Size bugün bir seçimden bahsedeceğim.

Size bugün bir seçimden bahsedeceğim. Lakin bu tahmin ettiğiniz gibi Galatasaray’daki seçim olmayacak. O seçimin sonucu üç aşağı beş yukarı belli. Ben yazıyı yazarken henüz seçime geçilmemişti, yeni başkanın büyük ihtimalle Ünal Aysal olacağı tahmin ediliyor. Asıl önemli olan bundan sonrası, onu da hep beraber izleriz.

Biz memleket sınırlarının dışına çıkalım ve futbolun dünya çapındaki patronunun seçileceği başka bir seçimden bahsedelim: FIFA’daki başkanlık seçimi. İki aday yarışıyor. Bir tanesini hepiniz biliyorsunuz, Sepp Blatter. Bir milyon yıldır FIFA’nın başında olan adam... Şimdi bir kez daha dört yıllığına iktidar istiyor.

Asıl ilginç olan diğer aday. İsmi Muhammed Bin Hammam. Katarlı. Katar Şeyhi’nin 35 kişilik özel danışmanlar kurulunun üyesi. Yıllarca Blatter’in yanında yer aldı. Onun başkanlıktaki saltanatının altında imzası bulunanlardan birisi. Desteği sadece Arap yarımadasının oylarının Blatter’e gitmesini sağlamakla kalmadı. İsviçrelinin başkanlığı için hiçbir masraftan kaçınmadı, kesesinin ağzını sonuna kadar açtı. Hatta 1998 seçimlerinde Blatter’in seçim bütçesinin tamamının Katar tarafından karşılandığı öne sürüldü.

Bin Hammam şimdi eski ortağının koltuğuna talip. Bir dönem isimleri onlarca rüşvet suçlamasının altına birlikte yazılan ikili artık iki düşman. Blatter son açıklamasında Bin Hammam’ın seçilmesinin dünya futbolunda istikrarsızlık yaratacağını iddia ediyordu.

Hatta bir adım öteye gidiyor, Katarlı rakibinin koltuğa oturması durumunda FIFA’nın karanlık bir deliğe doğru sürüklenip sonunda yok olabileceğini öne sürüyordu.

İnsanın ¨Ne içmiş bu adam?¨ diyesi geliyor, değil mi? İşte rekabet böyle bir şey... Bizimkilerin seçim meydanlarında atıp tutmaları çok mu farklı sanki?

Neyse biz FIFA’ya dönelim. Bu yazıyı  yazarken elimin altında İngiliz gazeteci Andrew Jennings’in ¨Faul! FIFA’nın Karanlık Yüzü¨ isimli kitabı var. FIFA’da dönen dolapları anlamak için mükemmel bir kaynak. Kitapta Bin Hammam ve Blatter ikilisinin o kadar çok hikayesi var ki... Sadece bir kısmı alıntılamak istiyorum.

Bin Hammam, Blatter’e verdiği desteği şöyle anlatıyor: ¨Paris’teydik ve ticari bir uçakla Güney Afrika’ya gitmeyi planlıyorduk. Yola çıkmadan önceki gece eşim kendinden geçmiş bir halde beni arayıp 22 yaşındaki oğlumun çok ciddi bir kaza geçirdiğini, yoğun bakımda koma halinde yattığını ve her an ölebileceğini söyledi. Hemen Doha’ya dönmem gerekiyordu. Eşime üzgün olduğumu söyleyip özür diledim. Ona oğlumun bana değil Tanrı’nın kutsamasına ve doktorların yardımına, Bay Blatter’in ise benim yardımıma ihtiyacı olduğunu söyledim. Yani oğlumu belki de son kez görebilme şansımı feda ettim.¨

Bu iki adamın şimdi düşman ve rakip olduğunu düşünebiliyor musunuz?

Bir dönem birbirine bu kadar yakın oldukları söylenen iki insanın rakip olması aslında bir açıdan oldukça iyi bir durum. Çünkü taraflar birbirlerinin bütün kirli çamaşırlarını biliyor. Bu seçim süreci ve sonrasında epeyce yolsuzluk dosyası gün ışığına çıkabilir demektir.

Tabii taraflar arasında, siyasette sık rastladığımız türden bir centilmenlik anlaşması yapılmazsa...