Yarışın en yaşlı aday adayı olan Sanders en büyük desteği genç kesimden alıyor. Charleston Üniversitesi Demokratik Sosyalistler gençlik örgütlenmesi üyeleri “Pek çoğumuz 2008 krizinde ailelerimizin her şeyini kaybedişini gördük. Üniversiteye gitmek için borca girdik. Bunlar olurken zenginler daha da zengin oldu” diyor

Gençler yaşadıklarını hatırlıyor ve itiraz ediyor

ÖMÜR ŞAHİN KEYİF/ WASHINGTON

ABD önümüzdeki kasım ayında başkanlık seçimlerine gidiyor. Partiler aday belirleme sürecinde. Demokratik Sosyalist Bernie Sanders, bir kez daha Demokratik Parti’nin adayı olmak için yarışıyor. 79 yaşındaki Bağımsız Vermont Senatörü, bu kez Obama döneminin başkan yardımcısı Joe Biden’la karşı karşıya.

Biden, eyalet bazında yapılan önseçimlerde, Sanders’in önünde. Ancak Sanders’in kampanyası, seçim sonuçlarından bağımsız olarak, sadece söylem bazında dahi önemli. Çünkü, Washington’un korkulu rüyası olan sosyalizm üzerine konuşturuyor, kâra dayalı neoliberal düzene ve ülkenin sahibi olan zenginlere kafa tutuyor. Demokratik Parti yönetiminin Sanders’in adaylığından korkmasının nedeni de bu tabanda destek bulmasının da…

Bernie Sanders’in kampanyasını ve gördüğü ilginin nedenlerini anlamak için farklı kesimlerden Demokratik Sosyalistler’le konuştuk. Sanders’e yönelik eleştirileri de dinledik.

PİNKHAM: SENDİKALAŞMA ORANI DÜŞÜRÜLDÜ

Sanders’e gösterilen ilginin nedenini halkın eşitsizlik politikaları altında nasıl ezildiğine bakarak anlamak mümkün. Demokratik Sosyalistler’in Emek Komisyonu üyesi Dave Pinkham 20 yıldır garsonluk ve barmenlik yapıyor. Pinkham, dünyanın en zengin ülkesi olan ABD’de işçi sınıfının en temel hak ve güvencelerden dahi yoksun olduğunu söylüyor. İşçilerin en büyük problemleri “düşük ücretin yanı sıra, iş güvencesi, iş güvenliği ve sağlık gencler-yasadiklarini-hatirliyor-ve-itiraz-ediyor-704370-1.sigortasından yoksunluk”. Ayrıca hastalık halinde ücretli izin ve emeklilik hakları olmayan işçiler; ırka, cinsiyete, cinsel yönelime dayalı ayrımcılık karşısında da savunmasız.” Pinkham’a göre durumun sorumlusu sendikalaşma oranlarındaki düşüş. Hem Demokratların hem de Cumhuriyetçilerin işçi karşıtı, patron yanlısı politikaları desteklediğini belirten Pinkham’ın sözleri, Sanders destekçilerinin partiyle olan ilişkilerine de ışık tutuyor. Onun olası Sanders yönetiminden en büyük beklentisi, işçi örgütlenmelerinin önünü açması: “Sendikalaşma oranlarında büyük bir artış, ekonomik ve sosyal adalet için bu güne kadar görülmemiş şekilde savaşacak canlı bir işçi hareketi ihtimalini ortaya çıkarıyor…”

CABLE: SANDERS YÖNETİMİ ARAÇ OLACAK

Demokratik Sosyalistler’in gençlik örgütlenmesinden, 21 yaşındaki öğrenci ve fast food çalışanı Austin Cable de aynı fikirde “Sanders, herkese sağlık hizmeti, ücretsiz gencler-yasadiklarini-hatirliyor-ve-itiraz-ediyor-704371-1.üniversite, asgari ücretin artırılması gibi vaatlerini, ABD’de sınıf bilincini yükseltmek için örgütlenen işçilerin yardımı olmadan yerine getiremez. Sanders yönetimi, kapitalistlerin bizden çaldığı serveti işçi sınıfına geri vermek gibi gerçek değişiklikler yapmak için arkasında toplanılabilecek bir araç.”

ZENGİNLER DAHA DA ZENGİN OLDU

Yarışın en yaşlı aday adayı olan Sanders en büyük desteği ise genç kesimden alıyor. Charleston Üniversitesi Demokratik Sosyalistler gençlik örgütlenmesi, sorularımızı anonim şekilde yanıtlamayı tercih etti. Gençler içinde büyüdükleri ekonomik ortamın bugünkü siyasi fikirlerinde etkili olduğunu anlatıyor: “Amerikan orta sınıfının ölümü sonrası oluşan ortamda büyüdük. Pek çoğumuz 2008 krizinde ailelerimizin her şeyini kaybedişini gördü. Üniversiteye gitmek için borca girdik. Bunlar olurken zenginler daha da zengin oldu. Bizim yaş grubumuzdakiler de ailelerinden gelen zenginliğin sırtında en iyi üniversitelere yükseldiler. Bu kişiler şimdi bizim patronlarımız, müdürlerimiz hizmet ettiğimiz müşterilerimiz…”

JAMES: SAĞLIK VE EMLAK ZENGİNLERİN ELİNDE

ABD’de bir süredir gündemden düşmeyen demokratik sosyalizm aslında, Kuzey Avrupa tipi sosyal demokrasi. Demokratik Sosyalistler Ulusal Politik Komite üyesi 36 yaşındaki Maikiko James, Demokratik Sosyalistlerin “Yetki ve kaynakları zengin azınlık yerine çoğunluğa paylaştıran sisteme inandığını” söylüyor. James’e göre, isimlerinin önündeki “demokratik” ifadesi “karar verme sürecinde herkesin söz hakkı olacağı ve örgütlenmelerinin ya da toplumun tek bir ideoloji ya da kimlik grubunun idaresinde olmayacağı” anlamına geliyor.

PARTİ NEDEN SANDERS’İ İSTEMİYOR?

Demokratik Parti’nin egemenleri, Sanders’e karşı Biden’i destekliyor. James bu durumu şöyle açıklıyor: “Demokrat Parti’nin egemenleri, tıpkı Cumhuriyetçi Parti’ninkiler gibi, işçilerden epey uzaklar. Parti liderliği ABD’nin güç gencler-yasadiklarini-hatirliyor-ve-itiraz-ediyor-704372-1.yapısını korumak için kurumsal şirketlerin çıkarlarınca yönlendiriliyor. Adaylar lobicilerin ve kampanya finansörlerinin etkisi altındalar. Reklam için en fazla parası olan en fazla görünüyor. Bernie Sanders tutarlı biçimde, kurumsal şirketlerin çıkarları tarafından satın alınmayı reddetti. Bu da bu dinamikleri elinde bulunduran sürekli yapıyla ve elindeki gücü, gücü olmayan bizlere vermek istemeyenlerle ters düşüyor.”

FREEMAN: DÜZEN SİYASETİ YETMEZ

Barış İçin Siyah Birliği’nden Netfa Freeman’a göreyse o gücü almak için düzen siyasetinin araçları yetmez. Ona göre, gerçek bir değişim için tek yol daha geniş ölçekte örgütlenmiş bağımsız bir parti stratejisinin parçası olmak. Freeman sözlerini şöyle sürdürüyor: “Tarihin defalarca ispat ettiği üzere, mücadele halinde olduğumuz sistem gencler-yasadiklarini-hatirliyor-ve-itiraz-ediyor-704373-1.sofistike ve zorlu, ve bir kişi onu değiştirmeden o, bir kişiyi değiştirir. Beyaz üstünlükçüsü, kapitalist, erkek egemen sistemi sürdürme oyununu oynamayan hızla dışlanır ve etkisiz hale gelir. Bu ABD tarihidir.”

ABD’de iç ve dış politikaların iç içe geçtiğini de sözlerine ekleyen Freeman, Sanders’a “ilerici savaş karşıtı aday” denmesini de eleştirerek, “O “önleyici savaş” doktrinine tamamen katılıyor ve İran ve Kuzey Kore gibi ülkelere “önleyici” saldırı üzerine düşünebileceğini söylüyor” diyor.

***

“Tabuları yıktı”

Charleston Üniversitesi Demokratik Sosyalistler gençlik örgütlenmesi:

“Amerikan eğitim sistemi sosyalizme başarısız olmuş deney muamelesi yapıyor. Okullarda bize Sovyetler Birliği’nin çöküşünün ve Çin’de reform yapılmasının nedeninin bu olduğu öğretildi. Ders kitaplarımız Doğu Avrupa’nın Komünizm şeytanlarından nasıl kurtulduğuna dair pasajlar içeriyor. Bu kitaplarda SSCB’nin yıkılmasından sonra yaşam standardının nasıl düştüğünden bir kez bile bahsedilmez. Sosyalizm, Komünizm, Faşizm ve Nazizim ‘demokratik olmayan fikirler’i tanımlamak için neredeyse birbirinin yerine kullanılır.

Bununla birlikte, anti kapitalist fikirlerin yüksek sesli dip dalgası her zaman vardı. “Seattle'da İsyan” ve “Wall Street’i İşgal Et” hareketleri bize dayatılan neoliberal rejimin sonlanması için çağrı yaparak ortaya çıktı. Ve okullarda her zaman, Marks ve Kropotkin tartışan çocuklar oldu. Sanders’in yükselişi ise anaakımda sosyalizmden bahsediş şeklimizi değiştirdi. Anti kapitalist yönelime sahip sosyal demokrasiden ibaret olan ‘tehlikesiz bir sosyalizm’ yarattı. Ve birinin kendisine sosyalist deme tabusunu kırdı. İnsanlar akın akın Amerikan Demokratik Sosyalistlerine katılmaya başladı.

Sanders’in kampanyası halihazırda sosyalist olan ve örgütlenen kişilerin inandıklarına dair daha açıkça konuşabilmelerine neden oldu. Şu anda herkes bize görüşme masasında bir yer vermek istiyor, çünkü Sanders sosyalizmi yeniden ana akıma taşıdı.”

***

ABD’de özgürlük: Çalışmak ve açlık arasında seçim

Eşitsizliğin çok derin olduğu ABD dünyanın en demokratik ve özgür ülkesi olma iddiasında. Dave Pinkham, bu iddiayı şöyle yorumluyor: “Seçim sandığına gidip demokrasiye katılarak gerçekten özgür mü oluyoruz? Uyanık olduğumuz zamanın çoğunu iş yerinde geçiriyoruz. Çalışırken, zamanımızı ya da bedenlerimizi nasıl kullanacağımıza dair neredeyse hiç söz hakkımız yok. Sadece çalışmak ya da açlık arasında seçim yapmakta özgürüz.

İşçi sınıfının gücünü azaltmak için oy kullanımının dahi önüne geçildiğini belirten Austin Cable sözlerini şöyle sürdürüyor: “Çoğu işçinin sendikalaşma üzerinden iş yeri demokrasisi yok. İşilerin çoğu yaşamak için iki üç işte çalışıyor, örgütlenmelerine zaman kalmıyor. Ben buna özgürlük demem. Kapitalizm altında ücretli kölelik derim.