Dünya, Covid-19’un ekonomik yaralarını sarmaya çalışırken iki kritik tarım ülkesi arasındaki savaş, dünyayı gıda çıkmazına sürükledi. Çözüm yolları belli ama kara görünmüyor.

Gıda krizinden çıkmak neden zor?

Batuhan Sarıcan (@batusrcn)

Gıda krizi kapıda değil, mutfağımızın tezgâhında bizi bekliyor. Etkilerini yaşıyoruz ve daha da sert bir şekilde yaşayacağız. Bu krizin tek nedeni de savaş değil, krize zemin hazırlayan iklimsel ve ekonomik nedenler söz konusu.

Etkisi gitgide artan iklim değişikliğinin, hidrolojik dengeleri bozmasıyla birlikte yaşanan aşırı sıcaklık ve sıcak hava dalgaları, kuraklık ve seller, ilk temel faktör olarak karşımıza çıkıyor. Bunların, tarımsal momentumu sekteye uğratması ve gıda krizi yaşatması zaten bekleniyordu.


Krize yol açan ikinci sebep ise ekonomik; Covid-19 pandemisi, birbiriyle bağlantılı olarak işsizlik, alım gücü düşüşleri, yerel para birimlerinin değer kaybetmesi ve rekor enflasyon gibi durumları beraberinde getiriyordu. Örneğin bugün, küresel işgücünün yaklaşık yüzde 60’ının pandemi öncesine göre daha düşük gelire sahip olduğu tahmin ediliyor.1

Bu da birçok temel ihtiyaçla birlikte gıdaya da erişimin kısıtlanması anlamına geliyor. Bu sorunlar yetmezmiş gibi tarımsal üretim açısından iki kritik ülkenin savaşa tutuşması, küresel gıda krizini “kaçınılmaz son” olarak hanemize getiriyor.

Labirent etkisi

Bu etkenlerin neden olduğu devrilme noktası, bugün bizi içinden çıkamayacağımız bir labirentin derinliklerine doğru sürüklüyor. Çünkü tahıl başta olmak üzere kritik mahsullerin hasadı ve gübre üretimindeki kesintiler, gıda fiyatlarını artırıyor ve ekonomik şok dalgaları yaratıyor. Gıda güvenliğiyle birlikte enerji sektöründeki dalgalanmalar da temel girdi ve nakliye maliyetlerini artırarak bu krizi, içinden kolay çıkılamayacak bir hale getiriyor. Artık hangi ülkede yaşıyorsanız, yaşadığınız ülkenin ekonomi ve tarım yönetimi de kötüyse vay halinize!

Evet, epey karamsarız. Bu kriz için “içinden kolay çıkılamayacak” diyoruz. Çünkü bir krize engel olmak için krizde kısır döngü yaratan durumları ortadan kaldırmanız gerekiyor. Bu savaşın bugünden yarına sona ermeyeceği ortada. Ayrıca gıdaya eşit erişim açısından köklü bir çözüm olarak önerilebilecek “küresel gelir adaletinin” ve gıda güvenliğini temin edecek adımları atacak “küresel bir irade gücünün” sağlanması, bu savaşın sona ermesinden de zor görünüyor.

Bu durumda ilk olarak gıda güvensizliğini ortadan kaldırmak için -en azından- acil çözümleri uygulamanız gerekiyor. Örneğin başta Afrika ve Asya bölgelerinde olmak üzere bazı kırılgan ülkelere gıda yardımları yapılması lazım. BM’ye bağlı Dünya Gıda Programı (WFP), artan gıda, yakıt ve gübre maliyetleriyle körüklenen küresel gıda kriziyle birlikte en fazla risk altında olan nüfusu korumak için gereken fon miktarını 22,2 milyar dolar olarak belirlemiş durumda.2

Aksi takdirde, diğer etkenlerden bağımsız olarak sadece Ukrayna’daki savaşın, bu yılın sonunda 47 milyon insanı daha gıda güvensizliğine sürüklemesi bekleniyor.3 Buna karşın ülkeler (kutuplar), milyonlarca dolarını iklim değişikliğiyle mücadele, gıda güvenliği veya tarımın istikrarı gibi meselelere aktarmak yerine silahlanmaya harcıyor.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) tarafından yayınlanan son küresel askeri harcama verilerine göre silahlanmaya akıtılan para, tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 2,1 trilyon dolara ulaşıyor.4 Mesela Rusya’nın -Ukrayna Savaşı’na hazırlığın da etkisiyle- yıllık 65,9 milyar dolarlık harcama yaptığını görüyoruz.

Rusya’yla birlikte ABD/NATO’nun kızıştırma politikalarına bakacak olursak bu rakamlarda büyük yükselişler bekleyebiliriz. Gıda krizini de tırmandıran bu silahlanma yarışı, gıda ve girdi fiyatlarında daha önce görülmemiş orandaki artışları da mümkün kılacağa benziyor. Çünkü silahlandıkça iştahlanan tarafların dünya tarımındaki, özellikle de tahıldaki yerleri çok kritik.

Gıda krizini tetikleyen savaş

Earth Policy Instute’un kurucu başkanı Lester R. Brown, 2005’te yayımladığı “Dünyayı Nasıl Tükettik?” kitabında, dünya tahıl üretiminin bireysel düzeyde beslenme yeterliliğinin, küresel düzeyde ise gıda güvenliğinin göstergesi olduğunu hatırlatarak 1950’den 1996’ya üç kat büyüyen tahıl hasadının, 2000’li yılların başında 100 milyon tonu bulan açıklar vermeye başladığını belirtiyordu.5

Bugünkü savaşla birlikte tahıl üretiminin geleceği ve dolayısıyla gıda güvenliği iyi işaretler vermiyor. Bu ülkeler dünyanın en büyük beş tahıl üreticisinden ikisi; küresel buğday ihracatının çeyreğinin daha fazlasını sağlıyorlar. Bununla birlikte elliden fazla ülke, buğday için bu iki ülkeye bağımlı.

Bu arada Türkiye’nin en fazla buğday ithalatı yaptığı ülke de toplam buğday ithalatının yüzde 77,7’sini oluşturan Rusya. Ardından yüzde 9,2’yle Ukrayna geliyor.6 Hal böyle olunca da hem Türkiye hem de küresel çapta tahıla erişimin azalması, yetersiz beslenme ve akut açlık gibi sorunları tetikleyecek gibi görünüyor. Üstelik tek sorun tahıl da değil.

Birçok etkeni üst üste koyduğumuzda savaş, FAO Küresel Gıda Fiyatları Endeksi’ni yüzde 58,5 artırmış durumda. Bazı gıda kalemlerinde neden olduğu artışlar ise şu şekilde sıralanıyor: Şeker (yüzde 21,8); et (yüzde 21,9); süt ürünleri (yüzde 47); tahıl (yüzde 69,5) ve yağlar (yüzde 137,5).7

Daha ne kadar aptal olabiliriz!

BM Dünya Gıda Programı Başkanı David Beasley, savaşa kadar WFP’nin Ukrayna’dan yüklü miktarda tahıl satın alarak ihtiyacı olan ülkelere dağıttığını, ancak savaş sebebiyle tarlaların nadasa bırakılması yüzünden tahıl fiyatlarında artış yaşanacağı ve kendileri gibi gıda yardımı yapan programları yürütmenin giderek zorlaşacağı konusunda uyarıyor.8

Savaş öncesinde ekonomilerin, pandeminin yıkıcı etkilerinden kurtulmaya başladığına dair ilk işaretleri gördüklerini söyleyen Beasley’e göre, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, bize dünyadaki açlığın temel nedeninin, “insanın aptallığı ve umursamazlığı” olduğunu gösteriyor.

Gıda ve girdi fiyatlarındaki artışlar, hem çiftçinin hem de vatandaşın cebini yakmaya, dar gelirlinin midesini boş bırakmaya devam edecek gibi görünüyor. Başlıktaki sorunun cevabı ise -Beasley’nin açlık sorununun nedeni olarak işaret ettiği gibi- insanın aptallığı ve umursamazlığında karşılığını buluyor.

1- UN: War in Ukraine threatens to unleash “unprecedented wave” of global hunger and destitution, warns UN Chief. https://www.un.org/sustainabledevelopment/blog/2022/06/war-in-ukraine-threatens-to-unleash-unprecedented-wave-of-global-hunger-and-destitution-warns-un-chief/
2- WFP, Global Food Crisis 2022. https://docs.wfp.org/api/documents/WFP-0000140702/download/?_ga=2.56290669.778754525.1656571758-240233659.1656571758
3- AMIS Market Monitor, No. 99 June 2022, http://www.amis-outlook.org/fileadmin/user_upload/amis/docs/Market_monitor/AMIS_Market_Monitor_current.pdf
4- SIPRI: World military expenditure passes $2 trillion for first time, https://www.sipri.org/media/press-release/2022/world-military-expenditure-passes-2-trillion-first-time
5- Lester R. Brown, Dünyayı Nasıl Tükettik? Çev: M. F. İmre, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2009, s. 4
6- Batuhan Sarıcan, Ukrayna’daki savaş Türkiye’nin ‘ekmeğini’ nasıl etkiler? https://gastroeko.com/2022/03/22/ukraynadaki-savas-turkiyenin-ekmegini-nasil-etkiler/
7- The war in Ukraine is fuelling a global food crisis. https://graphics.reuters.com/UKRAINE-CRISIS/FOOD/zjvqkgomjvx/
8- David Beasley, The Ukraine War Could Leave Hundreds of Millions Hungry Around The World. https://www.washingtonpost.com/opinions/2022/03/07/ukraine-war-hunger-united-nations-world-food-programme/