Gençler, Türkiye’nin geleceğinden umutsuz mu? Türkiye’de kendisini için bir gelecek görmeyen gençlerin sayısı artıyor mu? Neden gençler ülkeyi terk etmek istiyor ya da buna zorlanıyor mu? vb. sorularla tartışmalarımız sürüyor.

Gençler Türkiye'de neden bir gelecek göremediklerini anlattı: Boşuna mı çabaladık!

Pınar Yüksek - Mertcan Keleş

Geçtiğimiz haftanın tartışma başlıklarından birisi de ‘Gezi kuşağının ülkeyi terk ettiği’ üzerine yapılan değerlendirmeler oldu. Gençlerin, siyasal baskı, kayırmacılık ve geleceksizlik nedeniyle yurt dışında eğitim ve iş imkanları araştırdığı, bununla birlikte yurt dışına gidemeyenlerin iç göçle yer değiştirmeye çalıştığı bir hareketlilik söz konusu.

Ülkemizde son yılllarda üniversite sayısı hızla artmasının en büyük sonuçlarından birisinin diplamalı işsiz sayısındaki artış oldu. Öte yandan özellikle de 15 Temmuz sonrasında başlayan dönemde, pek çok öğrenci muhalif kimliği nedeniyle kamuda iş bulmakta zorlanıyor. Bu durum üniversiteden mezun olanlar kada yeni başlayanları da etkileyen bir durum. Bunları gençlerle konuştuk. Gençler, Türkiye’nin geleceğinden umutsuz mu? Türkiye’de kendisini için bir gelecek görmeyen gençlerin sayısı artıyor mu? Neden gençler ülkeyi terk etmek istiyor ya da buna zorlanıyor mu? vb. sorularla tartışmalar sürüyor. Bu soruları, fırklı sorunlarla yüz yüze olan, öğreniminin farklı aşamalarında olan gençlerle konuştuk. Tahmin edeceğiniz nedenlerle söyleşi yaptığımız kişilerin yalnızca isim ve okullarını yazdık, fotoğraf ve soy isim kullan(a)mıyoruz!

gencler-turkiye-de-neden-bir-gelecek-goremediklerini-anlatti-bosuna-mi-cabaladik-515335-1.

Yeni başlıyorum ama umudum kırık
Ahmet - Ankara Üniversitesi DTCF
Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde Türk Dili ve Edebiyatı okumaya bu yıl başlıyorum. Yıllardır istediğim yerde, istediğim bölümü okuyorum ancak hayal ettiğim yerde olmama rağmen herkes gibi, belki bölümümden dolayı çoğundan daha fazla gelecek kaygısı yaşıyorum. Bu kaygının fazla olmasının sebebi de iş imkanının kısıtlı olması. Bölüme girmeden önce akademisyen olmayı düşünüyordum. İlk yılım olduğu için bunu şimdiden planlıyor olmak benim için avantaj fakat iktidara, karşı duruşlarından dolayı işlerinden ihraç edilen akademisyenleri görmek kaygılarımı arttırıyor. Ne yazık ki Türkiye’de yaşayan herkesin ortak noktası sanırım yarınlarının güvende olmaması. Yıllarca okuyup yıllarca çalışan insanların bunca yıllık birikim ve çalışmadan sonra işlerini birden kaybediyor olmasını görmek, yola yeni çıkan bizlerin umutlarını günden güne zorluyor.

gencler-turkiye-de-neden-bir-gelecek-goremediklerini-anlatti-bosuna-mi-cabaladik-515336-1.
“Şu an ki iktidar yapısı altında ne kadar umudumu yitirmemeye çalışsam da, her gün daha kötüsü olamaz dediğim zamanlarda, her geçen gün daha kötüsü oluyor ve yine de umudumu yitirmemek adına müthiş bir çaba sarf ediyorum. Biliyorum bu konuda yalnız da değilim. Benimle aynı düşünceleri paylaşan milyonlar var Türkiye’de. Nasıl olmasın ki?”

Hayalim torpile takılabilir
Ece - Ankara Üniversitesi SBF
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde okuyorum. Uluslararası İlişkiler bölümü öğrencisiyim. Burayı seçmemin sebebi, ileride seçeceğim mesleğin bu alanda olması ve diplomat olmak istememdi; bu hedefe giderken de en iyi seçeneğin Ankara Siyasal olduğunu düşünüyordum. Ancak şu an ki hedefim ne yazık ki bu değil artık. Çünkü, şu an diplomat olmak hedefimin ve hayalim gerçekleşeceğinden şüpheliyim. Alımlardaki değişikliklerin ve seçtikleri tipolojinin belli bir kitleyi kapsaması durumundan dolayı bu hedefimin çok mümkün olmadığını düşünüyorum, ancak yine de bunun için çalışıyorum. Bununla beraber, Uluslararası ilişkiler eğitimi almama rağmen ileride farklı bir alanda çalışmak istemem; çünkü aldığım eğitimin bu alanda en iyisi olduğunu düşünüyorum ve bunu ziyan etmek istemem. Maalesef ki bölümün mezunları genelde farklı alanlara yöneliyor, bu durumun sebebi ise kendi alanında iş bulamamak ve mecburen hayatımı sürdürebilmek için çalışmak zorunda kalmak.

Güvencemiz ve geleceğimiz yok
Alev - ODTÜ
Son günlerde özellikle genç yaş gruplarının Türkiye’den gidişlerine dair haberlerin sayısı arttı. Yakınzamanda denk geldiğim “‘Gezi Kuşağı’ Türkiye’yi Terk Ediyor” ve “TÜİK açıkladı: Gençler Türkiye’den kaçıyor” başlıklı haberler bu örneklerden sadece ikisi. İstatistiki verilerin de kullanıldığı bu gibi haberlerin önümüzdeki günlerde artması hiç şaşırtıcı olmayacak. Bunun tek nedeni de malum ekonomik kriz değil. Yeni mezun bir ODTÜ’lü olarak deneyimliyorum ki şu şartlarda iyi bir okuldan mezun olmanız ya da dil bilmeniz de “iş bulabilmek” için yeterli olmuyor. Neredeyse her sektöre işlemiş ahbap çavuş ilişkisi, ki bu durum makro düzeyde ahbap çavuş kapitalizmi olarak karşımıza çıkıyor, ekonomik krizi bile istismar edecek şekilde sunulan iş teklifleri, mesela sigorta ve asgari ücret dışında öğle yemeğini bile karşılamayan şirketler, iş bulmayı zorlaştırdığı gibi iş bulunca bile geçinmeyi imkansız kılıyor. Koşullar o kadar çetin ki daha kurumsal şirketlere başvurmak istemeniz bile cebinizde para olup olmamasına bakıyor. Başvuru koşulu olarak toefl, ielts isteyen kurumlara başvurmak, doların malum yükselişi nedeniyle imkansız hale geliyor. Benzer bir biçimde pek çok kurum da YDS, YÖKDİL, ALES, KPSS gibi sınavlardan elle tutulur puanlar istiyor. Tüm bunlar cebinizden yüklü miktarda para çıkmasına neden olurken lisans diplomanızın da ne işe yaradığını sorgulamaya başlıyor ve her halükârda işsiz kalmaya devam ediyorsunuz.

gencler-turkiye-de-neden-bir-gelecek-goremediklerini-anlatti-bosuna-mi-cabaladik-515337-1.


Tüm bunlar resmin bir parçası elbette. Resmin diğer parçasını ise siyasi baskılar, kısıtlamalar, gevencesizlik ve geleceksizlik oluşturuyor. Bugün hangi sektörde çalışırsanız çalışın, özel ya da kamu, yarın işsiz kalmamanız hatta meslekten men edilmemeniz için bir güvenceniz yok. Hal böyleyken hayal kurmak, hayat kurmak, memlekette kalmak imkansızlaşıyor, yurt dışına çıkışlar/kaçışlar artıyor. Bu duruma sebebiyet veren yukarıda bahsettiğim nedenler birbirinden bağımsız değil. Siyasi baskılar azalmadan, iktidar politikaları değişmeden, her alanda liyakata dayalı bir sistem geliştirilmeden halihazırdaki ekonomik krizle birlikte ne güvencesizlik/geleceksizlik hissiyatı bitecek ne de Türkiye’den yurtdışına göç etme oranı düşecek gibi görünmüyor.

Mezuniyetten sonra umutsuzluk ve mutsuzluk
Dilara – ODTÜ
Hiç olmayacak hayaller peşinde koştuğunuzu hissettiğiniz zamanlar oldu mu? Benim oldu. Hatta son bir kaç yıldır bir çok kez bunu hissedip ‘geleceksizliğimiz’ üzerine çok kafa yordum. Özellikle mezun olduktan sonraki hayatım tam bir umutsuzluk ve mutsuzlukla çevrelenmiş ve bu ruh halinin bana koyduğu sınırları ne kadar aşmaya çalışsam da sürekli kafamda bir yerde boşuna çabalıyor hissiyatını düşüncelerimden atamamıştım. Boşuna mı çabaladım hala bilmiyorum.

Mezun olduktan sonra okula bir sene ara verip, ailenin yanına dönüp, asgari ücretle bir işe girip ve para biriktirerek yurt dışında yüksek lisans yapma gibi bir hayalim vardı o zamanlar. Aradan bir sene geçti. Tahmin edebileceğiniz üzere dolardaki artış, ailemden herhangi maddi destek alamayacak oluşum ve hükümetin verdiği burslarla yurt dışındaki geçimimi sağlayamayacağım için bu hayalimden vazgeçtim şu an için. Şu an ki iktidar yapısı altında ne kadar umudumu yitirmemeye çalışsam da, her gün daha kötüsü olamaz dediğim zamanlarda, her geçen gün daha kötüsü oluyor ve yine de umudumu yitirmemek adına müthiş bir çaba sarf ediyorum. Biliyorum bu konuda yalnız da değilim. Benimle aynı düşünceleri paylaşan milyonlar var Türkiye’de. Nasıl olmasın ki?

Her geçen gün muhafazakar ve liberal düşüncelerin eğitim sistemine hakim olduğu ve buna paralel olarak devlet okullarının işlevsizleştirildiği ve eğitimin özelleştirildiği, üniversitelerin özerkliklerini yitirdiği, sanat ve bilimin dışlandığı bir eğitim sistemi ile karşı karşıyayız. İşsizliğin arttığı, patronaj ilişkilerinin zirve yaptığı, emek sermaye çatışmasında emeğin bir söz hakkına sahip olmadığı, sürekli bir yapıcı yıkıcılığın hakim olduğu kentsel planlamalar ve buna yapılan yatırımlar, bununla ilişkili olarak doların artması. Daha neler neler. Şimdi bu konjonktür içerisinde ben belki de hiç mutlu olmayacağım bir iş ile geçimi mi sağlayayım? Yoksa hayallerimin peşinden mi gideyim? Hayaller ve gerçekler ikilemi arasında gerçekleri yaşamaya mahkum olanların hikayesi aslında bütün bu süreç. Trajik olan ise tam da bütün bu sebepler yüzünden yurt dışına gidip orada kendime daha güzel bir gelecek sağlamak isterken ama tam da bu sebepler nedeni ile bütün bu hayallerimden vazgeçmek durumunda kaldım.