Gazetecilere yönelik şiddete her gün bir yenisi ekleniyor. Son 2 günde 4 farklı olayda gazetecilere silah dahi doğrultuldu. Bir gazeteci ise tacize maruz bırakıldı. Meslek örgütleri polis müdahalesine tepkili.

Gazetecilere silah bile doğrulttular!
Sivil polisin belindeki silaha davrandığı anlar kameralara yansıdı. (Fotoğraf: @diskbasinis)

Haber Merkezi

Son 2 günde gazetecilerin baskı, tehdit ve engellerle karşılaştığı 4 olay yaşandı. Polis Van’da gazetecileri silahla tehdit edip darp ederken İstanbul’da bir kadın gazeteci tacize maruz bırakıldı. Beykoz’da haber görüntülemek isteyen gazeteciler, engellenirken Ankara’da polis basın odasını bastı.

Van'da polisler haber takibi yapan gazetecilere silah çekerek ölümle tehdit etti. HDP’nin önceki gün Van’da gerçekleştirdiği 1 Eylül Dünya Barış Günü mitingi sonrası yürüyüşe geçen kitleyi takip eden gazeteciler, polisler tarafından darp edildi. Polisler, kitleyi takip eden gazetecilere silah gösterip ölümle tehdit ederken Mesut Bağcı'yı yere yatırarak darp etti.

Kendisini TEM Şube'den olarak tanıtan bir sivil polis Mezopotamya Ajansı Muhabiri Berivan Kutlu ile JİNNEWS Muhabiri Zelal Tunç’u ölümle tehdit etti.

Yürüyüşü takip eden Tunç’un yanına gelerek itip yere düşürmeye çalışan kırmızı tişörtlü bir polis, gazeteciye “Seni vururum, kimse bulamaz” dedi. Tunç’un tepki gösterdiği polis, bu kez belindeki silaha davrandı. Aynı polisin, JİNNEWS Muhabiri Elfazi Toral’a da silah çektiği iddia edildi. Yaşananlara tepki gösteren gazetecilerden Mesut Bağcı’yı şiddete maruz bırakan polisler, fotoğraf makinesini de kırdı. Gazeteciler İHD’ye başvurup suç duyurusunda bulunacak.

SİLAHINA DAVRANDI

JİNNEWS muhabiri Zelal Tunç, yaşananları BirGün’e anlattı. Mitingin son bulmasının ardından polisin sürekli kendilerini iterek makinelerini düşürmeye çalıştığını söyleyen Tunç, “Büyükşehir Parkı’na yaklaşınca ‘Çekmeyin’ diye bağırarak üzerimize geldi. Kırmızı tişörtlü biri sürekli bana çarpıyor sürekli makinemi düşürmeye çalışıyordu. Tepki gösterince ‘TEM’denim, seni vururum ve kimse bulamaz’ dedi. Arkadaşlarım ‘Nasıl tehdit edersin’ diye gelince bu defa silahını çıkarmaya çalıştı. Birçok arkadaşımız engellendi. Mesut Bağcı da darp edildi. Makinesi çalışamaz durumda. Berivan yine aynı şekilde aynı kişi tarafından tehdit edildi” diye konuştu.

Zelal Tunç, JİNNEWS MuhabiriZelal Tunç, JİNNEWS Muhabiri

Uzun süredir Van’da çalıştığını söyleyen Tunç, şunları dile getirdi: “Kabul edilebilir değil vurulabilirdik, hiçbir güvenliğimiz yoktu. Gazetecilere karşı büyük bir kin ve işimizi yaptırmama durumu var. Bilinçli olarak yapılıyor. Bütün arkadaşlarımıza yönelik bir saldırı. Yıllardır buradayız tanıyorlar, her rutin haberde yan yanayız. Bilerek isteyerek itmeye, düşürmeye çalıştı. Son dönemde gazetecilere yönelik müdahaleden ayrı değil. Özgür basına yönelik büyük bir baskı var. Hakkında soruşturma açılmayan tek arkadaşımız yok. Haberciliğimiz kabul edilmiyor. Yasadışı bir şey yapmıyoruz. Alenen ve ısrarla illegalize etmeye çalışıyorlar. Bizi baskılamalarının en büyük nedeni Türkiye’de gazetecilik yapan uluslararası ve ulusal medyanın yalnız bırakması. Gazetecilerin arasında gereken dayanışma olsaydı, buradaki bir rutin haberde sayımız fazla olsaydı bu kadar rahat bize yönelemezlerdi.”

POLİSTEN FİZİKİ TACİZ

İstanbul’daki 1 Eylül Dünya Barış Günü eyleminde ise bir polis bianet muhabiri Tuğçe Yılmaz'a fiziki tacizde bulundu. Sivil polis memurunun tacizine maruz bırakılan bianet muhabiri Tuğçe Yılmaz, “Böyle arbede ile olmuş, yanlışlıkla olmuş bir şey değil. Sivil polis kasten, doğruca göğsümü sıktı” dedi. Yılmaz, “Haber izlemeye gittiğim etkinlikte yalnızca tacize uğramakla kalmadım, haberimi de geçemedim. Hem saldırıya uğradım hem de haberci olarak mesleğimin gereğini yerine getirmem engellendi” ifadelerini kullandı.

Beykoz’a bağlı Tokatköy’de ‘kentsel dönüşüm’ gerekçesiyle yapılmaya çalışılan ve halktan tepki alan yıkımları takip etmeye çalışan gazeteciler de polis tarafından engellendi. Halk TV Muhabiri Erdinç Yılmaz’ın polislerce alandan uzaklaştırıldı ve darp edildi.

***

BÜRO AMİRİ BASIN ODASINI BASTI

Sedat Peker’in rüşvet iddialarıyla gündeme gelen Zehra Taşkesenlioğlu ile boşanma aşamasında olan ve Peker’e gönderdiği video nedeniyle gözaltına alınan eski THK Üniversitesi Rektörü Ünsal Ban’ın Ankara Adliyesi’ne getirilişini fotoğraflayan gazetecilerin bulunduğu basın odası, Gasp Büro Amiri tarafından basıldı. İlk önce basın odasının kapısına gelen 3-4 polis, gazetecileri adeta şüpheli gibi kapıya dizerek, “Siz burada bekleyin, amirimiz gelecek” dedi. Daha sonra polislerden biri basın odasında otururken, diğerleri de kapıda beklemeye başladı. Polislerden biri, “Fotoğrafları yayınlayamazsınız, amirimiz gelecek o izin verirse fotoğrafları yayınlayabilirsiniz” dedi. Bir süre sonra gasp büro amiri, beraberindeki 2 polisle basın odasına gelerek gazetecilerden hesap sormaya kalkıştı. Amir, gazetecilere “Size adamın getirileceğini kim söyledi? Pat diye çıkıp nasıl fotoğraf çekersiniz. Biz haber değeri olan şeyleri zaten veriyoruz. Burada gizli bir iş yapıyoruz” diyerek gazetecilere neyin haber olup olmayacağını öğretmeye çalıştı. Bir gazetecinin, “Neyin haber olup olmayacağına siz mi karar vereceksiniz? ‘Bizim verdiğimizi yazın, vermediğimizi yazamazsınız’ mı diyorsunuz” şeklindeki tepkisi üzerine amir, gazetecilerin hangi kurumlarda çalıştığını öğrenmeye çalışarak basın odasından ayrıldı. Ancak amirin ayrılmasından sonra da beraberindeki polis memurlarından bir kısmı basın odasının tam karşısında bulunan banklara oturarak bekledi.

***

GAZETECİLER HEDEF OLDU

Gazetecilere yönelik müdahalelere tepki gösteren basın meslek örgütleri ise açıklamalar yaptı. Türkiye Gazeteciler Sendikası Ankara Şubesi, “Gazeteciler koridora dizildi ve fotoğrafları yayınlamamaları için tehdit edildi. Polisleri hemen çekin” derken DİSK Basın İş ise “Meslektaşlarımız işlerini yaparken güvende olmaları gereken bir alanda ve onların da can güvenliğinden sorumlu polislerin hedefi oldu” açıklamasını paylaştı.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin açıklamasında da “Ülkede gazetecilere karşı gittikçe sertleşen bir tutum izleyen emniyet görevlilerinin gazetecinin haber almasına, haber yerinde bulunmasına bile karıştığı gözlenmektedir. Bu açıdan İçişleri Bakanlığı’nın gazeteci-polis ilişkilerinde hukuksal sınırların aşılmaması, uluslararası standartlarına göre hareket etmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz” denildi.