Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir’in yeni kitabı “Proleterlerin Gündüzü”, okuyucuyu gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan bir gelecek imkanını aramaya çağırıyor. Sınıf mücadelesinde kültür ve iletişim pratiklerine odaklanıyor, dayanışma ve mücadelenin izini sürüyor.

Kaynak: Haber Merkezi
Gamze Yücesan Özdemir’in yeni kitabı “Proleterlerin Gündüzü” çıktı

Emek ve sınıf araştırmalarıyla tanınan Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir’in yeni kitabı “Proleterlerin Gündüzü: Günümüzde İşçi Sınıfı Kültürü ve İletişimi” raflardaki yerini aldı.

İmge Kitabevi’nden çıkan kitap Yücesan-Özdemir’in otuz yıla yayılan işçi sınıfı etnografisi deneyimlerine dayanıyor ve okuyucuyu işçi sınıfı ve kültürü üzerine düşünmeye davet ediyor.

Mevcut sınıf ilişkilerinin analizini yapan kitap, geçmiş deneyimlerin ışığında bugüne uygun mücadele ve dayanışma pratikleri örmenin yollarını arıyor. Kitap, okuyuculara güncel teorik tartışmaları bu mücadele pratikleriyle somutlaştıran bir okuma deneyimi sunuyor.

KİMLİK SİYASETİYLE HESAPLAŞMA

Proleterlerin Gündüzü, işçi sınıfının yaşam, üretim, gündelik hayat ve kültürel pratiklerini bütünselliği içerisinde kavrıyor ve tüm bu pratiklerde iletişimin merkeziliğine dikkati çekiyor. Bunu yaparken de kültür ve iletişim çalışmalarındaki kültüralizm, kimlik siyaseti, radikal demokrasi yaklaşımlarla tarihsel maddeci bir perspektifle hesaplaşıyor.

Kitabın adı da bu hesaplaşma içerisinde billurlaşıyor. Gamze Yücesan Özdemir, tam da buradan yola çıkarak sosyal bilimlerdeki prekarya, ezilenler ve madunlar söylemine inat “Proleterler” ve umutsuzlara, karamsarlara inatla da “Gündüz” kavramlarını kullanıyor.

“İDDİA SAHİBİ OLMAK ÖNEMLİ”

Kapitalizmin alacakaranlığından işçi sınıfının şafağına sınıf mücadelesinin örülmesinin izini süren Proleterlerin Gündüzü, Gamze Yücesan Özdemir’in kitaptaki sözleriyle, “Cumhuriyetin 100. yılında, burjuva siyasetinin yeni bir umut üretemediği ve tüm iddiasını kaybettiği bir dönemde iddia sahibi olmak önemli” olduğu için mutlaka okunmalı. 

Kitaptan:

“Bu ülkede işçiler var. Onlar toplumun yalnızca kurtuluşunun değil, yeniden kuruşunun da temelidir. Bu cumhuriyetin geleceğini onu terk etmiş olanlar ya da terk etmeye hazırlananlar değil ona mecbur olanlar belirleyecektir. Ülke emekçilerindir. Öyle olduğu içindir ki, er ya da geç işçi sınıfı tekrar güneşin altındaki yerini alacak ve gündüzünü yaşayacaktır.”