Geleceğe heden hazırlanmıyoruz?

ŞAFAK PAVEY

BirGün gazetemizin doğum gününü kutlamak için neşeli bir yazı planlamıştım ama Ağrı’da olup bitenler planımı tamamen çökertti.

Ve günün  gazete manşetlerine yerleşen büyük eğitimciler Erdoğan Ailesinin üyelerinin imam hatip planına  göz atayım dedim.

Paralel Milli Eğitim Bakanı Bilal Erdoğan’ın kamuya sızan kayıtlarından öğrendiğimiz imam hatiplileştirme beş yıllık planı, dün açıklandığı üzere hedefine bir yılda ulaşmış.

Kaldı ki kardeşi de iki gün önce İmam Hatipli olmaktan gurur duyduğunu belirterek, “İmam Hatip ağacının meyveleri bugün ülkemizin yönetiminde söz sahibiler. Bu çok onur verici bir durumdur. Bu aynı zamanda şunu gösteriyor; imam hatip ruhu sadece bir fikir değil, aynı zamanda aksiyondur” diyerek  İmam Hatiplileştirme operasyonunu  ailece ele aldıklarını bir şekilde açıklamış oldu.

Sümeyye Erdoğan’ın konuşma başlığı  ‘Yeni Nesil İmam Hatipliler ve Gelecek Vizyonu’ydu. Ve çağı yakalamaktan söz ediyordu. Üstelik çağı nasıl kaçırdığımızı  bizzat bildiği halde... “İmam Hatip ruhu dünyayı bir bütün olarak kavrama, Doğu’nun ve Batı’nın ilim ırmaklarının buluşturma misyonuyla bu ülkeye çok şey kazandırdı.”

Duyan da Nobel bilim ödüllerinin tamamını İmam Hatipliler kazandı, kansere, felç ya da bitkisel hayata ilişkin  buluş  yaptılar sanıyor.  Hergün eczanelerden satın alınan ilaçlarda adeta onların imzası var.

Duyan da bilgi üretimi ile işitme engellilerin kimseye ihtiyaç duymadan web iletişimi üstünden birbirleriyle konuşmalarından, Tanrı parçacığını bulmaya kadar pek çok hayati kilidi imam hatipliler açtı sanıyor...

İnsan: Arıların farklı tabloları ayırt edebilmelerini, çiçeklerle ilişkilerinde koku kadar renginde belirleyici olduğunu;

Karınca kolonilerinin her üyesinin, vücutlarında aynı “kimyasal imza” taşıdıklarını, bu nedenle karıncaların hem kendi kolonilerinin, hem de düşmanlarını unutmadığını, hatta bu bilgiyi koloninin diğer üyelerine aktararak “ortak belleklerine” kazıdığını;

Yunusların fillerden bile daha gelişmiş bir hafızaya sahip olduğunu, bir dönem birlikte yaşadıkları takdirde hem kendi ailelerinden gelen yunusları, hem de yabancıları ayırt edebildiklerini;

Onlarca otomobilin salgıladığı karbonu emebilen yapay ağaçları bile İmam Hatiplilerin  bulduğunu sanıyor.

Çok yakında  bilgisayarlar, 

kendilerinden daha gelişmiş bilgisayarlar üretecekler...Ama bizim gençlik İmam Hatipli olarak  geleceğe hazırmış!

Geleceğe böyle hazırlanmayı bir vizyon olarak kabul etmek ancak ideolojik körlük ve bu körlüğün yarattığı muazzam kontrol etme sinerjisi ile mümkün olabilir.

Oysa buradan bakınca gördüğümüz tablo çok iç karartıcı. Sümeyye ve Bilal Erdoğan’ın büyük bir mutlulukla müjdeledikleri imam hatiplileştirme  operasyonunun hızı ile sonuçlarının anlaşılması arasında büyük bir uçurum var.

Geleceğimiz ve var oluşumuz bilgi çağına hazırlanmak yerine ideolojik eğitimle köreltilmiş genç kuşaklar nedeniyle ağır tehdit altında.

İnsana yönelik en büyük tehdit daima insandan gelir. Şimdide geleceğimiz  imam hatiplileştirme takıntılıların  tehdidi altında.  

Dünyayı dini rehberlik altında yorumlamak isteyenlere hiç karşı değilim. Ama bu rehberliği böyle yaşamak istemeyen  çaresiz ve umutsuzlara baskıyla dayatıp,  kontrol etmelerini,  İslamcıların moda deyimi ile ‘zulmün’ en hoyratı  olduğunu düşünüyorum.

Yaratılan eğitim enkazından Erdoğan Ailesi ve Siyasal İslamcılar parmak ısırtan bir saltanat elde ettiler ama enkazın yerine koydukları ucube,  şu anda hızı ölçülemeyen küresel bilgi çağı ile Türkiye arasında kapanması neredeyse imkansız bir uçurum yarattı.

Çünkü önümüzdeki çeyrek yüzyıl içinde sadece  Ivy Lig denilen okullardan mezun olan gençler geleceklerini değiştirebilecek, bir anlamda güvence altına alabilecek işler bulabilecekler. İyi üniversiteler gençlere bilgiyle birlikte  sorgulama yeteneği ve yüksek ilişkiler ağı da sağlıyor. Üniversite eğitimi üzerine yapılan geniş bir araştırma genç kuşakların aldıkları diplomanın geleceklerinin değerini biçtiğini anlatıyor. 

Parlak markaları olmayan üniversitelerin verdiği diplomalar o zaman ve para kaybını yaşamadan bulabilecekleri işlerden daha fazlasını vaat etmiyor. Diplomalar o eğitimi ve zamanı kaybedilmeden de bulunabilecek işlerden daha fazlasını vaat etmiyor.

Aslında bu seçicilik başlayalı çok oldu ama genel olarak kuşaklar üstünde sert etkisini hissettirmesi için biraz daha zamana ihtiyaç var.

Özetle Erdoğanların pek böbürlendiği imam hatiplilik  genç kuşağa hiçbir gelecek vaat etmiyor. Elbette siyasal İslamcılara yakın ama bakkal çırağı bile olamayacak olan bir avuç seçkin piramidin ihtişam ve şaşalı tepesine konuyorlar,  konacaklar ama aşağıdaki kalabalık genç nüfusu nasıl bir hayat bekliyor?

O halde neden bizi yönetenler genç enerjinin büyük ölçüde ziyan olmasına yol açan bu yönlendirmeden vazgeçip, yerine daha akılcı bir meslek kazandıran eğitim modeline geçmiyorlar. Neden gençlerimizi geleceğe hazırlamıyorlar?

Çünkü gerçek bir geleceğe hazırlanan genç sorgulayıcı olur, gözü kapalı itaat eden değil...

Çünkü bu saltanatı, bu ihtişamı, bir giydiğini bir daha giymemeyi, bir ordu ile dolaşmayı,  sınırsız kara bir serveti yönetmeyi  ancak halkı ideolojik olarak kontrol ederek sağlayabilirler...

Çünkü ülkeyi gerçek bir küresel geleceğe hazırlamak kendi sonlarını getirmek olur.