Açlık sınırı 12 bin 198 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 39 bin 733 TL’ye yükseldi. Gıda fiyatlarındaki artış yüzde 77 olarak hesaplandı. Türk-İş, “Yüksek enflasyon altında gerileyen ücretler yaşamı zorlaştırıyor” tespitini yaptı.

Gıda enflasyonu yaşamaya engel
Fotoğraf: Depo Photos

Türk-İş, ağustos ayında yoksulluk sınırını 39 bin 733 TL, açlık sınırını 12 bin 198 TL olarak hesapladı. Ağustosta gıda fiyatlarında yüzde 77,04 artış hesaplandı.

Türk İş'in ağustos ayına ilişkin Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması yayımlandı. Buna göre, Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 12 bin 198 liraya, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 39 bin 733 liraya yükseldi. Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 15 bin 813,15 liraya ulaştı.

TEMEL GIDA ÜRÜNLERİNDE FİYAT ARTIŞI DEVAM ETTİ

Asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre yüzde 4.63 oranında gerçekleşti. Gıda enflasyonundaki yıllık değişim oranı ise yüzde 77,04 oldu. Yılın başından bu yana değişim yüzde 50,02 olarak tespit edildi. On iki aylık ortalamalara göre değişim oranı ise yüzde 107,89 olarak hesaplandı.

Bir ayda süt ortalama yüzde 12, yoğurt yüzde 14, peynir yüzde 26 zamlandı. Market markalı süt fiyatlarının litresi 21,5 TL, peynirin kilosu 117,5 TL seviyesine geldi. Bir ayda balık ve nohut yüzde 4, tavuk yüzde 7, kuruyemiş ve yeşil mercimek yüzde 10, kırmızı mercimek ve yumurta yüzde 11 oranında zamlandı. Tavuk yumurtasının tanesi 3,60 TL'nin üzerine çıktı. Ankara'da 6,5 TL'ye satılan 200 gramlık beyaz ekmek üzerinden hesaplandığında 4 kişilik ailenin aylık sadece ekmek masrafı 682,5 TL oldu.

ENFLASYON YÖNÜNÜ YUKARI ÇEVİRDİ

Türk-İş'ten çalışmaya ilişkin yapılan açıklamada, hayat pahalılığı ve yüksek enflasyona dikkat çekildi. Açıklamada, "Hayat pahalılığı, yüksek enflasyon altında satın alma gücü gerileyen ücretler, geçim sıkıntısı, özellikle gıda fiyatlarındaki sürekli gerçekleşen sert yükselişler insanların daha da zor bir yaşam sürmesine neden oluyor. Artan vergiler, akaryakıt fiyatları, kiralar vs. haneleri fedakârlık yapmaya zorluyor. Türkiye ekonomisinde makro görünümdeki bozulma ile enflasyonun yarattığı olağanüstü talep artışı, büyümenin küçülmeye dönüşmesini ve işsizliğin artmasını engelliyor. Ancak kamu tasarrufu olmadan talebi düşürebilmek ve makroekonomik koşulları en azından Eylül 2021 öncesi seviyeye getirmek mümkün gözükmüyor. Resmi açıklamalara göre önümüzdeki süreçte enflasyonun artma eğiliminde olduğu ve ancak 2024 ortasından itibaren düşüşe geçeceği belirtilirken, geçtiğimiz aylarda baz etkisi ile gerileyen yıllık enflasyonun yönünü tekrar yukarıya çevirme eğiliminde olduğu gözlemleniyor."

∗∗∗

"PARANIZ OLSA DAHİ GIDAYA ULAŞAMAZSINIZ"

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar, "Önlem alınmazsa, paranız olsa dahi gıdaya ulaşamazsınız" dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın üretici temsilcileri ile yaptığı toplantıya katılan Bayraktar, üretimin desteklenmesi konusunda önerilerde bulunduklarını söyledi. Bayraktar, "Türkiye dışarıya bağımlı bir üretim modeli ile üretim yapıyor, girdi maliyetlerimiz bu manada hızlı bir şekilde artıyor. Bu üretime ciddi maliyet getiriyor" dedi. Bayraktar, iklim değişikliği ve kuraklığın tarıma yansımasına ilişkin de, "Bir tarafta küresel ısınma bir taraftan da pandemi sürecindeki olağanüstü şartlar dünyadaki birçok ülkeyi, büyük üreticiyi stok yapmaya itti. Yani gıda milliyetçiliği başladı. İklim değişikliği hem dünyadaki hem de Türkiye'deki üretimi etkileyecek. Bunun için tedbir alınması gerekir. Önlem alınmazsa, paranız olsa dahi gıdaya ulaşamazsınız" ifadelerini kullandı.