Yüksek cezaların istendiği Gezi davası, yarın görülmeye devam edecek. Ağırlaştırılmış müebbet hapis ile yargılanan mimar Mücella Yapıcı, “Biz o kadar haklıyız ki bazen içim titriyor. Geçer bu devirler” diye konuştu

Gezi direnişi davası’nda yarın kritik gün: Bu devir de geçecek

Dilan Esen

Savcının, 9 sanık hakkında yüksek cezalar istemesinin ardından Gezi Davası’nın 6’ncı duruşması yarın Silivri Cezaevi’ndeki salonda görülecek. Dava kapsamında sanıklar ‘Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs’ iddiasıyla yargılanıyor. Yargılananlardan Osman Kavala ise 837 gündür cezaevinde tutuklu bulunuyor. Savcının geçen günlerde 9 kişi hakkında istediği ve kamuoyunda tepkilere neden olan cezalar şu şekilde:

>>Osman Kavala: Ağırlaştırılmış müebbet hapis
>>Yiğit Aksakoğlu: Ağırlaştırılmış müebbet hapis
>>Mücella Yapıcı: Ağırlaştırılmış müebbet hapis
>>Çiğdem Mater Utku: 15 yıldan 20 yıla kadar hapis
>>Ali Hakan Altınay: 15 yıldan 20 yıla kadar hapis
>>Mine Özerden: 15 yıldan 20 yıla kadar hapis
>>Şerafettin Can Atalay: 15 yıldan 20 yıla kadar hapis
>>Tayfun Kahraman: 15 yıldan 20 yıla kadar hapis
>>Yiğit Ali Ekmekçi: 15 yıldan 20 yıla kadar hapis

İDDİANAME 'İNSAF' DEDİRTİYOR

Yargılama sürecinin haksızlık ve hukuksuzluklarla dolu olduğunu hatırlatan Yüksek Mimar Mücella Yapıcı, “İşin ilginç tarafı Murat Papuç’un iddialarıyla deli saçması bir senaryo üzerinden inşa edilmiş bir yargı süreci var. Daha önce FETÖ’den aranan ve yargılanan 2 savcının hazırlanan iddianamenin yeniden kıymetlendirme durumu var” dedi.

Daha önce kendisiyle birlikte 5 kişiye ‘suç örgütü kurmak ve yönetmek’ten dava açıldığını anımsatan Yapıcı, “O davadaki her şey aynen buraya aktarılmış. Ancak hepimiz bu davadan beraat ettik. Beraat gerekçesinde de haklarımızı kullandığımız söylendi. Ardından bu dava açıldı. Sonuçta karşımızda bir taşla iki kuş vurmak isteyen bir yargı süreci var” diye konuştu.

Gezi’nin bu halkın yüz akı ve itiraz sesi olduğunun altını çizen Yapıcı, şu ifadeleri kullandı: “Gezi kirletilemez, Gezi yargılanamaz, Gezi hepimizin onurudur. İktidar Gezi Direnişi’ni biraz kriminalize etmek ve kerameti kendinden menkul birtakım dış güçlere bağlamak gibi bir durumu dolaşıma sürmek istiyor. İddianameye baktığınızda gerçekten artık insaf diyeceğiniz bir süreç göreceksiniz ama ne yazık ki hukuk artık bir şekilde iktidarın korkutma aracı haline getirilmiş durumda. Bizim üzerimizden meslek odalarına, halka, topluma ‘susun’ deniyor.

O KADAR HAKLIYIZ Kİ

O kadar haklıyız ki biz, bazen içim titriyor. Bazen de bu nasıl olabilir, nasıl bu kadar vicdanlarını akıllarını değer yargılarını kaybetmiş bir meslek mensubu olabilir diye düşünüyorum. Hukukun ‘h’sine dair bir şey yok ortada. Bu çok büyük bir güvencesizlik hissi salıyor topluma ama toplum bunu yenecektir.

Ali İsmail’i döve döve öldüren polisi, katili tekme atarken parmağı incindi diye mağdur olarak gösterdiniz. Bu arada 8 çocuğumuzu öldürdüler, onlarca insan gözlerini kaybetti. Bütün bunlar dururken ve hesabı sorulmamışken neden bahsediyorlar anlamıyorum. Bu sıradan bir yargılama değil, sopa gösterme harekâtı.
Mahkeme heyeti bence hukuka bağlı çalışmıyor. Başka bir mekanizmaya bağlı çalışıyor. Bu, bunun siyasi iktidarın verdiği karara göre mahkeme heyetinin karar verdiğini gösteriyor bize. Geçer bu devirler.”

BU BİR SENARYO

Yargılama sürecini ‘tarihin yeniden yazılma operasyonu’ olarak değerlendiren İBB Deprem Risk Yönetimi Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Tayfun Kahraman da, “Burada amaç bizlerin nezdinde geziyi yargılamak. Şu an yargılanan biz olsak da o gün sokağa çıkan milyonlarca insan da yargılanıyor. Gezi bu ülkenin en önemli demokratik haykırışlarından biri ve bu haykırışın önüne set çekilmek isteniyor. O dönemin hükümetine karşı söylemiş olan eleştirilerin tümü görmezden gelinerek bunun bir suçla ilişkilendirilmesi gibi bir senaryo var karşımızda. Bu suçla ilişkilendirme de mağdurlar olarak da şuanda bizler yargılanıyoruz” şeklinde konuştu.

Kahraman, şöyle devam etti: “Unutmamak gerek ki; Gezi bu ülkenin en demokratik, en parlak mücadelelerinden bir tanesi. Gezi’deki haklı taleplerin arkasındayız. Bunların arkasında durmak bir suçsa eğer örneğin Kanal İstanbul’a karşı gerçekleştirilen binlerce vatandaşın imza verdiği kampanyaların da benzer bir suç olduğu anlamına geliyor. Bu kabul edilemez. Bunu zaten AİHM’in gerekçeli kararında çok net bir şekilde gördük. Bu anlamda süreç umarız ki aklıselimle sonuçlanır. Biz aynı noktadayız. Biz gezide en başta kentimize sahip çıktık. Beyoğlu bölgesindeki son yeşil alana sahip çıkmak için oradaydık. Bu kent mücadelesine devam edeceğiz.”

BU DAVA YÜZÜNDEN KATİLLER AKLANACAK

Avukat Ayhan Erdoğan, bu davada tutuklamaya dönük bir yargılamaya girişildiğinin anlaşıldığını söyledi. Bu davanın siyasi bir hesaplaşma davası olduğunun altını çizen Erdoğan, “Aynı zamanda geleceğe yönelik de toplumsal bir muhalefetin tekrar sokakta oluşabilme ihtimalini göz önüne alarak onlara bir gözdağı veriliyor. Soyut suçlamalara dayalı iddianame, ceza hukuku açısından somut kriminal iddialar taşımıyor” ifadelerini kullandı.

Bu davanın bitirilmesinin ardından yeni Gezi iddianameleri düzenleyerek kendilerine muhalif gördükleri kesimleri susturma yoluna gideceklerine dikkat çeken Erdoğan, şöyle dedi: “Dava bu yönüyle öncü olacak gibi görünüyor. Bu kadar süratli olmasının iki nedeni olduğunu düşünüyorum. Birincisi zaten karar baştan verilmiş gibiydi. Bu iddianameyle yargılamalar usulen yapılıyor, avukat şeklen bulunduruluyor. İkincisi de Osman Kavala hakkında AİHM’in vermiş olduğu karar. ‘Siz tutukluluk hakkında karar verdiniz oysa Osman Kavala mahkûm, bu nedenle kararınızı uygulayamıyoruz’ deyip AİHM nezdinde de karara karşı çıkmamış olacaklar.

Ali İsmail Korkmaz’ın katili Mevlüt Saldoğan bu davada adeta aklanacak şekilde mağdur kabul edildi. Mağduriyetini de Ali İsmail’i öldürme nedeniyle cezaevine girip mahkûm olmasına dayandırıyor. Almış olduğu rapor da Ali İsmail’i tekmeleyerek öldürdüğü sırada ayağında zedelenme meydana gelmesiyle ilgili. Bu hadiseden dönülmezse katillerin de aklanması anlamına gelebilecek bir hata olabilir.”

AİHM KARARLARINI UYGULAMADA ADETA USTALAR

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, “Gezi Direnişi, AKP’nin hukuk ve demokrasi dışı yönetme anlayışına karşı yükselen bir halk hareketiydi. AKP, ölçüsüz bir şiddet yoluyla direnişi bastırmış olsa da, Gezi’de filizlenen ve toplum tarafından sahiplenilen eşitlikçi, özgürlükçü, paylaşımcı, çevreci değerleri hiçbir zaman aşamadı. Bu yüzden üzerinden geçen 7 yıla rağmen sürekli olarak Gezi ile hesaplaşmaya çalışıyor” dedi.

Aynı iddianameyle ikinci bir dava açıldığını anımsatan Koramaz, şu ifadeleri kullandı: “Bu iddianameyi yeniden kıymetlendirerek davaya esas hale getirmek aslında bu isimleri kıymetlendirmek anlamına gelmektedir. Üstelik bugün yargılanan pek çok isim 2015 yılında da Gezi nedeniyle yargılanmış ve beraat etmişlerdi. Bu durum hukukun temel ilkelerinden biri olan “aynı suçlamayla iki defa yargılanmama” hakkının ve adil yargılanma ilkesinin ihlalidir.

Yargılama sürecinde de pek çok hukuksuzluklara şahit olduk. Tüm bunlar davanın hukuki değil, siyasi bir dava olduğunu gösteriyor. AKP daha önce pek çok defa yaptığı gibi siyasallaştırdığı hukuk aracılığıyla hesaplaşmak, onu değersizleştirmek istiyor. Gezi Direnişi’nin ve arkadaşlarımızın kirletilmesine asla izin vermeyeceğiz.
Osman Kavala hakkındaki AİHM kararını uygulanamaz kılmak için dava sanık ve avukatların savunma hakkının kısıtlanması pahasına alelacele sonlandırılmak isteniyor. Böylelikle ‘tutukluluk’ değil ‘hükümlülük’ durumu ortaya çıkmış olacak ve AİHM kararı bypass edilecek. Daha önce diğer siyasi davalarda da bu şekilde çokça karar alındığı için Türkiye’de mahkemeler AİHM kararlarını uygulamama konusunda bir tür ustalık kazandılar. Gezi Direnişi bu ülkenin başına gelmiş en güzel şeylerden biridir. Gezi Direnişi insanlığın ortak değerlerine, haklara ve özgürlüklere sahip çıkmanın hikâyesidir. Arkadaşlarımızın arkasında durmaya, Gezi Parkı’nı ve Gezi Direnişi’ni savunmaya devam edeceğiz.”