Yargıtay 9. Ceza Dairesi, henüz imzalanmamış kararıyla İstanbul özel yetkili 12. Ağır Ceza Mahkemesince 9 yıldır tutuklu yargılanan...

SEVGİM DENİZALTI

Yargıtay, 9 yıldır tutuksuz yargılanan Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu sözcüsü Necati Abay hakkında “örgüt yöneticiliği” suçlamasıyla verilen 18 yıl 9 aylık hapis cezasını ise bozdu. Kararda, Abay’ın “örgüt yöneticiliğinden” değil, “örgüt üyeliğinden” cezalandırılması gerektiği açıklandı. Karara tepki gösteren avukatlar davanın AİHM'e taşınacağını duyurdu.
Gazeteciler ve meslek örgütleri, Yargıtay’ın kararına tepki gösterdi. Tepkiler şöyle:


KARARIN HUKUKLA İLGİSİ YOK
Sedat Şenoğlu (Atılım Gazetesi Yayın Koordinatörü): Türkiye’deki hukuk sisteminin keyfiliğini, kararların hukuk mantığının tamamen dışında alındığını düşündüğümüzde bu karar sürpriz değil.  Bugün Türkiye sayıları 100’e bulan gazetecinin cezaevine girip çıktığı bir ülke.  Bununla ilgili, hem Türkiye’de hem de dünyada kamuoyu da oluştu. Ama demokrasi mücadelesi ve gazetecilerin örgütlülüğü geliştikçe, iktidar da intikam alır gibi bir tutum takındı. Kamuoyu baskısından ötürü bazı gazetecileri serbest bıraktı ama bu tutum devam ediyor. Bu kararın hukukla, adil yargılamayla hiçbir ilgisi yok. Protesto ediyoruz.


BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNE AĞIR DARBE
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu: Gazeteci Hatice Duman hakkında verilen bu karar, basın özgürlüğüne, düşünce ve ifade özgürlüğüne vurulmuş ağır bir darbedir. Polis komplosunun hukukileştirilmesidir. Kararın hukuki değil, siyasi bir karar olduğunu düşünüyoruz ve protesto ediyoruz. Başta meslek kuruluşları, insan hakları savunucuları olmak üzere, basın özgürlüğünü savunan tüm kişi ve kurumları bu adaletsiz karara karşı duyarlılık göstermeye çağırıyoruz.
Ahmet Abakay (Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı, Gazetecilere Özgürlük Platformu Dönem Başkanı): Bu kararların ucu Terörle Mücadele Yasası’na dayanıyor. Bu yasa olduğu sürece, Türkiye’de gazetecilerin, yazarların, aydınların ifade ve basın özgürlüğü yok. Yargı politik karar vermiştir; haksızlık, hukuksuzluk yapmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları, içtihatları Türkiye’de uygulanmıyor. Bu yasa olduğu sürece, gazetecilerin üzerindeki kara bulut gitmeyecektir.


BU UTANÇ PARLAMENTONUN

Ercan İpekçi (Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı): Böyle bir kararı kabul etmek mümkün değil. Bu karar, akılla mantıkla hukukla açıklanabilecek bir karar değil. Bu karar demokrasi adına bir utançtır. Bu utanç hem hükümete hem parlamentoya aittir. Yalnızca yargıyı eleştirmek de doğru değil. AB İlerleme Raporu'nda Türkiye'de basın özgürlüğünün üzerindeki baskılar açıkça yazılmaya başlandı. Bugün Türkiye parlamentosuna düşen görev, yargının bu kararları almasının önünü açan, bu utanca neden olan yasaları değiştirmektir.


DEVRİMCİ GAZETECİLER SUSTURULAMAZ
Ayça Söylemez (Dışarıdaki Gazeteciler): Hatice Duman, gazetecilik yaparken de sürekli devlet baskısı altındaydı. Yazdıkları sansürlendi, gazetelerine birçok kez toplatma kararı çıkarıldı, haber izlerken polis şiddetine maruz kaldı. Şimdi de halka gerçekleri anlatmaya çabalarken hapse mahkum edilen onlarca devrimciden biri oldu. Ancak egemenlerin anlamadığı şey, devrimci gazetecileri baskılarla susturamayacakları.
Duman müebbet hapse mahkum oldu, ancak arkadaşları, bizler, Dışarıdaki Gazeteciler, onun bıraktığı yerden gazetecilik yapmaya, ne pahasına olursa olsun gerçekleri söylemeye devam edeceğiz.

***
Hatice Duman’ın mektubu

HATİCE Duman, cezaevinden yazdığı mektupta başına gelenleri şu sözlerle anlatmıştı: “1996 yılında Atılım gazetesinde çalışmaya başladım. 1997 yılında yazı işleri müdürü oldum. Devlet gerçekleri yazmamamız için bütün baskısın, şiddetini ortaya koydu. Yayınladığımız bütün sayılar toplatıldı, haberleri izlememiz engellendi. Davalar açıldı. 9 Nisan 2003’de kaldığım ev basıldı, gözaltına alındım. Ve gözaltında bambaşka bir tabloyla karşılaştım. Polis, haberimin bile olmadığı soygunlara, bombalı eylemlere delil arıyordu. Atılım’ın yazı işleri müdürü olmamdan dolayı verilen basın cezaları düştüğü için polis, alakamın olmadığı bir dosyaya beni monte etti. Poliste işkence yoluyla imzalattırılan bir ifadeden yola çıkan savcı, hakkımda iddia edilen olaylarla ilgili hiçbir kanıt bulunmadığı halde, hakkımda müebbet hapis istedi. Mahkeme, henüz duruşmalardaki savunmalar tamamlanmadan yangından mal kaçırırcasına 4 Mayıs 2011 tarihinde müebbet hapis cezası verdi.”