Fethiye Kadın Platformu, 25 Kasım'a yönelik yaptığı açıklamada, "Kadınların kim tarafından öldürüldüğü tespit edilmedikçe, adil yargılama yapılmayıp katillere caydırıcı cezalar verilmedikçe, önleyici tedbirler alınmadıkça şiddet artarak devam ediyor" açıklamasını yaptı.

Fethiye Kadın Platformu: Önleyici tedbirler alınmadıkça erkek şiddet artarak devam ediyor

Fethiye Kadın Platformu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü'ne ilişkin basın açıklaması düzenledi.

Açıklamayı Fethiye Kadın Platformu adına Canan Tor okudu.

Tor, açıklamasına, "25 Kasım 1960'ta, diktatörlüğe karşı Dominik’te yaşayan halkların eşit ve adil bir biçimde yaşayabilmesi adına direnen Mirabel Kardeşlerin öldürülmesinden sonra, yaktıkları direniş ateşi tüm dünyada 25 Kasım ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü’ olarak anılmaya başlandı" diyerek başladı.

"Ülkemizde 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunumuz, sadece aile içi şiddeti ele almaktaydı" diyen Tor, "8 Mart 2012'de kabul edilen 6284 sayılı ‘Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’da 3.kişiler tarafından da (sevgili,erkek arkadaş ya da tanımadığı herhangi bir şahıs) uygulanan şiddet, kanun kapsamında yer almaktadır" ifadelerini kullandı.

"ERKEK ŞİDDETİ TEK SEFERLE SINIRLI KALMIYOR"

"Veriler, erkek şiddetinin çoğu zaman tek seferle sınırlı kalmadığını, birden fazla farklı şiddet türünün birlikte yaşandığını ortaya koyuyor" diyen Tor, şöyle konuştu: "Kadınların şiddet ilişkisinden uzaklaşmaları kolay değil; “yuvalarını dağıtmamaları” için kendi aileleri ve eşlerinin ailelerinden gelen baskılar da engeller arasında. Kadınlar ayrılmaya karar verdiklerinde ya da şiddet artık gizlenemeyecek boyuta vardığında önce ailelerinin barışmaları için baskısına, hatta tehditlerine maruz kalıyorlar. Ayrılmak da her zaman şiddeti sonlandırmıyor. Erkeklerin barışma ısrarı, kadınları geri dönmeye zorlama, çocuklarıyla tehdit etme, sık sık karşısına çıkarak korkutma ve rahatsız etme gibi farklı şiddet türleri iç içe geçerek devam ediyor. Böyle durumlarda pek çok kadın küçük düşme ya da dışlanma endişesiyle kamusal hayattan kendilerini izole ediyor; kendilerini sık sık endişeli ve tedirgin hissederek sosyal çevrelerinden uzaklaşıyor. Birçok kadın şiddetten uzaklaşmak için adım atarsa şiddetin artacağından korkuyor."

"TEDBİR ALINMADIKÇA TEHDİT ARTARAK DEVAM EDİYOR"

Tor, şunları söyledi: "Desteğe en çok ihtiyaç duydukları bu aşamada Türkiye’deki mevcut şiddetle mücadele ve destek mekanizmalarının yetersizliği kadınları şiddet sarmalına mahkum ediyor. Giderek artan şüpheli kadın ölümleri kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur. Kadınların kim tarafından öldürüldüğü tespit edilmedikçe, adil yargılama yapılmayıp katillere caydırıcı cezalar verilmedikçe, önleyici tedbirler alınmadıkça şiddet artarak devam ediyor."

Tor, erkek şiddetine ilişkin verileri şöyle sıraladı: "Verilere göre, 2021 yılının ilk 10 ayında erkekler, 396 kadını taciz etti, 160 çocuğu istismar etti, 87 kadına tecavüz etti. Erkekler, yine yılın ilk 10 ayında en az 586 kadını seks işçiliğine zorladı, en az 670 kadına da şiddet uyguladı. 2010-2020 yılları arasında kadın cinayetlerinin sayısında sadece, İstanbul Sözleşmesi'nin imzalandığı yıl olan 2011 yılında düşüş görülmüştür."

"Yaşadığımız her türlü erkek-devlet şiddetinin karşısında birlikte mücadele ederek ve birbirimizle dayanışarak kazanacağımızı biliyoruz" diyen Tor, "Yılmadan ve bıkmadan yıllardır söylediğimizi buradan bir kez daha haykırıyoruz; ”kadına yönelik şiddet münferit değil, politiktir” ve bu şiddeti önlemenin en önemli yolu da kadın mücadelesinden ve kadın dayanışmasından geçer. Şiddet mağdurlarının başvurularında 24 saat hizmet verebilecek birimler kurulmalı ve şiddetin önlenmesi konusunda sorumluluğu bulunan tüm kurum ve kuruluşlar iş birliği yapmalıdır. Şiddet mağduru kadınlarımızı yeterince koruyamadığınızda çaresiz kalan kadın yine kendisine şiddet uygulayan kişilerin yanına dönmek zorunda kalıyor" ifadelerini kullandı.

Tor, son olarak şunları söyledi:

Gün bizim, güneş bizim. İstanbul Sözleşmesi bizim. Gelecek bizim ellerimizde. Özgür yaşamak istiyoruz. Eşitlikten, Özgürlükten, Laiklikten Vazgeçmiyoruz. Faili koruma, yargıla. Kriz onlar gelecek biziz. İstifa, istifa, istifa. Eşitlik –Özgürlük –Laiklik- Hemen Şimdi. İstanbul Sözleşmesi Kalacak siz gideceksiniz."