AKP’nin basına yönelik uyguladığı baskı politikaları artarak sürüyor. Barış Terkoğlu ve Hülya Kılınç’ın ardından dün de Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan tutuklandı

Gerçeklere karşı topyekûn imha

Sultan Temiz

AKP iktidarı İdlib operasyonunun ardından ülkedeki baskıyı artırdı. İktidarın gizlemeye çalıştığı, yalanlarla sakladığı gerçekleri yazan gazeteciler hedef haline geldi. İktidar gözaltı ve tutuklama sopasını basına karşı devreye soktu.

İlk olarak Sputnik çalışanlarıyla başlayan operasyon hafta içinde Odatv çalışanlarıyla devam etti. Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu ve Muhabir Hülya Kılınç’ın ardından dün Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan da tutuklandı. Yeniçağ Gazetesi Yazarı Murat Ağırel ile Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ferhat Çelik ve Sorumlu Müdür Aydın Keser tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Odatv.com’a erişim engeli getirildi. CHP Parti Meclisi Üyesi İlhan Cihaner, siyaset bilimci İlter Turan ve gazeteci Faruk Bildirici konuya ilişkin BirGün’e konuştu.

YAPILAN UYGULAMA ZORBALIK

İlhan Cihaner: Hükümetin son aylardaki politikalarının yurttaşlar tarafından bilinmesini, eleştirmesini istememesine bağlamak ve sistematik bir sansür uygulamasının hayata geçirildiğini bir kez daha net bir şekilde ortaya çıkması olarak değerlendirmek lazım. Anayasadaki birçok hüküm gibi ‘basın hürdür, sansür edilemez.’ hükmünün de eylemli bir şekilde ortadan kaldırıldığını teşhis edebiliriz.

Erişim engellerini söylemeye de hiç gerek yok. Bu şekilde Türkiye’nin demokratik bir toplum olması mümkün değil. O yüzden basın özgürlüğü artık Türkiye’nin birincil sorunu. Yani ortada Anayasa Mahkemesi kararları var, Yargıtay kararları var, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları var. Yapılan bu uygulamalar baştan itibaren bu kararlara aykırı olduğu çok net bir şekilde ortadayken buna da artık zorbalık demek lazım.

Prof. Dr. İlter Turan: Gazetecilerin tutuklanması çok ayıp bir şeydir. Böyle bir şeyin kabul edilmesi mümkün değildir. Gazetecinin işi haber yapmaktır. Burada olan da başka bir şey değildir. Zaten kamuoyuna açıklanmış olan bilgilerin yayınlanmasının bir suç teşkil etmesi olmaması gereken bir durumdur.

GAZETECİLİK SUÇ DEĞİL

Faruk Bildirici: Bir ülkede haberleri ve programları savcılar, polisler veya diğer güvenlik birimleri değerlendiriyor ve onun üzerinden hükümler biçiliyorsa o ülkede demokrasiden söz edilemez.

Sınırda gazetecilerin gözaltına alınması, Sputnik’teki gözaltılar, Oda TV başta olmak üzere birçok kurumdaki gazetecilerin ifadeye çağrılması ve tutuklanması, her şey üst üste geldi. Bunlar, siyasi iktidarın bağımsız ve eleştirel gazeteciliğe karşı tahammülsüzlüğü ve yıldırma çabasıdır.

Şu anda medyanın büyük bölümü siyasi iktidarın kontrolünde ama buna rağmen başkalarının kendi kontrolleri dışında yazmasını, haber üretmesini istemiyorlar, buna tahammül edemiyorlar. Oysa ne düşünmek ne de gazetecilik suçtur. Bu insanların yaptıkları şey haber yazmak, sorgulamak, didiklemektir. Bu da gazeteciliğin asli görevidir. İktidarı bu tutumunu daha önce de gördük.

Anlaşılan o ki gazetecilik şimdi daha da ağır bir saldırı dalgasıyla ile karşı karşıya. Fakat buna rağmen bağımsız ve eleştirel gazeteciliğin toplumun bilgi edinme hakkı için görevini eksiksiz olarak yerine getireceğinden emimin. Kimi tutuklarsa tutuklasınlar bu çabayı bitiremeyecekler.

'BUNU DA YAZACAĞIM'

Barış Pehlivan tutuklanma kararının ardından hakime “Bu hukuksuzluğunuzun perde arkasını da yazacağım” diye seslendi. Barış Pehlivan savunmasında, “Ben nasıl ki bundan 9 yıl önce sadece gazetecilik yaptığım için tutuklandıysam, şu anda da gazetecilik yaptığım için karşınızdayım. Günün yeni Ekrem Dumanlı, Mehmet Baransu, Önder Aytaç ve Emrullah Uslularına dokunmayan yargı Odatv’ye operasyon çekiyor" diye belirtti.