Bugün, Gezi Davası’nda tutuklanan hak savunucularının cezaevindeki 500’üncü günü. TMMOB, davadaki hukuksuzlukları 12 maddede özetledi. Son maddede, “Gezi Davası kapsamında 7 Eylül 2023 itibariye Osman Kavala 2137 gündür, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay ve Mine Özerden 500 gündür hukuka aykırı biçimde özgürlüklerinden yoksun” denildi.

Kaynak: Haber Merkezi
Gezi Davası’ndaki hukuksuzluklar 12 maddede özetlendi
Karikatürist Cem Dinlenmiş, Gezi Davası'ndaki hukuksuzlukları çizgileriyle anlattı.

Gezi Davası kapsamında özgürlüklerinden mahrum bırakılan hak savunucuları 500 gündür cezaevinde.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), davadaki hukuksuzları 12 maddede özetleyerek sosyal medyada paylaştı.

Tutuklananların eylemlerinde hiçbir suç unsuru olmadığı belirtilirken, “Hükümetin, Gezi sırasında Taksim Dayanışması’nı meşru bir muhatap kabul ederek sanıklardan Tayfun Kahraman’ın da içinde yer aldığı bir heyet ile 3,5 saat süreyle görüşmüş olması cebir ve şiddet yoluyla hükümeti devirme teşebbüsü iddiasını saçmalık düzeyinde geçersiz kılıyor” denildi.

Son maddede, “Gezi Davası kapsamında 7 Eylül 2023 itibariye Osman Kavala 2137 gündür, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay ve Mine Özerden 500 gündür hukuka aykırı biçimde özgürlüklerinden yoksun” hatırlatması yapıldı.

Yapılan paylaşımın tamamı şu şekilde:

1- Gezi Davası sanıkları Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay ve Mine Özerden’in iddia edilen suçun asli unsuru olan cebir ve şiddete karıştığına, teşvik edip övdüğüne dair tek bir somut delil ya da şahitlik, dolayısıyla hiçbir suç unsuru yoktur.

2- İddianame, FETÖ sanık/hükümlülerinin hukuksuz dinlemelerinin -hukukta hiçbir yeri olmayan- “yeniden kıymetlendirilmesi” ile oluşturuldu. Buna rağmen iddianamede yer verilen dinlemelerin içeriğinde de hiçbir suç unsuru bulunmadı.

3- Tutuklu sanıkların tüm duruşmalara katılmış olmalarına rağmen hiçbir emaresi olmayan “kaçma şüphesi” ile tutuklanmaları, kararın hukuki değil siyasi gerekçelerle alındığını açıkça ortaya koymaktadır.

4- 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “somut ve kesin delil” olmadığı için 18 Şubat 2020’de oybirliğiyle beraat kararı verdiği davada hiçbir yeni delil eklenmeden başka bir heyetin oy çokluğuyla ağırlaştırılmış müebbet ve 18 yıllık hapis cezalarına hükmetmesi arasındaki uçurum hukuki değil, ancak keyfi olabilir.

5- İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, beraat kararını 22 Ocak 2021’de “deliller tartışılmadığı” için ve dosya Çarşı Davası ile birleştirilmesi gerekir diyerek bozdu. 30. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Gezi ve Çarşı Davaları’nın birleştirilmesi talebini 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdikten iki hafta sonra, bu talebi “geçici görevlendirme”yle 13. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı sıfatıyla bu kez kabul etti. 21 Şubat 2022’de ise sadece bir an önce “mahkûmiyet kararı verebilmek” için Gezi ve Çarşı Davaları yeniden ayrıldı.

6- Gezi Davası’nda ilk heyet oybirliğiyle beraat vermişken, yeni heyet 25 Nisan 2022’de oyçokluğuyla mahkûmiyet verdi. Yani karar veren toplam 6 yargıçtan 4’ü beraat derken, sadece 2 yargıcın kararıyla mahkûmiyet ve tutuklamaya gidildi. Üstelik mahkûmiyet diyen iki yargıçtan biri de AKP'den milletvekili aday adayı olması, yani açıkça taraflı olması nedeniyle reddedildi. Ancak bu ret talebi dikkate bile alınmadı.

7- Bir ağır ceza mahkemesinde önceden belirlenmiş 3 yargıç görev alması gerekirken, Gezi Davası’nda toplam 13 yargıç görev aldı. Oybirliğiyle beraat kararı veren heyetin başkanı bu kararı nedeniyle disiplin soruşturması geçirdi ve beraat diyen 3 yargıç bir daha Gezi Davası’nda görev alamadı.

8- 2019 ile 2022 arasında süren davalarda toplam 20 duruşma yapıldı ancak bu duruşmalarda tek bir kez dahi delil değerlendirmesi yapılmadı. Beraat kararını “delil tartışılsın” kararı ile bozan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, delil tartışılmadan verilen mahkûmiyet kararını bu kez hiçbir hukuki değerlendirme yapmadan 28 Aralık 2022’de hızla onadı.

9- Hükümetin, Gezi sırasında Taksim Dayanışması’nı meşru bir muhatap kabul ederek sanıklardan Tayfun Kahraman’ın da içinde yer aldığı bir heyet ile 3,5 saat süreyle görüşmüş olması cebir ve şiddet yoluyla hükümeti devirme teşebbüsü iddiasını saçmalık düzeyinde geçersiz kılıyor.

10- 2013 yılında hemen Gezi sonrasında Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ve örgüt kurma, liderlik etme suçlamaları ile açılan soruşturma ve davalarda Mücella Yapıcı ve Tayfun Kahraman hakkında kesinleşen beraat ve takipsizlik kararları da 10 yıldır devam eden Gezi Davaları silsilesinin hukuki olmadığının açık göstergesidir.

11- Dünyanın en saygın sivil toplum örgütleri Gezi kararının haksızlığını vurgulayarak, Uluslararası Af Örgütü, Gezi Davası tutuklularını “düşünce mahkûmu” ilan etti. Karar kamuoyu vicdanında büyük bir yara açmış olup; haksızlığı konusunda saygın hukukçular hemfikirdir. Gezi Davası’ndaki durum Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olmaktan uzaklaştığı izlenimini güçlendirmekte, ülkemize zarar vermektedir.

12- Gezi Davası kapsamında 7 Eylül 2023 itibariye Osman Kavala 2137 gündür, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay ve Mine Özerden 500 gündür hukuka aykırı biçimde özgürlüklerinden yoksun.