Türkiye’nin geleceği nasıl şekillenecek? Bu sorunun en sahici yanıtını ODTÜ öğrencileri hafta boyu gerçekleştirdikleri eylemlerle vermeye başladılar. Devlet içindeki hizipleşmeler, iktidar bloku içindeki güç odakları etrafında gelecek tasarımlarından ülkenin geleceği için hayırlı şeyler beklemek yersiz… Umut ve gelecek, siyasal İslamcı faşizme karşı yıllardır bitmeyen bir sabır ve inatla direnen halkın kendi gücünde birikiyor. Bu umudun […]

Gelecek burada

Türkiye’nin geleceği nasıl şekillenecek? Bu sorunun en sahici yanıtını ODTÜ öğrencileri hafta boyu gerçekleştirdikleri eylemlerle vermeye başladılar.

Devlet içindeki hizipleşmeler, iktidar bloku içindeki güç odakları etrafında gelecek tasarımlarından ülkenin geleceği için hayırlı şeyler beklemek yersiz… Umut ve gelecek, siyasal İslamcı faşizme karşı yıllardır bitmeyen bir sabır ve inatla direnen halkın kendi gücünde birikiyor.

Bu umudun en diri, en genç filizi bu hafta ODTÜ’de boy gösterdi.

ODTÜ öğrencileri, iktidarın uzantısı Rektör Verşan Kök’e, onun denetiminde okulu ablukaya alan polise, şiddete ve nefrete karşı topyekun boykottaydı. Cüppelerini polis postalı altında ezdirmeyen onurlu akademisyenler ile öğrenciler el ele verip, ODTÜ’nün devrimci tarihini yakışır şekilde Verşan Kök ODTÜ’ye Rektör Olamaz, dedi.

ODTÜ’deki direnişin ilk kıvılcımı Verşan Kök’ün şenlikleri iptal girişimiyle başladı. Şenlik iptaline karşı ODTÜ’nün öğrenci toplulukları, inisiyatifleri ve tüm öğrenciler birleşerek, şenliklerine sahip çıktı. Bu sahiplenme sanatçıların desteğiyle büyüyerek tüm Türkiye’de ODTÜ’yü kucaklayan büyük bir dayanışmaya dönüştü. Öğrenciler, şenliklerini geri almayı başardı.

Geçtiğimiz hafta, Onur Yürüyüşüne getirilen yasağın ardından polis, şenliğin öcünü de almak istercesine kör bir nefretle ODTÜ’ye girerek öğrencilere saldırdı. ODTÜ bu saldırıya bir kez daha birleşerek, topyekun yanıt vererek Verşan Kök dahil herkesi bir adım geri itti.

ODTÜ’de uç veren bu karşı çıkış, siyasal İslamcı zorbalığa karşı, giderek büyüyen büyük bir genç muhalefet dinamiğinin ifadesi. 17 yıllık iktidar boyunca, eğitim sistemini körelterek aydınlanmacı damarı yok ederek, üniversiteleri zapt-ı rapt altına almaya çalışarak yaratılmaya çalışılan düzene, en güçlü itiraz gençlikten yükseliyor.
Ülkemizin aydınlık geleceğinin kurucusu gençlerin mücadelesinde büyüyen umut bu ülkenin umududur. YSK’leri, polisleri, yargıları, rektörleri… her şey onların elinde ama ODTÜ’de, statlarda, sokaklarda, hayatın her yerinde başka bir ses yükselmeye devam ediyor…

***

KARA KUTU: AKP’DE KRİZ

İktidar bloku içindeki çatlaklardan su sızmaya devam ediyor. 31 Mart yenilgisiyle birlikte, hem AKP içindeki hem de AKP-MHP arasında kurulan Cumhur İttifakı’nda çelişkiler daha da görünür olmaya başladı. İttifak arasında yaşanan kriz YSK eliyle seçim iptal kararının nedenlerinden birisi olrak da görülmeli.

23 Haziran tarihine alınan yeniden seçim kararı AKP-MHP arasında bir geçici denge oluşturmuş olsa da iktidar bloku içindeki hizipleşmeleri daha da genişleten bir etki ortaya çıkardı. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ‘İstanbul’a kamp kuracağım’ sözü destekten çok bir denetim olarak kabul edilmeli.

***

LİNÇ, MUHALEFETİ SUSTURMANIN YÖNTEMİ OLDU

ANKARA’nın Çubuk ilçesinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik alçakça linç girişimi, daha sonra Yeniçağ yazarı Selim Demirağ’ı hedef alan çete saldırısı, en son da Antalya’da gazeteci İdris Özyol’un hunharca dövülmesi sadece kör şiddetin toplumda kök salmasıyla ya da rejimin muhaliflerine yönelik öfkesiyle açıklanamaz. Yaşananlara bakınca iktidarın adeta benzer saldırıları teşvik eden, hukukun rejim yanlılarının cürümleri karşısında işletilmeyeceği mesajını veren çok tehlikeli bir yönelimden de söz edilebilir.

***

SARI KUTU

Önce Gül, Davutoğlu ve Babacan’ın çıkışları, sonra iptal kararının ardından TÜSİAD’ın bu hafta bir kez daha ifade ettiği eleştirel çizgi, ekonomik krizin basıncı altında ilerleyen sürece yönelik farklı yön arayışlarının bir ifadesi olarak görülebilir.

Bürokraside de benzer hizipleşmelerin kendini göstermeye başladığı düşünüldüğünde, İstanbul seçim sonuçlarının 23 Haziran’da çalınmasının dahi, iktidar bloku için bir denge oluşturmak anlamına gelmeyeceğini söylemek mümkün. Erdoğan, İstanbul seçimlerini lehine çevirerek, çatlağı kontrol altına almayı ya da en azından 31 Mart yenilgisini gölgeleyerek elini güçlendirmeye çalışacak. Ama görünen o ki bu sefer işi o kadar da kolay değil.