Gazeteci Çiğdem Toker, Ece Zereycan'ın konuğu

Gazeteci Çiğdem Toker, BirGün Medya'da Ece Zereycan'ın konuğu oldu.

Toker, Doğan Medya Grubu'nun satışı üzerine ve özellikle İstanbul'da metrolarda yapılan ihaleler üzerine gündemi değerlendir. Konu başlıkları şöyle:

DOĞAN MEDYA'NIN SATIŞI

Doğan Medya Grubu'nun tek kalemde ve bu kadar kısa sürede gitmesi büyük bir kırılma. Çok büyük sorunları olacaktır bunların. Özellikle de bağımsız ve patronsuz gazeteler için büyük bir problem. Çok beceremese de ana akım merkez medya diyebileceğimiz bir grup, Cumhurbaşkanı'na 'patronum' dediği bir patron tarafından satın alındı.

Bundan sonra daha parlak olmayacak. Doğan Haber Ajansı ve YAY-SAT'ın da satılması çok sıkıntılı bir sorun yaratacaktır.

Artık tam olarak bağımsız medya ve internet medyasının avantajlı çıkabilir dediğimiz bir günün akşamında sosyal medya ve internet yayınlarının RTÜK tarafından denetime sokulması başka bir şey oldu.

USÜLSÜZ İHALELER

Rekabetçilik diye bir şey artık kalmadı. Üçüncü Havalimanı da 21/B'ye göre yapılıyor artık. Millilik meseleyse bütçe kullanılıyor ihalelerde. Siz de açık ve şeffaf bir ihale yapmalısınız hukuk devletlerinde. Sel varsa, salgın hastalık varsa ya da deprem olmuşsa katı prosedür gerektiren maddeleri ortadan kaldıran 21/B süreci kullanılıyor. Bu da davetlerle gerçekleşiyor. Bir şirketi bir davetle ihaleye sokuyorsunuz. Ama bu yalnızca olağanüstü durumlarda gerçekleşebilir. 2013 yılından beri bu böyle. Onlarca yol projesi bu şekilde yapıldı. Bu yalnızca Karayolları Genel Müdürlüğü idi önce. Diğer kurumlar da baktı 21B kolay bir yol, onlar da uyguladı. Adalet Bakanlığı da cezaevlerini artık bu yollar yapıyor. OHAL KHK'leriyle bunu çok kolay yapabiliyorlar. Yol ihalelerin birçoğu Cengiz ve Kolin'e 21/B ile davet şekliyle verildi.

Yargıtay binası da 21/B maddesiyle yapıldı. Demiryollarının üst yapı inşaatlerinde, arıtma tesisleri işinde, ceza infaz kurumu yapım işlerinde ve ağırlıklı olarak da yollar için 21/B maddesiyle davet usulüyle ihale yaptılar.

"Yine Gayrettepe - 3. havalimanını yapmakta olan Şenbay şirketi de öyle. O da Bayburt Grup bünyesinde. Sonuç olarak 3. havalimanına bağlanan iki metro hattında, tanıdık yöntem ve tanıdık isimler (Kolin - Şenbay, Kolin - Özgün) yine buluşmuş oldu. Rekabetin sağlanmadığı, açık yöntemle ihale edilmeyen, kamuoyuna duyurulmayan bu iki hattın toplam yatırım bedelinin 7 milyar 887 milyon TL’lik olduğunu da not düşelim."*

CUMHUR İTTİFAKI

Karamsarlıkla itham edilebiliyoruz. Düşünün ki mühürsüz oy pusulalarını ihmal halinde değerlendiriyorlar. Bütün ülke sathında bir seçim olacak ve bütün seçim sandıkları üzerinde ihmali kurgulayamazsınız. Cumhur ittifakı kanununda yapılan bu. İhmali teşvik eden bir madde var. Sakın ola abarttığımı düşünmeyin. İttifak kanununda muhalefet partileri ne yaparsa yapsın, seçimi Cumhur İttifakı'nın kazanacağı bir sistem yaratıldı. Sandığın başına kadar bir polis memuru gelebiliyor. Normalde nedir? Oy kullanmaya gittiğinizde komşularınızı görürsünüz. Artık komşularımızı göremeyebileceğiz. Mülki idari amirlerin kararlarıyla seçmenler farklı sandıklara dağıtılabilecek. Bunun amacını tam olarak kestiremiyorum. Negatif şeyler de söylemek istemiyorum. Cumhur ittifakının tartışıldığı günlerde e-devlet kapısında soyağacının sorgulanması istendi. Çoktan vefat edilmiş anneannelerin yaşıyor olduğunu gördük. Bunu da bu durumdan ayrı düşünemeyiz. Çünkü geriye dönük şüphelerimiz var.

Ana muhalefet partisi genel başkanının bir açıklaması var. Kaybetmeyeceğimiz bir seçimi neden boykot etmeyelim diye. Sandık güvenliği için ciddi bir çalışma yürütülüyor.

Cumhuriyet'in Emine Kaplan imzasıyla yayımladığı bir haber var. AKP'nin hazırladığı bir başka tasarı üzerine. Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili başka bir paket geliyor. Muhalefetin çıkaracağı adayın önünü tıkayacak bir paket olacağı söyleniyor.