliyorsa, Bilin ki suçlular yönetimdedir”
Ama kimse hukuku guguk yapan, milletin cebini boşaltan bu davanın mahşere kalacağını sanmasın. Bugün değilse yarın, bizim iktidarımızda devlet yeniden hukuk devleti olacak. Bu cürufu, kirliliği temizleyeceğiz.
Tabi suç örgütü elebaşına, televizyonlarda cevap yetiştirmeye çalışan İçişleri bakanının itirafları, AK partinin nasıl kavgalı bir ev olduğunu da ortaya koydu. AK Parti’de herkes, birbirine kumpas kurmuş. Bu ülkenin seçilmiş başbakanının altından, hem AK Parti Genel Başkanlığı, hem de başbakanlık koltuğu kumpasla çekilip alınmış.
'İÇİŞLERİ BAKANI BU KUMPASTA ROL ALDIĞINI AÇIKÇA İTİRAF ETTİ'
Bugünkü İçişleri Bakanı bu kumpasta rol aldığını açıkça itiraf etti. Kumpasın diğer aktörleri kim? Damat ve Binali Yıldırım. Kumpası kuran kim? Erdoğan. Saray entrikalarıyla milli iradeye darbe nasıl yapılır, bunun kitabını yazmışlar. Brezilya dizilerindeki entrikalar, bunlarınkiler yanında masum kalır. Bunların gözü dönmüş, mafyaya bile bazı roller verilmiş.
Kapısı çalınan mafya şimdi İçişleri bakanına racon kesiyor. İçişleri Bakanı, kendi hükümetine racon kesiyor. Hükümetin küçük ortağı, büyük ortağa racon kesiyor. Tüm bu raconlara maruz kalan Erdoğan da çıkıyor. Millete ve Millet İttifakı’na racon kesmeye, millet İttifakı’nı tehdit etmeye kalkıyor.
SEÇİM ÇAĞRISI
Artık vatandaşlarımız Erdoğan hükümeti ile vedalaşmaya hazırlanıyor. İnsanlarımızı birleştirmeye hazırız. Daha çok demokrasiye hazırız, farklı fikirlere saygı duymaya hazırız. Yol bulmak kolay, gönül bulmaya hazırız. Vakit, tertemiz insanlarımızın güvenine ihanet etmiş bu iktidara, veda etme vaktidir. Genel Başkanımızın söylediği gibi: vakit tamam! Seçim zamanıdır bu zaman. Sandıktan kaçma, milletten korkma Erdoğan.