Rusya’nın bu krizden amaçladığı, yalnızca Ukrayna’yı daha yüksek fiyatlar konusunda ikna etmek değil, ülkedeki siyasi ve ekonomik istikrarsızlığı artırarak, bu kritik dönemde Turuncu…

ÖZGÜR ATAK

 

Dünyadaki en büyük yedinci, enerji alanında ise ExxonMobil, Royal Dutch Shell, BP’den sonra en büyük dördüncü şirket olan Rus devi Gazprom, 2 milyar dolarlık borç ve yeni anlaşma detaylarında uzlaşma sağlanamaması nedeniyle Ukrayna’ya verdiği gazı yılbaşında kesmişti. Bilindiği gibi Türkiye, Rusya’dan ithal ettiği yıllık 30 milyar metreküplük gazın 14 milyar metreküpünü Ukrayna üzerinden gelen Batı Hattı yoluyla alıyor. Bu nedenle Türkiye de diğer birçok Avrupa ülkesi gibi risk altında.

Anımsanacağı üzere yaklaşık 2 yıl önce, yine benzeri bir anlaşmazlık yaşanmış ve Ukrayna, Rusya’nın Türkiye’ye verdiği gazı kendi ihtiyacı için kullanmıştı. Ukrayna’nın çektiği gaz nedeniyle gaz basıncı düşünce Türkiye zor günler geçirmişti. Şu an için Türkiye’ye dair tehlike atlatılmış gibi görünse de Avrupa için durum ciddiyetini koruyor.

 

SORUNUN EKONOMİK BOYUTU

Aralık ayı boyunca süren müzakereler sonunda Rusya ve Ukrayna bir anlaşmaya varamamıştı ve Ukrayna hükümeti adeta başına gelecekleri sezmişçesine çelişkili bir dizi açıklama/savunma yapmıştı. Başbakan Timoşenko, Gazprom’a olan borcun Ukrayna’ya değil, aracı firma RosUkroEnergo şirketine ait olduğunu açıklamış, daha sonra Devlet Başkanı Yuşenko ise bir milyar dolarlık borcun ödendiğini, geri kalanının ise 2009 yılının ocak ve şubat aylarında ödenmek üzere bölündüğünü açıklamıştı. Fakat bu açıklamaları Gazprom reddetmişti. Bunun üzerine Gazprom eğer 1.67 milyar dolarlık borç ve 450 milyon dolarlık gecikme cezası ödenmez ise 1 Ocak’ta Ukrayna’ya gaz akışının kesileceğini açıklamıştı.

Ukrayna gaz dağıtım şirketi Neftogaz, RosUkroEnergo’ya 30 Aralık’ta 1.5 milyar dolarlık ödeme yaptığını ve gecikmenin bu aracılık işleri nedeniyle olduğunu bildirmişse de Gazprom herhangi bir ödeme yapıldığına dair kendilerine bir bilgi ulaşmadığını tüm Avrupa basınına yazılı olarak bildirmişti. Zaten bir süredir Gazprom gelişen bu sıkıntılar üzerine Neftogaz’ın, yaşanan herhangi bir kesinti durumunda Avrupa Birliği’ne gönderilen gazdan kesinti yapılacağı tehdidinde bulunduğunu iddia ediyordu.

Gazprom Ekim-Kasım 2008 dönemine ait olmak üzere 2 milyar dolarlık borcun kendilerine ödenmediği sürece yeni bir anlaşmaya imza atmamaktan yana tavır koyarken, 2009 yılı doğalgaz satış fiyatı konusunda da uzlaşma olmadı. Bu nedenle Gazprom şu anda Ukrayna’ya transit geçiş anlaşması çerçevesinde sadece Avrupa ve Türkiye’ye iletilmek üzere gaz veriyor.

 

UKRAYNA TRANSİT ÜCRETTE ARTIŞ İSTİYOR

Ukrayna ile Rusya arasında yeni doğalgaz anlaşmasına yönelik görüşmeler Ekim 2008’de başlamıştı. Ukrayna en son bin metreküp gaz için 179.5 dolar öderken, Rusya bu miktarın yeni anlaşmayla 250 dolara çıkmasını istiyordu. Sunulan bu yeni tarifenin Avrupalı müşterilerine önerilenin neredeyse yarısı olduğunu belirten Gazprom yetkilileri bu yeni fiyatın kabul görmediğini dile getirdi. Ukrayna, 2005’te bin metreküp gaz ithalatı için Rusya’ya 50 dolar, 2006’da 95 dolar, 2007’de ise 135 dolar ödemişti. Bu kademeli fiyat artışını Gazprom Ermenistan, Moldova, Beyaz Rusya ve Baltık ülkeleri gibi eski Sovyet ülkelerinde de uyguladı. Uluslararası ajanslara göre Ukrayna ile Rusya arasında yeni yıla ait gaz sözleşmesi imzalanamamasındaki bir diğer neden de transit geçiş ücretlerinin Ukrayna tarafından artırılmak istenmesi. Aslında transit anlaşması 2010 yılına kadar geçerli ve her yıl Avrupa’ya 110 milyar metreküp gaz transfer ediliyor ve bunun için Rusya Ukrayna’ya her 100 kilometre için 1.60 dolar geçiş ücreti ödüyor. Görüşmeler sırasında Ukrayna, eğer gaz fiyatlarında bir artış olacaksa transit geçiş ücretlerinde de artış olması gerektiğini savunuyordu.

 

RUS ENERJİ POLİTİKASI VE İLİŞKİLER

Geçtiğimiz 8 yıla bakıldığında Rusya’nın dış politikasının enerji eksenli seyrettiği görülür. 2000’de devlet başkanı olan Vladimir Putin, Rusya’nın muazzam enerji kaynakları ve stratejik konumunu ekonomik ve siyasi güce dönüştürmenin en büyük hedefleri olduğunu ilan etmişti. Gerçekten de Rusya, Vladimir Putin döneminde, özellikle enerjiden elde edilen gelirlerle önemli ekonomik gelişme yaşarken, enerji ticareti bu ülke için önemli bir stratejik araç haline geldi.

Batı yanlısı politikaları benimseyen Ukrayna ve Gürcistan gibi eski Sovyet ülkeleri üzerinde Rusya, enerji bağımlılığını kullanarak ekonomik ve siyasi baskı kurmaya çalışırken, Kremlin yörüngesinde kalan ülkeler için Rusya ile ilişkiler çok daha sorunsuz gelişti. Rusya’nın bu krizden amaçladığı, yalnızca Ukrayna’yı daha yüksek fiyatlar konusunda ikna etmek değil, ülkedeki siyasi ve ekonomik istikrarsızlığı artırarak, bu kritik dönemde Turuncu İktidar üzerinde baskı oluşturmak olduğu açıkça görülüyor. Bahsi geçen yörünge dışında yol alan Ukrayna’da iktidar, her ne kadar kendi rezervleriyle kesintiye bir süre için dayanmaya çalışacaksa da, krizin kalıcı biçimde çözülememesi siyasi anlamda ciddi biçimde olumsuz etkilenecektir. Bir yıldır siyasi istikrarsızlık sebebiyle önemli ekonomik sorunlarla uğraşan Ukrayna’da hükümete desteğin azalması, 2010’daki başkanlık seçimlerinde Rusya yanlılarının avantajlı konuma gelmesi, hatta ülkedeki iktidarın dağılması seçeneğini daha olası kılıyor. Ukrayna’nın, özellikle Avrupa Birliği Dönem Başkanı Çek Cumhuriyeti’nden gelen açıklama sonrasında Batılı devletlerden destek beklentisi iyice azalmış görünüyor.

Rusya tüm bu gelişmeleri fırsat bilerek yıllardır yaşadığı kriz nedeniyle, Avrupa’ya giden Rus gazının yüzde 80’ine evsahipliği yapan bu ülkeyi by-pass edecek yeni alternatif geçiş yolları arayışında. Bu çerçevede Güney Akım Projesi’ni gündeme getiren Rusya, bu hat üzerinden Rus gazının Karadeniz altından önce Bulgaristan’a oradan da Yunanistan ile Sırbistan’a taşınmasını sağlayacak seçeneği gündeme almış durumda. Macaristan’ı da bu güzergâha katan Rusya, burada bir gaz deposu da kurmak istiyor. Rusya ayrıca Baltık Denizi altından Almanya’ya da doğalgaz taşımak için çalışmalara başladı fakat küresel ekonomik kriz nedeniyle bu projelerin hayata geçmesi bir süre daha gecikecek gibi görünüyor.

Öte yandan geçtiğimiz yıl içerisinde Orta Asya ülkeleriyle yeni enerji anlaşmaları imzalamayı kabul eden Moskova, artık bölgeden alınan enerji kaynaklarına eskisine oranla çok daha yüksek fiyat ödüyor. Bu açıdan Ukrayna ve diğer bazı ülkelere yönelik bu yüksek fiyat uygulamasının altında küresel kriz ve düşen petrol fiyatlarıyla Türkmenistan’dan alınan enerji için ödenen yüksek fiyatların yattığı da söylenebilir.