Gazeteci Alican Uludağ, Diyarbakır Kulp Kaymakamı Burak Akeller’in hutbe okuma tarzını beğenmediği için imam M. K.'yi darp ettiği iddialarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Olayın ardından yaşananları anlatan Uludağ, "Tartışma, Cumhur İttifakı içerisindeki örtülü güç mücadelesinin yeni bir boyutunu gün yüzüne çıkardı" dedi ve ekledi: "Bu küçük güç mücadeleleri, ileride ittifakın çatlamasıyla büyük bir savaşa dönüşebilir."

Gazeteci Alican Uludağ: Küçük güç mücadeleleri, ileride büyük bir savaşa dönüşebilir
Kaymakam Burak Akeller ( Fotoğraf / DHA)

Diyarbakır Kulp Kaymakamı Burak Akeller’in hutbe okuma tarzını beğenmediği için imam M. K.'yi darp ettiği iddia edildi.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, iddialarla ilgili X hesabından açıklama yaptı.

Yerlikaya'nın açıklamasında, "Diyarbakır-Kulp Kaymakamımız Burak Akeller Cuma Hutbesi'nde 'şehitlerimiz ile ilgili kısmı okumayan' cami imamına okuması için hatırlatmada bulunmuş ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın gönderdiği metnin tam okumasını sağlamıştır. Yaşanan olay sonrası gündeme getirilen iddialarla ilgili Bakanlığımız tarafından konuyla ilgili inceleme başlatılmıştır. İncelemenin sonucu beklenmeden kimi sosyal medya hesaplarınca yapılan yorum ve eleştiriler maksatlıdır. Konuyu yakından takip ediyoruz" ifadelerini kullandı.

Diyarbakır Valiliği, iddialarla ilgili adli ve idari tahkikat başlatıldığını açıkladı.

Gazeteci Alican Uludağ, söz konusu olayı "Cumhur İttifakı içerisindeki örtülü güç mücadelesinin yeni işareti" olarak değerlendirdi.

Sosyal medya hesabından paylaştığı değerlendirme yazısında Uludağ, "AKP'liler, bu tartışmaya girmekten özellikle kaçındı. Hatta İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, dengeli bir açıklama yapmak durumunda kaldı" dedi.

Uludağ, "Özellikle MHP, bu olayla AKP'ye karşı önemli bir koz yakaladı ve bunu da kullanmaktan geri durmadı. Aynı zamanda bu durum, bürokrasi içinde milliyetçilerin önemli mevziler elde ettiğinin de göstergesi" ifadelerini kullandı.

Kaymakam Burak Akeller (Fotoğraf / DHA)

Gazeteci Alican Uludağ'ın değerlendirmeleri şöyle:

"Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde Kaymakam Burak Akeller'in "Cuma hutbesinde şehitlerle ilgili bölümü okumadığı gerekçesiyle cami imamını darp ettiği iddiası" üzerine başlayan tartışma, Cumhur İttifakı içerisindeki örtülü güç mücadelesinin yeni bir boyutunu gün yüzüne çıkardı. Nasıl mı?

AKP'nin yan kuruluşu sayılan Memur Sen'in Başkanı Ali Yalçın, kaymakama "Bu nasıl bir çiğliktir. Bu nasıl bir hamlıktır. Böyle mülki amir mi olur Allah aşkına!" şeklinde tepki gösterdi ve İçişleri Bakanlığı'ndan gereğinin yapılmasını istedi.

Ancak Ali Yalçın, beklemediği bir tepki ile karşı karşıya kaldı. Özellikle milliyetçi kökenli kaymakam ve vali yardımcıları, Ali Yalçın'ın bu çıkışına sert tepki gösterdi. Bu isimlerin daha çok genç olması, son yıllarda mülkiyeye girdiğini gösteriyor. Buna paralel olarak milliyetçi hesaplar da kaymakama sahip çıkarken, Ali Yalçın'ı eleştirdi. Buna bazı MHP yöneticileri de buna katıldı. Özellikle bürokrasi içerisindeki milliyetçilerin, açıktan kaymakama destek çıkması önemli bir gösterge.

Ancak AKP'liler, bu tartışmaya girmekten özellikle kaçındı. Hatta İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, dengeli bir açıklama yapmak durumunda kaldı. Aslında bu durum Cumhur İttifakı içerisindeki yaşananların özeti. Özellikle MHP, bu olayla AKP'ye karşı önemli bir koz yakaladı ve bunu da kullanmaktan geri durmadı. Aynı zamanda bu durum, bürokrasi içinde milliyetçilerin önemli mevziler elde ettiğinin de göstergesi.

Çünkü 2016'dan bu yana Cumhur İttifakı'nın içinde yer alan MHP, doğal olarak pastadan payını aldı ve bürokraside önemli yerler edindi. Devlete son 8 yılda Cumhur İttifakı'nın ortağı MHP'ye yakın isimler yargı, İstihbarat, Ordu, Emniyet ve mülkiyeye girmeyi başardı. Ve bu kadrolar zamanla terfi alarak bürokrasi içinde önemli yerlere geldi, ciddi bir güç haline dönüştü.

Aslında bu güç mücadelesini geçmişte başka olaylarda da gördük. Örneğin Sinan Ateş cinayeti üzerinden AKP, MHP'yi köşeye sıkıştırmaya çalıştı. Buna karşılık MHP; AYM'nin Can Atalay kararına Yargıtay'ın direnmesiyle buna örtülü yanıt verdi. Kulp Kaymakamı krizi de bu savaşın başka bir boyutu.

Erdoğan, şuan iktidarını korumak için ittifak yaptığı MHP, BBP, Yeniden Refah, Hüda-Par gibi partilere pastadan pay verdikçe, aslında kendi partisini/kadrolarını zayıflatıyor. Özellikle partisi içindeki kendi tabanı (muhafazakar demokratlar) ittifak bileşenlerine karşı kendi mevzilerini korumaya çalışıyor. Ancak bu küçük krizler, böyle kalmayacak gibi görünüyor. Bu küçük güç mücadeleleri, ileride ittifakın çatlamasıyla büyük bir savaşa dönüşebilir. (Geçmişte AKP ile FETÖ arasında benzeri yaşandı.)

Ve o zaman yargı, Emniyet ve bürokrasi içindeki MHP'ye yakın milliyetçi kadroların elleri hiç de zayıf olmayacak. Erdoğan'ın İyi Parti'ye göz kırpması, belki de tehlikeyi gördüğünün bir işareti...."