DİSK’in 57. kuruluş yılı Zülfü Livaneli Senfonik Konseri’yle kutlandı. DİSK Genel Başkanı Çerkezoğlu, “Geleceği kuracak tek güç işçi sınıfı. Hayatı biz üretiyoruz. İnsanca yaşayacağımız dünyayı ve ülkeyi de biz kuracağız” diyor.

Geleceği kuracak tek güç işçi sınıfı
Zülfü Livaneli, DİSK’in 57. kuruluş yılı kutlamasında senfoni orkestrasıyla sahne aldı.

Eda Köprü Yılmayan 

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) bu yıl 57. kuruluş yıldönümünü kutluyor. Zülfü Livaneli’nin Cemal Reşit Rey konser salonunda verdiği senfonik konsere çok sayıda DİSK’li katıldı.

Emeğin, dayanışmanın gücünün bir kez daha vurgulandığı, şarkılarla dile getirildiği gecede DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve Zülfü Livaneli konser öncesinde sorularımızı yanıtladı. 57 yıllık emek mücadelesinin tarihini, AKP iktidarında gerileyen sendikal mücadeleyi ve çözüm yollarını konuştuk. 

DİSK’in kuruluşu bu gece Zülfü Livaneli senfonik konseriyle kutlanıyor. DİSK’in bunca yıllık birikimini, mücadelesini anlamak bugün daha da anlamlı. Öyle değil mi? 

Arzu Çerkezoğlu: DİSK’in tarihi aynı zamanda Türkiye’de işçi sınıfının mücadelesinin, demokrasi mücadelesinin de tarihi. DİSK bundan 57 yıl önce, 13 Şubat 1967’de kurucularımızın İstanbul Valiliği’ne verdiği bir dilekçeyle kuruldu. Biz biliyoruz ki o dilekçe bir resmi evrak değildi, o dilekçenin arkasında büyük bir irade vardı, bir irade beyanıydı. Hayatı her gün yeniden üretenlerin, “bizim kurtuluşumuz kendi ellerimizdedir” diyenlerin iradesiydi. Saraçhane mitinginden, Kavel, Paşabahçe grevinden süzülüp gelen bir süreçte Türkiye işçi sınıfı bir yol ayrımına gelmişti. Sermayenin bütün saldırılarına karşı DİSK, Türkiye işçi sınıfının cevabı olarak kuruldu ve büyük bir irade ortaya kondu. O günden bugüne 57 yıl boyunca on yıllardır bu mücadeleyi verenlerin yolundan yürümeye devam ediyoruz. Bu duygularla, bu coşkuyla sevgili Zülfü Livaneli ile yapacağımız konserle 57.yılımızı kutlayacağız, dostlarımızla, işçi arkadaşlarımızla buluşacağız.  

Zülfü Bey şarkılarınızda hep özgürlük, emek, dayanışma oldu. Bu gece de emekçilerle şarkılarınızı söyleyeceksiniz. Bu tarihe sahip çıkmak neden önemli?  

Zülfü Livaneli: Bizim mücadelemiz sadece müzik değil, Türkiye’de insanca yaşama mücadelesiydi. 1967’lerden itibaren bu mücadelenin içinde insan haklarını savunan, işkencelere, darbelere, her türlü insan hakkı ihlallerine karşı çıkan aynı zamanda da emeğe sahip çıkan, artı değerin daha insanca paylaşılması gerektiğini, emekçilerin insanca yaşaması gerektiğini savunan bu hareketlerin içindeydik. Bu hareketler yüzünden zaten hapse atıldım, yoksa 20’li yaşlarımda beni niye hapse koydular? Dolayısıyla bunca yıl geçti bu yaşa geldikten sonra DİSK’in yaşadığını görmek, Arzu Çerkezoğlu ve diğer arkadaşlarımız gibi çok becerikli, mahir insanların elinden onurlu bir DİSK geliştiğini görmek hoşuma gidiyor. Bana da bu konseri, anmayı beraber yapmayı teklif ettikleri için çok mutlu oldum. Çünkü benim için de bu dayanışma her şeyden kıymetli.  

Cumhuriyet’in 100.yılı için verdiğiniz konserde kitlelere umut aşılamıştınız. Umut yine bu akşam sahnede olacak mı?  

Zülfü Livaneli: Benim şarkılarım hem ağıt hem umuttur. Ağıtları söyleye söyleye umuda dönüştürüyoruz çünkü çekilen acıları unutturmuyoruz. Umutsuz yaşam olmaz, umutsuz sanatçı da olmaz. Ben umudu kessem bütün işleri bırakmam gerekir. Her gelene “sen iyileşemezsin” diyecek bir doktor olamayacağına göre nasıl yapılacağını söylemek lazım. Genç kuşakların, birçok insanın çok zor şartlarda yaşayan insanların umuda ihtiyacı var. Ben de son nefesime kadar umut vermeye devam edeceğim. 

Arzu Hanım DİSK-AR’ın araştırmasına göre Türkiye’de sendikal mücadelenin gerilediğini görüyoruz. Bu gerilemenin sebepleri nedir ve bu durum aşılabilir mi? Başka bir irade ortaya koyulabilir mi? 

Arzu Çerkezoğlu: Bu soru çok önemli ve anlamlı. DİSK’in 17. Genel Kurulu’nu başlatıyoruz ve kurulda tam da sizin sorduğunuz bu soru çerçevesinde olağanüstü bir süreçten geçtiğimizin bilinciyle, ancak bu durumdan olağan yöntemlerle çıkılamayacağını bildiğimiz için gerçekten örgütlenmenin önündeki bütün engelleri kaldıracak, işçilerin sendikalaşmasını sağlayacak, işçilerin sendikal haklarının önündeki her türlü engeli kaldıracak, bu anlamda yeni yollar açmayı hedefleyen bir genel kurul yapmayı hedefliyoruz. Çünkü gerçekten Türkiye’de bugün her şey işçilerin sendikalaşmasının önünde engel. Yasalar, mevzuat, işveren tutumu, devletin tutumu… Bizim bugün amacımız; işçi sınıfının değişen yapısını da gören beyaz yakalısı, mavi yakalısı, iş yerinde, fabrikada, atölyede çalışan, hastanede, belediyede her türlü iş yerinde çalışan, AVM’lerden plazalara kadar farklı biçimde çalışan işçilerin mücadelesinin bir merkezi haline getirmek DİSK’i. Biliyoruz ve inanıyoruz ki insanlığın geleceğini kuracak tek güç hâlâ işçi sınıfı. Hayatı her gün yeniden biz üretiyoruz. O zaman insanca yaşayacağımız bir dünyayı ve ülkeyi de biz kuracağız. DİSK böylesi bir tarihsel sorumlulukla yoluna devam ediyor.