1987 yılından bu yana Taksim Meydanı’nda hizmet veren 'Gezi İstanbul Pastanesi' kapandı. Mekanın girişine “1987-2023” yazılı siyah bir afiş asıldı. Pastanenin yaptığı açıklamada, “Tüm bu süreçte yaşadığımız hiçbir zorlukta yanımızda olmayan ve onlar için var olduğumuzu zannettiğimiz kitlemizin bizi bizimle baş başa bıraktığını görünce ayrılma zamanımızın geldiğini anladık ve sonlandırdık” ifadelerine yer verildi.

Kaynak: Haber Merkezi
Gezi Pastanesi’nden ‘veda’ paylaşımı: Kitlemiz yanımızda olmadı

İstanbul’un Beyoğlu ilçesine bağlı Taksim Meydanı’nda 1987’den bu yana hizmet veren ‘Gezi İstanbul Pastanesi’ kapandı.

Kabataş Martı Projesi ile Haliç Metro Köprüsü’nün mimarı Hakan Kıran'ın sahibi olduğu pastanenin girişine, “1987-2023” yazılı siyah pankart asıldı.

Gezi İstanbul’un Instagram hesabından paylaşılan veda mesajında, AKM’nin kapatılması sürecinin mekana zarar verdiğinden söz edildi.

Açıklamada, işletmenin önüne yasal engeller çıkartıldığı ve bunlarla bir süre mücadele edildiği ifade edildi.

Müşterilerine sitem eden pastane, sahip çıkılmamaktan yakınarak “Tüm bu süreçte yaşadığımız hiçbir zorlukta yanımızda olmayan ve onlar için var olduğumuzu zannettiğimiz kitlemizin bizi bizimle baş başa bıraktığını görünce ayrılma zamanımızın geldiğini anladık ve sonlandırdık” dedi.

İşletmeden yapılan açıklamanın tamamı şöyle:

“RUHUMUZU BESLEYEN AKM KAPATILDI”

“Gezi İstanbul 1987 yılında “Operanın Cafe’si” olarak Avusturalya / Fransa kültürüne ait Pasta, Çikolata ile Patisserie Gezi olarak açıldı.

Kısa zamanda, kuruluş amacı olan “Opera Cafe’si” oldu.

Sonra entelektüellerin buluşma, söyleşme mekanı daha sonralarında ise önünde ve yanında bulunan bahçesi ile “Kültürün, Müziğin, Sanatın Terası” oldu.

Nice müzisyenler, Balerinler, Baletler, Yazarlar, Çizerler bu mekanda ve terasta AKM’nin, Ağaçların gölgesinde Taksim Meydanı’na anlam kattı.

Biz de 2001 yılında bayrağı Çağdaş ve Etik değerlere bağlı “Etik Kardeşler’den” bu mekanı devraldık.

Depreme karşı güçlendirdik, büyüttük, geliştirdik. Pasta ve Çikolata kültürü yanında, Bakery ve Restoran fonksiyonlarını da ilave ettik.

İstedik ki hem sanatçılar, hem seyirciler ve hem de o zaman sayıları daha çok olan düşünür ve konuşur entelektüeller ile bu “Etiği” herkes konser öncesi ve sonrası, günün her saati bu mekanda buluşsun. Ve burada İstanbul'un entelektüel dünyaya olumlu katkıda bulunmalarını mekânsal faydamız olsun istedik…

Oldu da.

Ancak kısa süreli.

2009 yılında sırtımızı dayadığımız ruhumuzu besleyen AKM kapatıldı.

2013 yılında Gezi olayları yaşanıldı, Taksim iyice yalnızlaştı.

Hem mekan ve hem de marka bu dayanılması güç sürece direndi, kapanmadı.

Biz direndik. Finanse ettik Ümit ettik…

Taa ki 2020’ye kadar.

AKM, yeniden inşaata edilmek üzere inşaata başladı, SEVİNDİK.

Binamızın yıllar içerisinde eskimiş olması nedeniyle iyileştirmemiz istendi Hemen İyileştirdik.

35 yıllık terasımızın küçülmesi istenildi, küçülttük.

Taşı bu olsun dendi YAPTIK, tentesi şöyle olsun dendi ALDIK.

Neyse ki 8-10 masa ile kültürel terasımızdayız hala derken “vazgeçtik kaldırın dendi” YARALANDIK…

Ne oluyor derken yıllardır kullandığımız teras alanımıza ve yeşil alana derin betonlar dökülmeye başlandı.

Bunun bir “Sanat Eseri” adı altında, üstelik yarışma ile yapılmış bir heykel olduğunu öğrendik.

AKM’nin projesi sırasında yer aldığı dev alana yapılması unutulmuş ve üstelik bu dev alanda yer bulamayıp 35 yıldır kullandığımız kültür terasımızın yanındaki, İBB’ye ait bir kenara sıkıştırılmış “Yarı Mamulün” bir “Heykel” olduğunu öğrendik.

Tüm bu süreçte yaşadığımız hiçbir zorlukta yanımızda olmayan ve onlar için var olduğumuzu zannettiğimiz kitlemizin bizi bizimle baş başa bıraktığını görünce ayrılma zamanımızın geldiğini anladık ve sonlandırdık.”