Galya fatihi general  Jül Sezar’ın serüveni

KADER GÜL

Antik dönemden günümüze kadar edebiyat ve sanat dünyasından pek çok esere konu olan, Roma’nın en ünlü generali, Galya fatihi Jül Sezar’ın serüveni tarih profesörü Barry Strauss tarafından kaleme alınıyor. Eser, objektif yaklaşımının yanı sıra yalın dili, akıcı üslubu ile ağızlarda adeta roman tadı bırakıyor.

Jül Sezar’ın Ölümü sadece bir şahsın öyküsü olmakla kalmayıp bizlere MÖ Roma’sında cumhuriyetin, halkçılığın, seçme hakkının evrimleşmemiş halini tarih sahnesinde izleme fırsatı sunuyor. Eserin sosyolojiye ışık tutan niteliği bir kenarda dursun, yakın planda şahsiyetlerin vasıfları, tutkuları, güçlü ve zayıf yanları görüş alanımıza girerken; uzak planda politik oyunlar ve stratejilerle dolu bir mücadele vuku buluyor. Jül Sezar eserde diktatör, asker, politikacı kimliğinin yanında edebiyatçı yönüyle de karşımıza çıkıyor. Kitapta Sezar’ın iki bin yıl boyunca edebiyat klasikleri arasında yer alan “Yorumlar” adlı eserinin muhtevasına değinilse de, Sezar’ın edebiyata olan yeteneğini atışmalardaki sözlerinden ve yer yer rastladığımız vecizelerinden sezinliyoruz. Sezar’ın izlediği yolun günümüz politikasında yeri olmasa da Roma’nın yoksul kesiminden gelip üç kıtada hüküm sürmüş fatihin şahsiyetine duyulan merak oldukça cezbedici.

Jül Sezar’ın yaşamı kadar trajik ölümü de sanat camiasına ilham kaynağı olur. Gérôme ile bu ölüm tablo formunda (Sezar’ın Ölümü) karşımıza çıkarken, William Shakespeare ile beş perdelik trajedi olarak vücut bulur (Julius Caesar). Eserde geçen Marcus Antonius’un tiradı ile Sezar’ın suikastı adeta şiirselleştirilir. İlaveten suikast sahnesinin merkezinde yer alan ünlü çığlık, Sezar’ın “Et tu Brutus?” yani “Sen de mi Brutus?” feryadı, bugün popüler kültürün parçası haline gelmiştir. Film, dizi hatta reklamlarda dahi kullanılan bu replik, güvenilir kişinin beklenmedik ihaneti karşında söylenen klişeye dönüşmüştür. Eski kaynaklarda bu feryadın bahsi geçmediğinden, bunun Rönesans buluşu olduğu düşünülür.

Popüler kültürde ise Jül Sezar için yavaş yavaş tarihteki kimliğinden sıyırıp tipleşme yoluna gidildiği görülmektedir. Daha çok alaycı, tehlikeli ve ölümcül kimliğiyle karşımıza çıkan bu tip; bazen de saf, keyifçi ve lüzumsuz işlerle meşgul olan bir kral olarak tasvir edilir. Asteriks ve Oburiks - Sezar’a Karşı (1999), Asteriks ve Oburiks: Görevimiz Kleopatra (2002), Asteriks Olimpiyat Oyunları’nda (2008) filmlerinde Sezar bu karikatürleştirilmiş halleriyle karşımıza çıkar. Tabii ki bahsi geçen filmler komedi filmleridir ve filmdeki bütün karakterler için karikatürleştirilme durumu söz konusudur. Zira Brutus de filmde gerçek kimliğinden uzaklaştırılıp güçsüz, zalim, sahtekâr, riyakâr ve iktidar sevdalısı biri olarak seyirci karşısına çıkar.

Türkiye sinemasında ise Gani Müjde’nin yazıp yönettiği Kahpe Bizans filmindeki İmparator İlletyus karakteri akıllara Sezar’ı getirmektedir. Filmde yer alan diğer karakterlerden Marcus Antonius’un varlığı ise bu fikri doğrular niteliktedir. İlletyus karakteri ile daha önce bahsi geçen Sezar’lar nitelik bağlamında benzemektedirler.
Jül Sezar’ın Ölümü’ne döndüğümüzde ise, Barry Strauss’un kitabında Sezar’ın ölümünden sonra gerçekleşen hadiselere de yer verdiğini söylemek lazım gelir. Böylelikle önce ilişkiler ve olaylarla ilintili olarak karşımıza çıkan determinizm kavramı, suikasttan sonra kader olgusuyla ilişkilendirilir. “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” sözüyle tarihteki şahsiyetlerin anlaşılmasında yardımımıza koşan Sezar, aynı zamanda bizleri Barry Strauss’un Jül Sezar’ın Ölümü’ne yöneltiyor.

JÜL SEZAR’IN ÖLÜMÜ
Barry Strauss
Çeviri: Ekin Duru
Say Yayınları