Faşizm güçlenirken çıkar yol bulmalıyız

Av. Mustafa KARADAĞ

Faşizm de kendini yeniliyor, demokratik kurumları kullanırken hukuki bir meşruiyet arayışına girmiyor.

Demokratik seçimleri yok sayabiliyor. ‘Milli İrade’yi hiçe sayıp, seçimlerde alamadığı belediyelerin başkanlarını görevden alıp kayyum atama yoluyla yönetime el koyabiliyor.


Milletvekilliği dokunulmazlığının kaldırılmasında ikiyüzlü davranıp, yolsuzluk dosyalarını görmezden gelip demokrasinin asıl koruması gereken siyasi faaliyetleri terör eylemi olarak niteleyip dokunulmazlıklarını kaldırıp, hapse atabiliyor.

Altı yıl önce yapılmış soruşturmayı canlandırıp, daha önce hapsettiği, AYM’nin ihlal kararı üzerine tahliye olan bir belediye başkanını aynı soruşturma nedeniyle yeniden tutuklatabiliyor.

Adil yargılanma talep eden avukatları göz göre göre ölüme terk ediyor. Mahkemeler, delil aramaya gerek görmeksizin, gerekçeden yoksun konjonktürel kararlarla insanları, ama hep muhalif olarak görülen insanları, gazetecileri, avukatları, siyasetçileri, insan hakları savunucularını cezaevlerinde tutmaya devam ediyor.

Pandemiyi sebep gösterip, bulaşıcılığı önlemek adına baroların genel kurullarını, kendi çıkardıkları yasaya rağmen iptal edip, siyasi parti kongrelerini serbest bırakabiliyor. Bize Covid-19’un parti mensuplarına bulaşmayıp hak savunucularını hedef aldığını öğretmeye çalışıyor. Covid-19 salgınını dahi bir lütuf kabul edip, menfaat devşirmeyi gözümüze sokarak yapıyor.

AB İlerleme Raporu’nda, Türkiye’nin yargı sisteminin oldukça geriye gittiği yazılıyor. Sonra birileri kalkıp bize yargının altın yıllarını yaşadığını söylüyor. Yargıyı hükümete teslim eden kullanışlı güruh nedamet getirmiyor. Az kullanışlılar tasfiye edildiler, ama çok kullanışlılar hâlâ himaye edilmeye devam ediliyor.

FETÖ borsasının, Pelikancıların ardından henüz kesinleşmeyen Harp Okulu öğrencileriyle ilgili FETÖ davalarının yeniden ele alınması için Cumhurbaşkanlığı avukatları ile hükümlülerin avukatları arasında görüşme yapıldığı, beraber dosyaların incelendiği, anlaşılırsa bu davaların bir şekilde yeniden görüleceği söylentileri ortalıkta dolaşıyor.

Ve biz bunlara hiç şaşırmıyoruz. Halkın bir kısmının hiçbir şeyden haberi yok, bir kısmı olan bitenin, yargının bağımsız olmamasının kendisini ilgilendirmediğini düşünüyor, bir kısmı yoksun ve yoksul yaşamının ancak bu iktidarla muhafaza edilebileceğine inanıyor, başka bir kısmı din ve milliyetçilik hamasetinin kuşatması altında, diğer bir kısmı kendisine bir zarar verilmesinden korkuyor, kalanı da yokmuş gibi davranıyor.

Bir siyasi parti siyaseten yok edilmeye çalışılıyor, diğer muhalefet partileri dur bakalım ne olacak, diye bakıyor. TBMM bütün işlevini kaybetmiş durumda, sadece Cumhurbaşkanlığı’nın talimatlarını yerine getiriyor.

Sokaklar haktan arındırılmış durumda, tek tük hak arayıcısı kişiler ise polisin engelini hiçbir şekilde aşamıyor, jandarma köylerde anayasal hakkını arayan köylüleri dövüyor. Herkes kendi coğrafyasında payına düşeni yaşıyor, biri diğerinden habersiz. Zira yandaş medya bu olayların hiçbirine yer vermiyor.

Peki, bunlar hep oluyor da biz ne yapıyoruz. Halkla ilişkisini kesmiş siyaset ile gelecekten umudunu kesmiş halk arasında bir yerde, sıkışmış ve ne yapacağını bilmez halde, kendimizden yakınıyor, kimi zaman da ‘Kimse yok mu?’ diye çığlık atıyoruz. İlginç olan ise bu çığlıkları ne Gülhane Parkı’ndaki ağaç, ne siyasi partiler ne de uğruna hapis yatılan halk duyuyor.

Sokaklar, mahalleler, evler, insanlar kapatmış kulaklarını, gözlerini, dilleri lal, kendi utançlarının karanlığında kaybolmuş vaziyetteler ve Kral halen çıplak.
Kendi geleceklerimizden vazgeçtik, çocuklarımızın geleceklerini, bizlere emanet edilen Cumhuriyeti, demokrasiyi kaybediyoruz. Faşizm her geçen gün daha da güç kazanıyor, baskının ivmesi pik yapmış vaziyette.

Durum bu kadar kötüyken, bizim bir çıkar yol bulmamız; kulaklarımızı, gözlerimizi açmamız, dilimizdeki kelepçeden, ayaklarımızdaki prangadan ve özellikle de Selahattin Demirtaş’ın dediği gibi sırtımızdaki bagajlardan kurtulmamız gerekiyor.

Demokrasi güçlerinin görünür olması, bilinir olması ve yan yana durması gerekiyor.