Faşist rejimin inşası
Editörden...
AKP’nin siyasal İslamcı rejiminin kadınları ‘makbul aile’ içindeki rolleriyle tanımlama, aileyi yaratmak istedikleri “yerli ve milli” kimliğin ve dindar toplumun en temel birimi olarak kurgulama, burada da kadına “münevver” nesilleri yetiştirme rolü biçme üzerine kurulu ideolojisi bu kez müfredat ile karşımıza çıktı.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adı verdiği yeni müfredat taslağı yayımlandığı andan itibaren siyasi anlamı ve ideolojik içeriği bakımından açık bir meydan okuma... Müfredat, AKP’nin siyasal İslamcı rejimine beton dökmeyi amaçlıyor. Bu nedenle de politik bir öneme sahip.
Mevcut din dersi müfredatında ‘aile’ kavramı sadece 3 defa geçerken yeni müfredatta tam 56 defa yer aldı. Eski programda “Din ve Aile” sadece bir ders saatlik konuyken yeni müfredata ünite olarak eklendi. Taslak ile eğitimdeki dinci, gerici yaklaşımın daha da zorlayıcı hale getirildiği açığa çıktı.
Taslakta ‘mahremiyet’ konusu çok masum ifadelerle anlatılsa da aile bütünlüğünü korumak için “kol kırılır yen içinde kalır” düşüncesini benimsetiyor. Dolayısıyla aile içi şiddeti, istismarı görünmez kılacak bir yaklaşım olarak ele alınıyor.
Hayat bilgisi, din kültürü ve ahlak bilgisi gibi derslerde de bu çerçeve program doğrultusunda yoğun bir biçimde ailenin, aile birliği ve bütünlüğünün korunmasının, neslin devamının önemi gibi konular üzerinde duruluyor.
Müfredat, tarih boyunca faşist rejimlerin “kilise, mutfak, çocuk” ya da “çalışma, aile, vatan” mottosunda somutlaştırdığı milliyetçi-gerici anlayışın aileye biçtiği rolle son derece uyumlu.
Kamusal, laik eğitimin tasfiyesi hamlesi 12’nci kalkınma planında da yer aldı. 2023 yılında yayımlanan 12’nci Kalkınma Planı’ndaki aile maddesinde de aile; kadın ve erkeğin evlilik bağıyla kurulan, milli ve manevi değerlerin taşıyıcısı ve toplumsal cinsiyet eşitliği talepleri de dâhil her türlü zararlı eğilimden korunması, sağlıklı nesillerin yetişmesi, dinamik nüfus yapısının ve kalkınmanın istikrarlı bir biçimde sürdürülmesini teminatı olarak tanımlanıyor.
AKP’nin siyasal İslamcı, gerici gündemini hayata geçirmek için sunduğu Anayasa değişikliği teklifi, kadınların kazanılmış haklarına saldırıları düşünüldüğünde iktidarın siyasal programıyla paralel olan müfredat; düşünmeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen, itiraz etmeyen nesiller yetiştirmek amacıyla hazırlanmış. Program, Feminist bir okumayla makbul kadını yaratmak için bu kez de makbul kız çocuklarını yetiştirme niyetlerini de açığa çıkarıyor.
Muhafazakâr-milliyetçi-piyasacı aile modeline dayalı bu planları bozmak hem feminist mücadelenin hem de toplumsal muhalefetin görevi.
∗∗∗
EĞİTİM
2005: Liseler 4 yıla çıkarıldı. Yabancı dil hazırlık sınıflarının önemli çoğunluğu kaldırıldı. Liseye geçiş için LGS kaldırıldı, yerine OKS geldi.
2008: Liseye geçişte OKS kaldırıldı, yerine ilkokul 6-7-8. sınıflarda girilen üç aşamalı SBS getirildi.
2009: Üniversiteye girişte tek aşamalı ÖSS kaldırıldı, YGS ve LYS ile çift aşamaya çıkarıldı.
2010: ‘Düz lise’lerin, Anadolu ya da meslek lisesine dönüşümleri başlatıldı. Liseye geçiş için uygulanan SBS, tek aşamaya düşürülüp 8. sınıflara yapılmaya başlandı.
2011: FATİH Projesi hayata geçirilmeye başlandı.
2012: 4+4+4 sistemi getirildi. Kapatılan imam hatip ortaokulları yeniden açılmaya başlandı. Müfredata ‘seçmeli’ ders adı altında Hz. Muhammed'in Hayatı, Temel Dini Bilgiler, Kuranı Kerim gibi dersler konuldu.
2013: MEB yönetmelikte, lisedeki çocukların evlenmeleri halinde açık liseye kayıt yaptırarak öğrenimlerine devam etmeleri şartını getirdi. Düz liselerin dönüşümü tamamlandı. Mesleki ve teknik lise sayısı %23, Anadolu lisesi sayısı %57, imam hatip ve Anadolu imam hatip lisesi sayısı %73 arttı. Ortaokul ve ortaöğretimde türban serbest kılındı. MEB, fiili olarak uyguladığı imam hatip liselerinde cinsiyete göre ayırmayı resmileştirdi. Liseye girmek için TEOG sınavına geçiş yapıldı.
2014: Dershaneler kapatılmaya başlandı, özel eğitim kurumlarına dönüştürüldü. MEB, türlü vakıflarla imzaladığı protokollerle eğitim kurumlarında “Değerler Eğitimi” vermeye başladı.
2016: MESEM’ler hayata geçirildi, çocuk işçiliğinin önü açıldı. Darbe girişiminin ardından askeri okullar kapatıldı, Milli Savunma Üniversitesi kuruldu. Rektörlük seçim sistemi değiştirildi; rektörlerin Cumhurbaşkanı tarafından atanmasına karar verildi.
2017: Değişen müfredatta evrim teorisi çıkarıldı, ‘cihat’ kavramı girdi, Atatürkçülük ve Cumhuriyet’in kazanımları konuları azaltıldı, 15 Temmuz darbe girişimine yer verildi. MEB, kendisine bağlı karma özel öğrenci yurtlarının kapatılması için talimat gönderdi
2018: TEOG yerine Liselere Geçiş Sistemi (LGS) geldi. Liseye geçiş 12 yılda 6. kez değişmiş oldu. Bununla liselerde adrese dayalı tercih sistemi getirildi, öğrencilerin imam hatip liselerine yerleştirilmesine dayanak oldu. Türkiye genelinde belirlenecek bazı okullar için ise merkezi sınav düzenlenmesi yapıldı. Üniversiteye giriş için de YGS ve LYS yerine YKS getirildi.
∗∗∗
KADIN VE AİLE POLİTİKALARI
2003: İlk feminist gece yürüyüşü gerçekleştirildi.
2004: AYM, kız çocuğunu rızası dışında kaçıranların çocuğu serbest bırakmaları halinde hapisle yargılanmalarını düzenleyen maddeyi iptal etti.
2005: Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Kurumu Genel Müdürlüğü, ‘Aile Rehberi’ başlıklı kitapçığında, ev kadınlarının ‘yakınması’, kadınların ‘taklit ve moda tutkusu’, çocukların kreş, yuva gibi ortamlarda yetiştirilmesinin toplum hayatında ‘sağlıksız ve çarpık sonuçlar ürettiği’ gibi ifadeler yer aldı.
2009: Öldürülen Münevver Karabulut için Erdoğan “Boş bırakılan unutmayın; ya davulcuya ya zurnacıya” ifadelerini kullandı. Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu kendisinden iş isteyen kadınlara "Evdeki işler yetmiyor mu?" dedi.
2010: Erdoğan, “Kadından anneliği çıkarırsanız geriye kutsal bir şey kalmaz” dedi. KYK Genel Müdürü Hasan Albayrak, kız öğrencilerin saat 21.00'den sonra kilit altında tutulmasını savunarak "Kız çocuğunun başıboş sokakta dolaşmasını doğru bulmuyorum. Barda ne işi var?" açıklaması yaptı.
2011: İstanbul Sözleşmesi imzaya açıldı. HSK’nin hazırladığı raporda, “Tecavüze uğrayan kadının tecavüzcüsüyle evlenmesi halinde dava düşürülmeli, 15 yaşından küçüklere karşı rızaen cinsel ilişki suçlarının ceza miktarları düşürülmeli” gibi önerilere yer verildi. Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün danışmanı Yusuf Müftüoğlu “Yılbaşından kutlamaları sırasındaki taciz haberlerini okumak hoşuma gidiyor” dedi.
2012: 6284 yürürlüğe girdi. Başbakan Erdoğan’ın üst üste sarf ettiği “Her kürtaj bir Uludere’dir” sözleri üzerine binlerce kadın sokağa çıktı. Dönemin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek “Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün? Anası ölsün” dedi.
2014: Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kadın ile erkeğin fıtratlarının farklı olduğunu, eşit olamayacaklarını" söyledi.
2015: Anayasa Mahkemesi, TCK’nin “dini nikâhın ancak resmi nikâhtan sonra yapılabileceği, aksi durumun suç oluşturacağına ilişkin” fıkralarını iptal etti.
2016: TBMM’nin “Boşanma Komisyonu” raporunda kadınların yasal haklarının kaldırılması yönünde çeşitli değişiklikler yapılması önerildi. Erdoğan, "Anneliği reddeden kadın, istediği kadar başarılı olsun eksiktir, yarımdır" dedi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın bir videoda kız çocuğunun evlendirilme görüntüsü için “Gelenektir” ifadesi kullanıldı.
2017: Müftülüklere resmi nikâh kıyma yetkisi verildi.
2020: AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, İstanbul Sözleşmesi’ni hedef gösterdi. Cumhurbaşkanlığınca da desteklendi.
2021: İstanbul Sözleşmesi feshedildi.
2023: “Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komitesi”nin adı “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Koordinasyon Kurulu”na dönüştürülüp üyeleri arasına Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş eklendi.
2024: Yoksulluk nafakası hükmünün “erkeğin hayatının ipotek altına alınmaktan kurtarılması” gerekçesiyle kaldırılması; Adalet Bakanlığınca “Aile Hukukunda Zorunlu Arabuluculuğun” uygulamaya konulmasını hâlâ hedefte.