Chomsky, gerçeğin içinde, tam kalbinde olmak ve bu gerçekliği çarpıtmadan ve tanık olmanın verdiği ‘güvenli olma’ pozisyonuna bürünmeden yaklaşık yarım asırdır dünyayı uyarmaya çalışıyor

Gerçeklere gözlerini kırpmadan bakmak

Soner Sert

Geçen günlerde BGST Yayınları tarafından Türkçe’ye kazandırılan Noam Chomsky’nin C. J. Polychroniou ile yaptığı söyleşilerinden oluşan ‘Karanlık Çökeren - Umutsuzluğa Karşı İyimserlik’ kitabını Ali K. Saysel yayıma hazırladı.

Çağımızın en önemli entelektüel muhaliflerinden biri olarak tanımlanan Chomsky’nin, kapitalizm ve emperyalizm salınımda gezinen dünya için ‘somut durumun somut tahlilini’ yaparken, umutsuzluk yerine vahşi gerçekçilik diye tabir edebileceğimiz bir kodlama üzerinden değerlendiriyor yaşananları. ABD’nin ve küreselleşme diyerek nitelenen yenidünya düzeninin amiyane tabirle kirli çamaşırlarını ortaya seren Chomsky, aydın olmanın, aydın kalmanın öneminin altını da kalın kalın çiziyor.

Ezilenleri isyana teşvik ediyor
Dünyanın şu anki durumu, özellikle son on yılı düşündüğümüzde, faşizmin 1930’lu yıllarındaki yükselişini andırırken, insanın içindeki şiddet sorunsalının devlet kapitalizminin ve emperyalizmin teşvikiyle süreklileşmesinin, bölgesel ve küresel savaşların bir baykuş misali tepemizde konuşlanmış beklemesinin ve yer yer içimize kadar sokulmasının farkındayken Chomsky, yaşanan acı olaylara bakarken gözlerini bile kırpmadan izliyor. Gerçeğin içinde, tam kalbinde olmak ve bu gerçekliği çarpıtmadan ve tanık olmanın verdiği ‘güvenli olma’ pozisyonuna bürünmeden yaklaşık yarım asırdır dünyayı uyarmaya çalışıyor. İnsan hakkı ihlallerine, faşizme ve insanın doğaya olan yıkıcı müdahalesine karşı çıkıyor ve sorunun kaynağını sınıf mücadelesiyle kavrayarak egemenleri uyarırken ezilenleri isyana teşvik ediyor. Siyasi felsefesini özgürlük sosyalizm / anarşizm olarak tanımlayan Chomsky, insanlığın geleceği konusundaki düşüncelerini, “İki seçeneğimiz var: Kötümser olup vazgeçebilir ve daha kötüsünün gerçekleşmesine yardımcı oluruz. Ya da iyimser olup muhakkak ki var olan fırsatları yakalar, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye belki yardımcı oluruz” diye açıklıyor. Pek çoğu 2016 yılında yapılan bir dizi söyleşiden oluşan bu kitap, neoliberalizmin ne olduğunu ve ne olmadığını kavramamıza da yardımcı oluyor. 90’lı yaşlarına yaklaşmışken Chomsky, dünyada yaşananlara karşı ses çıkarmaya, ölümlere, hak ihlallerine, özgürlüğe biat eden bayrağı yukarı kaldırmamızı işaret ediyor.

Korkunç bir yargı hatası
Türkiye’de yaşanan hak ihlallerine karşı da her zaman düşüncelerini açıklayan Chomsky, son olarak Nuriye ve Semih için yaptığı destek açıklamasıyla gündeme gelirken, yaptıkları toplu imza eylemiyle siyasal iktidarın nefretine ve hışmına uğrayan Barış İçin Akademisyenler Bildirisi imzacıları için geçen günlerde açıklamada bulundu. ‘Suç’ olarak nitelenen toplu imzalama eyleminin tarafları olan barış imzacıları, eylemi gerçekleştirenler olarak hep beraber yargılanmak yerine, teker teker ve yalnızlaştırılarak yargılanmaya çalışılıyor. Chomsky, buna karşın yaptığı açıklamada, “Barış İçin Akademisyenler Bildirisi’nin imzacılarına karşı açılan dava korkunç bir yargı hatasıdır. Türkiye’deki toplumun dostları büyük bir dehşetle bu gelişmeleri takip etmektedir. İddianamenin dili aslında yaşanılanların son derece özenle korunması gereken özgür düşünce ifadesinin temeline yönelik bir saldırı olduğunu bizlere belirgin bir şekilde göstermektedir. Bir örnek vermek gerekirse, imzacılara şu suçlamalar getiriliyor: “sokağa çıkma yasaklarının kaldırılması, insan hakları ihlali yapanların cezalandırılması, maddi ve manevi zarara uğrayan vatandaşların tazminat alma taleplerini” hükümetten talep etmeleriyle suçlanıyorlar. Bu talepler bir özgür toplumda son derece normal bir durumdur. Endişe içinde olan vatandaşların yanında yer almak doğal olan ve övülmesi gerekilendir. Barış çağrısının yanlış veriler içerdiğini söyleyenler ise, bu duruma karşı kendi görüşlerini olgun bir şekilde dile getirmek için yeterince fırsata sahiptir. Bu çağrıda, terörizmi en ufak bir şekilde destekleyecek bir nokta yoktur. Savcılığın işkenceci, zorlayıcı bir tavır içerisinde barış ve adalet için yapılan esasi bir çağrıyı terörizm destekleyicisi olarak çarpıtması, özgür ve insan haklarına saygılı bir toplumda müsamaha gösterilmemesi gereken bir olgudur” diyerek düşüncelerini açıklıyor.


Chomsky, ilerleyen yaşına rağmen, demokrasi ve insan hakları mücadelesinden vazgeçmeden, nerede olursa olsun, gerçeğin fotoğrafını çekip kamerasını kapatan bir tanık olmak yerine, çektiği fotoğrafın estetiğinden öte içeriğine duyduğu ilgiyi diri tutuyor. Ve o vahşi gerçekliğe pembe gözlükleriyle bakan bir entelektüel olmak yerine, müdahale etme talebini her daim dile getiriyor.