Derya Kömürcü “Gençler iktidardan çok umutsuzlar, sorunların çözüleceğine dair kaygıları var. Dolayısıyla iktidarı eleştiriyorlar. Aynı zamanda muhalefetin de daha iyi bir yaşamı vadetmek konusunda gençleri inandıramadığını görüyoruz” diyor.

Gençler siyaseti değiştirecek

Sercan MERİÇ

Yöneylem Sosyal Araştırmalar Merkezi'nin 26 bölge, 27 ilde 3 bin 444 genç ile yüz yüze yaptığı görüşmelerle hazırladığı 'Türkiye Gençlik Araştırması', gençlerin siyasetle kurduğu ilişkiyi, partilere bakış açısını, sosyal ve ekonomik açıdan ülkeyle ilgili değerlendirmelerini ortaya koydu. Araştırma vesilesiyle Yöneylem Araştırma Koordinatörü Doç. Dr. Derya Kömürcü ile bir araya geldik. Kömürcü, ilk kez oy kullanacak olan gençler için, “Türkiye'de siyasi tabloyu değiştirebilme potansiyeline sahipler” yorumunu yaptı.

Öncelikle ‘Türkiye Gençlik Araştırması’nda öne çıkan bulguları dinleyelim sizden…

Genç seçmenlerin siyasi tercihleri ve oy davranışları diğer seçmen kümelerinden farklılık sergiliyor. Türkiye genelinde 27 ilde bir gençlik araştırması yaptık. 18-22 yaş arasında daha önce hiç oy kullanmamış, ilk defa önümüzdeki seçimde oy kullanacak 3 bin 444 kişiyle görüştük. En çarpıcı olan noktaları vurgulamak gerekirse, ilk kez oy kullanacak gençler Türkiye'de siyasi tabloyu değiştirebilme potansiyeline sahip. Yani gençler siyaseti değiştirecekler. Seçimler normal tarihinde yapılması durumunda tüm seçmenlerin yaklaşık yüzde 10’u ilk kez oy kullanacak gençlerden oluşuyor. Yaklaşık 6 milyon kişiden bahsediyoruz. Bunların oy davranışıyla Türkiye'nin ortalama seçmeninin oy davranışı birbirinden ayrılıyor. Normal oy davranışında AKP birinci parti çıkıyor. Ama gençler arasında CHP (yüzde 36,9) açık ara birinci sırada. AKP'nin oy oranı (yüzde 21,2) Türkiye ortalamasının altına inmiş durumda. HDP'yi de (yüzde 9) Türkiye ortalamasıyla neredeyse aynı ölçüyoruz. Partiler gençleri sandığa götürmeyi başarırlarsa bu genç seçmenlerin sonuca etkisi ciddi şekilde olacaktır. İkinci önemli nokta ise şu: Gençlerle beraber ailelerinin de oy davranışlarını da inceledik. Bu gençler içinde muhafazakâr, AKP'li, milliyetçi, MHP'li ailelerden gelenler var. Ailelerinden de farklılaşıyorlar. AKP'ye oy veren her 100 gençten 53’ü tekrar ‘AKP'ye oy veririm’, 47’si ise ‘farklı partilere oy veririm’ diyor. MHP'ye oy veren ailelerde de gençlerin üçte bir oranı farklı tercihlere doğru yöneliyor. Türkiye'nin bütün bu kutuplaştırılmış, kimlik siyasetine hapsedilmiş, siyasi ortamının içinde gençlerin bu tür bir geçişkenliği sergileyebiliyor olması önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin kimlik siyasetinden, kutuplaşmış siyasetten ziyade daha sosyal meseleleri dert edinen bir siyasete yönelebileceği açısından ümit veriyor.

gencler-siyaseti-degistirecek-1030446-1.

Ekonomik ve sosyal kriz tüm toplumu olduğu gibi gençlerin de ana gündemi. Krizlere dair gençlerin görüşü nedir?

Gençler iktidardan çok umutsuzlar, sorunların çözüleceğine dair kaygıları var. Dolayısıyla iktidarı eleştiriyorlar. Aynı zamanda muhalefetin de daha iyi bir yaşamı vadetmek konusunda gençleri inandıramadığını görüyoruz. “Sizce Türkiye'nin sorunlarını hangi parti çözer?” diye sorduğumuzda “Hiçbiri” diyenlerin oranı (yüzde 35 civarında) çok yüksek çıkıyor. “CHP çözer” diyenlerin oranı yüzde 27 civarında. Gençlere “İmkânınız olsa yurtdışında yaşamak ister misiniz?” diye sorduğumuzda dört seçmenden üçü “Yurtdışında yaşamak isterim” diyor. Muhafazakârı da milliyetçisi de bu konuda hiç farklı bir pozisyon almıyor. Aynı derecede geleceklerini başka bir yerde aramak konusunda hem fikirler. “Peki, önümüzdeki 5 yıl sonra kendi hayatınızı nerede görüyorsunuz?” diye sorduğumuzda ise “Çok daha kötü olacak” diyenler azımsanmayacak oranda çıkıyor. Bu ciddi bir sorun. Bu gençlere böyle bir ümidin verilemediği bir ortamda Türkiye'nin sorunlarını da çözebileceğini düşünmek ya da siyasetin normalleşeceğini düşünmek çok kolay değil. Hem Türkiye'nin geleceği konusunda karamsarlar hem kendi gelecekleri konusunda karamsarlar hem de sorunlarını çözebilecek bir siyasi aktörün varlığı konusunda karamsarlar. Dediğim gibi bu sadece iktidara yönelik bir eleştiri değil aynı zamanda muhalefetin de onlara bir yaşanabilecek bir ülke sunma konusundaki eksikliğini gösteriyor.

Yöneylem Araştırma Koordinatörü Doç. Dr. Derya KömürcüYöneylem Araştırma Koordinatörü Doç. Dr. Derya Kömürcü

Peki, gençlerin en çok CHP’yi tercih etmesinin sebebi ne?

3-4 tane etken görüyorum. Birincisi CHP'nin temsil ettiği yaşam tarzıyla, bu gençlerin yaşamak istediği ülke hayali çok örtüşüyor. Yani daha modern, Avrupa ayarında, demokratik, özgürlüklerin olduğu bir ülkede yaşamak istiyorlar. Türkiye'de seçmenle ilgili birtakım genellemeler yapılır. O genellemelerden biri de ‘ya seçmen karnını ne kadar doyduğuna bakar, özgürlükler, adalet, haksızlıklar, demokrasi ikinci sırada gelir, bunlar çok da oy tercihini değiştirmez’ şeklindedir. Gençlerde ise böyle değil. Gençler için özgürlük de ekmek kadar önemli. Adalet de ekmek kadar önemli. Hatta kültür de ekmek kadar önemli. Yani iptal edilen festivaller, konserler onlar için çok önemli. Dolayısıyla orada da CHP'yle bir yakınlık kuruyorlar. En önemlisi; AKP seçmeni içinde memnun olmayan AKP'den vazgeçen, ona oy vermekten vazgeçen seçmen kümesi var ama bunlar karşı kutup olarak gördükleri tarafa geçmekte zorluk çekiyorlar. İdeolojik bagajları var. Saadet’e, Yeniden Refah’a, DEVA’ya, Gelecek Partisi’ne geçiyorlar ya da oy kullanmayacaklarını söylüyorlar. Ancak gençlerin ideolojik bagajları yok. İkna olurlarsa, “Bu parti sağda, solda, muhafazakâr, sosyalist” demeden kendi ikna oldukları doğrultuda oy tercihlerini rahatlıkla değiştirebiliyorlar.

YASAKLAR VAROLUŞA SALDIRI
Gelecekte sınıfsal, sosyal hassasiyetlerle politikanın şekillenebileceğinden bahsettiniz. Sol-sosyalist hareketlerin gençlerle kurdukları ilişkiye dair nasıl bir değerlendirmeniz olur?

Veriler, rakamlar böyle bir ilişkinin özel olarak olmadığını gösteriyor. Sol-sosyalist hareketler gençler nezdinde özel bir ilgi görmüyorlar. Oysa kendisini sosyalist olarak tanımlayan genç seçmen sayısı hiç de az değil. Yüzde 5’e yakın… Belli bir partiyle ya da hareketle böyle bir yakınlık kurmuyorlar. Ulaşmakta bir zorluk çekildiği görülüyor. Bu gençler apolitik diye değerlendiriliyorlar, ancak apolitik değiller. Politikler ama farklı bir politiklikleri var. Geleneksel siyasetin kurumlarını ve tarzını reddediyorlar. Çevre, iklim krizi, cinsel kimlik meselelerle ilgili gayet politik tavır alabiliyorlar. “Siyaseti takip ediyor musunuz?” diye sorduğumuzda azımsanmayacak sayıda seçmen takip ettiğini söylüyor. Sadece yüzde 12’si hiç takip etmediğini söylüyor. Çok ciddi oranda sosyal medya üzerinden yaşanan bir siyaset ve hayat var. Orada çok anlık, çok görsel, çok yazıya dayanmayan bir durum var. Sosyalistlerin belki de bunu analiz ederek uyum sağlaması gerekiyor.

İlk kez oy kullanacak seçmen dışında 10 milyon civarında sayılabilecek bir Z kuşağı var. Partiler de bu kuşağı ikna etmeye çalışıyor. Ancak partilerin gençleri siyasi süreçlere katamadığını görüyoruz. Gençler hep edilgen bir tonla anıl��yor… Gençleri siyasi sürece katmak için ne yapılmalı?

Bu zor bir soru. Çok net bir cevabı yok. Başlangıç noktası olarak var olan geleneksel siyaset tarzının, kurumların ve kadroların değişmesi gerekiyor. Bugün Türkiye siyaseti çok yaşlı bir siyaset. Gençler gibi hissetmek ve onlar gibi düşünmek bambaşka bir şey. Var olan kadroların bunu yapabileceklerini düşünmüyorum. Gençler katılmak isteseler de bu partilerde, bu yapıların içinde yer alamayacaklarını düşünüyorum. Ama demografik olarak Türkiye inanılmaz hızlı bir değişim yaşadı. Aşağıdan çok genç bir nüfus geliyor. İstense de istenmese de örneğin 10 yıl sonra Türkiye bambaşka bir ülke olacak. Bütün bir siyaset sınıfı neredeyse değişmiş olacak. Burada bir umut var diyebilirim. Onun dışında var olan günlük yaşanan ilişkilerde çok umut var bir durum yok.

gencler-siyaseti-degistirecek-1030447-1.

Festivallerin, konserlerin, gösterilerin yasaklandığı bir dönemdeyiz. Gençlerin bu yasaklara karşı bakışı nasıl?

Bu yasakları koyanlar, bunun sadece bir konser olduğunu düşünüyorlar. Ama gençler bunu kendi varoluşlarına dair bir tehdit ve saldırı olarak algılıyor. Düşünüldüğünden çok daha büyük bir tepki söz konusu. Bunun çok olumsuz yansımaları olduğunu düşünüyorum. Siyasette her zaman her tepki, her olumsuz yansıma, oy tercihine dönüşmez, oy davranışını değiştirmez ama tıpkı işte Gezi’deki gibi küçük küçük biriken bir sürü mesele var. Türkiye böyle bir şey içinde barındırmaya, biriktirmeye şu anda devam ediyor. Önümüzdeki süreçte diğer araştırmalarda da gördüğümüz şu; çok büyük bir hata yapılmadığı sürece iktidar değişecek gibi görünüyor. Seçmenin iktidar değiştirme eğilimi açıkça görülüyor. O değişimden sonra yeni bir Türkiye nasıl kurulacak? Onun için de bu gençler nasıl yer alacaklar? Onu da göreceğiz.