BirGün Fikir Sempozyum’u Şişli Kent Kültür Merkezi’nde, İnce’nin yaptığı konuşmasıyla başladı. Konuşmacılar Ankara Katliam’na AKP İktidarı’nın göz yumduğu üzerinde durdu

Fikir sempozyumu İstanbul’da başladı

MERT GÜMÜŞ - mert.gms14@gmail.com

7 Haziran’dan 1 Kasım’a Türkiye adlı ilk oturumda konuşmacı olarak Gazeteci Murat Yetkin, Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu ve HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Bektaş yer aldı. Birinci günün ikinci oturumunda ‘İktidarın karakteri ve aslında neyi yaşıyoruz’ başlığıyla BirGün Gazetesi Yönetim Kurulu Başkannı İbrahim Aydın, Melda Onur, BirGün Pazar yazarı Gülfer Akkaya, Akademisyen ve BirGün yazarı Güven Gürkan Öztan konuşmacı olarak yer aldı. Ortadoğu’daki yeni güç dengeleri içinde yaşadığımız savaş’ başlığında Gazeteci Ceyda Karan, Ergin Yıldızoğlu, Ahmet Kasım Han, BirGün Yayın Koordinatörü İbrahim Varlı konuşmacı oldu.

>>Açılış Konuşması -Barış İnce: Bu sempozyumu barışı, umudu ve özgürlüğü konuşmak için düzenlemiştik. Ama bundan bir hafta önce çok farklı bir İstanbul, Ankara ve Türkiye gördük. Devlet katil değildir diyorlar. Bazı şeylerin üstünü örtemezsiniz. MİT’in neler yaptıklarını yazdık, tüm canlı bombaların isimleri gazetelerde çarşaf çarşaf yazıldı. Mademki katliamcı değilsiniz neden bunların önlemini almadınız. Bir taraftan neler olduğunu anlatmaya çalışırken bir taraftan da insanlara kendi kendimizi patlatmadığımızı ispat etmeye çalışıyoruz. Bugün bir ip cambazı gibi iktidardakiler nasıl tutunabilirizin hesaplarını yapıyorlar. Geziden sonra el ele tutuşan insanlar nasıl oldu da ellerini bıraktılar. Gezide göz yaşımız Ankara’da kanımız birbirine karıştı. Bir araya gelin artık.

>>HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış: Bir araya gelmek, yaralarımızı ve yüreklerimizi yan yana getirmek bu katliamı yapanların karşısında yan yana mücadele etmek ve korkmamak çok önemli. Şunu söyleyebilirim ki biz vallahi de korkmuyoruz. 7 Haziran öncesinde seçmenlerimiz provakasyona gelmediler. En kötü olaylarda bile sağduyu çağrısı yaptılar, yaptık. Bir yanda bizi baraj altına indirmeye yönelik hukuksuzca davrandılar, diğer yanda ise dalga geçer gibi konuşarak halkın zekâsıyla alay ettiler. Ancak başaramadılar. Şimdi 1 Kasım öncesi yine aynılarını yapmaya çalışıyorlar. Seçimden önce anayasayı askıya alarak seçim kampanyası yürütenler, şuursuzca her kuralı, her kanunu ihlal edenler çocuk öldürerek, bomba patlatarak seçim kampanyası yürütenler 10 Ekimden sonra bize niye katil dediniz diyor. Reyhanlı’nın, Suruç’un Ankara’nın, Roboski’nin katili sizsiniz. AKP’nin işine yarayacaksa bir bomba patlatmaktan geri duracağını hiç sanmıyorum.

>>Gazeteci Murat Yetkin: Korkmak insani bir duygudur; ancak onu da yenmek gerekiyor. HDP’nin barajı aşarak meclise girmesi 7 Haziran’da bu korkunun aşıldığının en büyük kanıtı. HDP’nin parti olarak meclise girmesi ve Selahattin Demirtaş’ın “Seni Başkan Yaptırmayacağız” sözü karşılığıyla oldu. Bence Başbakan hala koalisyon istiyor kendi siyasi kariyerini devam ettirmek için ancak Erdoğan bunun bir intihar olacağı görüşünde. Bana göre en kötü senaryo 1 Kasım seçimlerinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın anayasal hakkını kullanıp yeniden ülkeyi seçime götürmek istemesi olacak. Eğer bir seçime daha bu ülke zorlanırsa biranda ülke girdiği 90’lar bataklığından geri çıkamaz hale gelebilir.

>>Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu: Sözün bittiği yerdeyiz denebilirdi ama sözü bitiremeyiz. Ankara’da ölen arkadaşlarımız için mücadele etmek zorundayız. Bombalar kimin nereden geldiğini, hangi örgütten olduğunu dinlemedi. Bu yüzden bu mücadeleyi hep birlikte yürütmeliyiz. 1 Kasım önemli bir dönüm noktası. Sandığa gitmeli ve sahip çıkmalıyız. Ancak bu da bir son değil. Okulda, evde, işte her yerde hayatı politikleştirmeliyiz. Ancak böyle çıkabiliriz bu karabasandan. Suriyelileşmeyelim diyorlar fakat Suriye’yi de bu hale getirenler kendileri. Saray rejiminin artık hiçbir şeyi normale döndüremeyeceği çok açık. Sandığa giderken bunu düşünü gitmeliyiz.

>>İbrahim Aydın: Toplum AKP’nin n yapmak istediğini kestirdi artık. Gezi Olayları AKP’nin gerçek yüzünü gösterdi. Sunni İslam kimliğiyle yapılmaya çalışılanlar bir tepki çekti ve karşısına bir muhalif hat oluştu. Faşişt iktidarların baskı kurmak, devleti tek elde toplamak, medyayı ele geçirmek ve ekonomik alan için sermayeyi arkasına almak gibi temel ortak noktaları vardır. Bu iktidar bunların hepsini yaptı. Saray rejimi seçimleri yineleme kararı aldı ancak hiçbirşey değişmeyecek. Çünkü iktidar öyle hukuksuzluklar yaptı ki geriye dönüşü imkânsız hale getirdi.

>>Melda Onur: AKP İktidarı ilk geldiğindeki çıraklık döneminde özgürlükçü gibi göründü. AB’ci gibi göründü. Kalfalık döneminde birlikte hareket ettikleri kesimlerle ortak iş yaptılar. Ustalık döneminde ise yollarını ayırdılar. Daha sonra Gezi oldu. Toplumsal muhalefet AKP’nin ustalığına darbeyi vurdu. Bu dönemde hep hukuk varmış gibi yapıldı. Demokrasi varmış gibi yapıldı. Yasalar yapılırken Sivil Toplum Kuruluşlarına sorulurmuş gibi yapıldı. Torba Yasalar çıkarılırken bir iyinin yanına yüz zehir zemberek yasa verilip kabul ettirildi. Muhalefet sönük kaldı. Çünkü muhalefet yalnızca siyasetle olmaz. STK’lar, vatandaşlar ve medya sessiz kalırsa muhalefet partileri yalnızlaşır.

>>Güven Gürkan Öztan: Haziran direnişinde mücadelenin bir hattı vardı. Artık bizi topluca öldürmeye çalışıyorlar. Yukarıda bir yerde bir saray var ve canlı bombayı serbest bırakıp kendine laf edeni evinden topluyor. Gezide gördüğümüz palalı adamların devamı bunlar işte. Türkiye sadece Ankara’da ya da Gezi’de değil; Kürdistan’da da vahşet uyguluyor. İstanbul’da da üniversite bahçelerinde, iş yerlerinde baskı kuruyor. Hiçbir diktatör kansız devrilmez. Bizim bu iktidarı yıkma gücümüz olmalı.

>>Ahmet Kasım Han: Dış politika ve iç politika artık birbirine geçti. AKP iktidara geldiğinde bir plan koydu. Planın ismi “sıfır sorun”. Ancak Suriye hariç hepsi iflas etti bunun ilk önce. Daha sonra Suriye’de de iç savaş patlak verince tüm komşularıyla kanlı bıçaklı bir ülke olduk. Dış Politika Danışmanı olan Davutoğlu’nun bu başarısızlığı önce Dışişleri Bakanı olarak daha sonra da Başbakan olarak ödüllendirildi. Bizim ülkemizde böyle ters işliyor yükselmek.

>>İbrahim Varlı: Artık Türkiye’nin dış politikasından bahsedemiyoruz. Türkiye’nin içine Suriye’yi öyl bir taşıdılar ki Suriye iç politikamız oldu. Ülkeyi cihatçı otobanına çevirirseniz size dokunmaz mı sanıyordunuz. Onbinlerce cihatçının, bir sürü örgütün 5 yıl süren bir iç savaşta kazanamaması halk desteği sayesindedir.