Televizyon programına katıldığı için oğlu tarafından kurşun yağmuruna tutulan kadının felç olma riski bulunduğu açıklanırken, Kanal D ve Atv peşpeşe programları kaldırdıklarını kamuoyuna duyurdu

Televizyon programına katıldığı için oğlu tarafından kurşun yağmuruna tutulan kadının felç olma riski bulunduğu açıklanırken, Kanal D ve Atv peşpeşe programları kaldırdıklarını kamuoyuna duyurdu

CANAN ESELER-İSTANBUL

Kanal D'de yayınlanan Kadının Sesi programına katıldığı için İstanbul dönüşü Elazığ otobüs terminalinde oğlu tarafından vurulan Birgül I'nın felç kalma riskinin bulunduğu açıklandı. Kanal D ve atv ise programlarının yayından kaldırıldığını duyurdu.

Fırat Üniversitesi Fırat Tıp Merkezi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Celalettin Camcı, Birgül I'nın karaciğer, dalak, pankreas, mide, sol akciğer, kasık ve başında ateşli silah yaraları tespit ettiklerini belirterek, hastayı hemen ameliyata aldıklarını bildirdi. Ameliyatın 11 saat sürdüğünü belirten Camcı, "Kurşun vücudunu delip çıkmış. Hastaya beyin cerrahisi tarafından bir müdahale yapılmadı. Ancak hastanın felç olma riski var. Hastamız şu anda yoğun bakımda ve hayati tehlikesi devam ediyor" dedi. Birgül I'nın, bilincinin yerinde olduğunu kaydeden Camcı, hastanın kendi solunumunu yapabildiğini sözlerine ekledi. Program yapımcısı Yasemin Bozkurt olayla ilgili sessizliğini korurken; kadın dernekleri ve sosyologlar ateş püskürdü. Türk Kadınlar Birliği Genel Başkanı Kendirci, bu tür programları hazırlayanları "haddini bilmez, kendini doktor, avukat sanan"lar olarak nitelendirirken; Mor Çatı Derneği Gönüllüsü Alev Ayan, üyelerine bu tür programları izlememelerini tavsiye ettiklerini söyledi. Bu arada Sosyolog Prof. Dr. Nilüfer Narlı da programın yayından çekilmesini doğru bulmadığını belirterek sorunun içerikte olduğunu söyledi. Prof. Dr. Narlı, "sırf reyting kaygısıyla sansasyonel vakaları ekrana getirirseniz bu çeşit provokasyonlar yaşanır" dedi.

Türk Kadınlar Birliği Genel Başkanı Sema Kendirci: Bu programlar, kadını ikinci sınf görüyor

Bunlar haddini bilmez kendini doktor, avukat sanan programcıların sorumluluğudur. Bu programlar Türkiye'ye zarar veriyordu. Burada işlenen cinayetlerin bir anlamda sebebidir bu tür programlar. Bu programlarda şiddetin bireysel olaymış gibi anlatılması çok yanlış bir davranış. Sadece bu programlar kötüdür diyemeyiz, bütün evlenme programları ve bu tür programlarda kadın rencide ediliyor. Bu medyadaki bozulmanın göstergesidir. Bu tür programlarda kadın ikinci sınıf görülüyor. Medyanın derlenip toplanması gerekir. Bu tür programların zararlarının görülmesi için kadınların ölmesi mi gerekiyor? Bu gerikalmışlığın göstergesidir. Ancak başınıza gelince önlem alıyorsunuz. Halbuki uygar medeniyetlerde tehlike çok önceden görülür ve önlem alınır.

Morçatı Gönüllüsü Alev Ayan: Yasak çare olmaz kadınlar izlememeli

Bu tür programları doğru bulmuyoruz. Çünkü bu programlar, kadına önyargılı yaklaşıyor. Biz bu programların yasaklanması için RTÜK'e bir iletide bulunmadık. Çünkü biz yasaklamalara da karşıyız. Sadece yaptığımız eylemlerde kadınlara bu tür programları izlememeleri önerisinde bulunduk.

Prof. Dr. Nilüfer Narlı: Sorun medya değil şiddet gören kadın

Türkiye'de aile içi şiddet çok büyük bir sorun. Yapılan araştırmalar aile içi şiddetin yüzde 58'lere vardığını gösteriyor. Türkiye'de "Aile Koruma Yasası" var, mahkemeye gidip bu sorununuzu çözebilirsiniz. Ancak, kadınlar böyle bir yasanın varolduğundan haberdar olmadıkları için ve sığınabilecekleri kurumlar olmadığı için sorunlarını bu tür programlarda çözmeye çalışıyorlar. Şiddet gören kadınların gidebileceği sığınma evleri olmalı ya da kadınların haklarından haberdar olabilmesi için hukuk okur-yazar kursları açılmalı. Diğer bir yönü ise sırf reyting kaygısıyla sansasyonel vakaları ekrana getirirseniz bu çeşit provokasyonlar yaşanır. Yasakçı bir zihniyeti desteklemiyorum, bu program kaldırılarak çözüm bulunamaz. Burada asıl sorun medya değil, kadının gördüğü şiddettir. Sosyal devlet görevini yerine getirmeli ve şiddet gören kadına sahip çıkmalıdır.