İstanbul Feminist Kolektif üyeleri kadın cinayetlerini protesto etti, "Kağıt üzerinde kalacak yasalar değil, acil önlem istiyoruz" dedi.

İstanbul Feminist Kolektif üyeleri kadın cinayetlerini protesto etti, "Kağıt üzerinde kalacak yasalar değil, acil önlem istiyoruz" dedi.
Kadıköy Bahariye Caddesi'ndeki Kadıköy Adliyesi önünde toplanan kadınlar, üzerinde, ''Kadınlar en yakınındaki erkekler tarafından öldürülüyor. Bu katliamı durdurmak için daha ne bekliyorsunuz?'' yazan bir pankart ile cinayetlere kurban giden kadınların resimlerini taşıdı.
Kolektif adına konuşan Filiz Karakuş, adli süreçlerin kadınları erkek şiddetine karşı güçlendiren, kadınları koruyan, katilleri 'haksız tahrik indirimi' ile kollamayacak şekilde işletilmesini istediklerini, sonuçsuz kalan suç duyurularını arkalarında bırakarak öldürülmek istemediklerini söyledi.
AKP'nin yeni yasa tasarısına da değinen Karakuş, ''Bugün 8 Mart’ta kadınların artık şiddete uğramadıklarını söylemek isterdik. Kadınların şiddete uğradığında gidebilecekleri sığınak sayısının, Avrupa Birliği standartlarına uygun olarak, her 7 bin 500 kadın ve çocuğa bir tane düşecek şekilde açıldığını söylemek isterdik. Kadınların şiddetten uzaklaşmak istediklerinde ekonomik güvencelerinin sağlandığını, erkek şiddetinin artık meşru olmadığını duyurmak isterdik. Oysa, şu anda elimizde 8 Mart öncesi acele açıklaması yapılan yasa tasarısından başka bir şey yok. Kâğıt üzerinde kalması muhtemel yasalar değil, acil önlem istiyoruz'' şeklinde konuştu.

Kadınları kar durduramadı

ESRA KOÇAK ANKARA

Ankara’da yoğun kar yağışına rağmen kadınlar 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için alanlardaydı
Birçok sivil toplum örgütü, sendika ve siyasi partinin katıldığı eylemde kadınlar “Tayyip bizden 45 santim uzak dur”, "Kadınlar artık susmayacaklar”, “Yasta değil isyandayız”, “erkek adalet değil gerçek adalet” sloganları attı.
Kolej Meydanı’nda başlayan eylemde kadınlar 8 Mart’ı halaylar ve zılgıtlarla kutladı. “AKP gericiliğine isyan et, bize acil eşitlik gerek”, “ beni erkek devlet katletti”, “kadın cinayetlerini durdurun ya da defolun” pankartlarını taşıyan kadınlar mor fularlar takarak tacizi, tecavüzü ve kadın cinayetlerini protesto etti.
Kadın cinayetlerine kurban edilenler için bir dakikalık saygı duruşunun ardından basın açıklamasını Emekçi Kadınlar Derneği adına Tülya Sönmez Aytekin okudu.
Aytekin 154 yıldan beri kutlanan dünya emekçi kadınlar gününün kadın cinayetleri, tecavüzler ve erkek egemen militarist zihniyetiyle dolu olduğunu söyledi.
8 MART’TA UTANÇ TABLOSU
Kadının eşit, özgür yurttaş olma sorununu özel alandan kamuya her yerde söz sahibi olma hakkının hala kanayan bir yara olduğuna değinen Aytekin, Başbakan’ın kendi dönemlerinde kadın cinayetlerine sıfır tolerans gösterdiklerini söylemesine de “Yalnızca bu iki ay içinde 23 cinayet işlenmiştir. Bu nasıl toleranstır” diyerek yanıt verdi.
Aytekin’in ardından Türk Patent Enstitüsü'nde Sosyal İş’te örgütlendikleri için işten çıkarılan Özgühan Şirin de bir konuşma yaptı. Şirin “8 Mart’ın 101. Yılını kutlandığı bugün de ne yazık ki Türkiye işçi sınıfı açısından kutlanılacak, övülecek ve yüceltilecek bir gelişme bulamıyoruz. Hergün yeni bir emek sömürüsü hergün yeni bir işten atılma süreci ile karşı karşıya kalıyoruz” dedi.
110 işçinin işten çıkarıldığı patent enstitüsünde bunların 64’ünü kadınların oluşturduğunu söyleyen Şirin, 8 Mart’ta atılmalarını da manidar bulduğunu belirtti.
Eyleme katılanlar şöyle:  EKD,  FEMİNİST BİZ, KADIN DAYANIŞMA VAKFI,  KAOS GL, KADIN TİYATROSU, KOZADAN İPEĞE KADIN KOOPERATİFİ,  PEMBE HAYAT,  SOSYALİST FEMİNİST KOLLEKTİF, GENÇ KADIN ÖRGÜTLERİ, GENÇ UMUT, GENÇ SEN, GENÇLİK MUHALEFETİ, ÖĞRENCİ KOORDİNASYONU, ÜNİVERSİTELİ GENÇ KADINLAR, BDP, DSİP, EDP, EHP, EMEP, ÖDP, SDP, SKM,SP, DEVRİMCİ YOLDA ÖZGÜRLÜK, HALKEVLERİ, PİR SULTAN, TÜM İGD, DİSK, KESK, TTB.

Kadınlar: Sesimizi duyan var mı?

GÜLSEN CANDEMİR

Şiddete Karşı İzmir Kadın Koordinasyonu, kadına yönelik şiddet olgusunun veri tabanını oluşturmak ve şiddetin görünür kılınmasını sağlamak amacıyla, kamu kurumlarının 2009-2010 yıllarına ait verilerinden oluşturduğu raporunu açıkladı. Raporda, resmi kurumların kadına yönelik şiddeti engellemek için gerekli önlemleri almadığı ortaya çıktı.
Kamu kurum ve kuruluşlarının kadına yönelik şiddet konusunda yapmakta olduğu çalışmalar ve edindiği istatistikî verileri “bilgi edinme yasası” çerçevesinde edinen koordinasyon, çalışma kapsamında İzmir Valiliği’ne, İzmir İl Emniyet Müdürlüğü’ne, İzmir Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na; İzmir İl Sağlık Müdürlüğü’ne, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve İlçe Belediye Başkanlıklarına; İzmir Barosu ile Cumhuriyet Başsavcılıkları ve Aile Mahkemeleri’ne başvurdu.
Rapora göre, İzmir İl Emniyet Müdürlüğü’ne Kasım 2009-Kasım 2010 tarihleri arasında aile içi şiddet gördüğü gerekçesiyle başvuran 4 bin 640 kadından 614’ü yüksek risk grubunda. Ama bu kadınların yalnızca 202’si sığınma evine yerleştirilmiş. İzmir’de sığınma evi, geçici barınma merkezi ve danışma merkezi sayısı ise son derece yetersiz. Öte yandan, emniyet birimlerinde sosyal çalışmacı, sosyal hizmet uzmanı, pedagog veya psikolog bulundurulmuyor. İlçe belediyeleri kadın-erkek fırsat eşitliği komisyonları açmıyor.

“Emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz bizimdir!”

DİSK Kadın Komisyonu, 8 Mart nedeniyle yaptığı açıklamada, “Emeğimizin, bedenimizin, kimliğimizin özgürleşmesi için örgütleniyoruz” dedi.
Kadın cinayetlerinin münferit değil, sistematik ve politik olduğunu vurgulayan DİSK’li kadınlar, “Sistem yalnızca bedenlerimize karşı değil aynı zamanda emeğimize ve kimliğimize karşı da suç işliyor” diye konuştu. Dün (8 Mart) itibariyle Ankara Türk Patent Enstitüsü’nde çalışan 64’ü kadın 110 taşeron işçisinin işten çıkarıldığına dikkat çeken DİSK’li kadınlar, direnişte olan tüm emekçi kadınların mücadelesini her koşulda destekleyeceklerini belirtti.
AKP HÜKÜMETİ SUÇLUDUR!
Açıklamada, şöyle denildi: “Biz DİSK’li kadınlar biliyoruz ki kadın emeğine, bedenine ve kimliğine dönük en büyük saldırılar bizzat AKP eliyle yapılmaktadır. Bu nedenle erkek egemen muhafazakar kapitalist zihniyetin sahibi AKP hükümeti suçludur, kadın erkek eşitliğine inanmadığını söyleyen başbakan suçludur, tacizin nedeni dekolte diyen profesöre örtülü destek veren kadın ve aileden sorumlu devlet bakanı suçludur, kadınları esnek, güvencesiz, düşük ücretli çalışmaya mahkum eden çalışma ve sosyal güvenlik bakanı suçludur, Kürt kadınlarının anadilinde konuşmasına ket vuran milli eğitim bakanı suçludur, kadın cinayetlerinde üç maymunu oynayan adalet bakanı suçludur, 12 yaşındaki N.Ç. için ‘isteseydi tecavüzü engellerdi’ diyen hakim ve savcılar suçludur. Tüm bunlara göz yuman herkes suçludur!
Bu nedenle biz DİSK’li kadınlar, hayatı yaratan biz kadınların ayrımcılığa uğramadığı, erkek egemen zihniyetin tarihe karıştığı, kapitalist sistemin yıkıldığı günü görene kadar mücadele etmeye, 8 Mart’larda alanlarda, sokaklarda var olmaya devam edeceğiz.”
KESK Genel Başkanı Döndü Taka Çınar ise şöyle dedi: “AKP hükümeti bugüne kadar iktidarını güçlendirmek için en çok kadınlara yalan söyledi. Yapılan tüm araştırmalar ortada iken AKP yalan söylemeye devam ediyor ve ‘kadınlarla ilgili ne büyük adımlar atıldığı’ propagandası yapıyor. Kadınları eve kapatılması gereken birer cinsel nesne gibi gören, şiddete uğrayan, tehdit altındaki kadınlar için barınma evleri, iş, sosyal güvence, bağımsız konut edinme gibi olanaklar sağlamayan, hiç bir koruyucu  tedbir almayan siyasi iktidar, sadece cinayetlerin artmasında büyük adımlar attı.” 
TMMOB'a bağlı çeşitli meslek odaları da yayınladıkları mesajlarla emekçi kadınların kadınlar gününü kutladı.