Gübredeki fiyat artışları üretimin düşmesine, gıda fiyatlarının artmasına neden oluyor. Gübrede yüzde 90 dışa bağımlı hale gelindiğini belirten KMO Başkanı Küçük, “Sürdürülebilir kalkınma için kamu yeniden gübre üretmelidir” dedi.

Gıda zincirinin ilk halkası hasarlı
Fotoğraf: Depo Photos

Havva GÜMÜŞKAYA

Yüksek enflasyon, gıda ürünlerinin üretiminden ekimine, pazarlanmasına ve sofraya kadar uzanan her süreci etkiliyor. Sektöre yönelik uygulanan yanlış politikalar sonucunda zincirin ilk halkasından itibaren başlayan hasar sofraya zam olarak yansıyor. Gıda üretiminde önemli yer tutan gübre de bu zincirin ilk halkalarından birini oluşturuyor. Kurdaki son artışla birlikte gübre fiyatları bir anda fırlayarak temmuzda çeşitlerine göre yüzde 10 ila yüzde 33 arasında artış yaşandı.

Gıda ve tarım ürünlerinin yetiştirilmesinde toprak yapısı, tohum, tarım ilaçlarının kullanılması gibi faktörlerin yanı sıra gübre, verimlilik ve kaliteli bir ürün elde edilmesi için kullanılan girdiler de çok önemli yer tutuyor.

Kimya Mühendisleri Odası (KMO) Başkanı Hasan Küçük, sektörün genel durumuna bakıldığında, yıllara göre gübre, tarımda kullanılan kimyasal ilaç ve tohum üretiminin tüketimi karşılamadığını, gereksiniminin ithalat yoluyla karşılandığını ve bütün girdi kalemlerinde dışa bağımlı olunduğuna dikkat çekti.  

Küçük, gübre sektörünün özelleştirilmesiyle birlikte ithalatın payının hızla arttığına vurgu yaparak şu bilgileri verdi:

“2000 yılında Türkiye Gübre Sanayii A.Ş. (TÜGSAŞ) dâhil toplam 8 üretici kuruluş bulunmaktaydı. Bu kuruluşların 5,6 milyon ton gübre kapasitesi vardı. Özelleştirme öncesi TÜGSAŞ`ın toplam gübre üretimindeki kapasite payı yüzde 35-40, Toros Gübre’nin yüzde 25, Gübretaş’ın ise yüzde 15 dolayındaydı. O dönem 3,5 milyon ton olan gübre üretiminin, tüketimini karşılama oranı yüzde 84,3 iken 2001 yılında yüzde 61,7’e düştü. Gübre ithalatı ise yüzde 110 oranında artarak 2,4 milyon tona yükseldi.”

KAMUNUN İŞLEVİ YOK EDİLDİ

Gübre sektöründe özelleştirmeler Eylül 2005 tarihi itibarıyla tamamlandı. Böylelikle gübre sektörünün yaklaşık yüzde 45’ini kontrol eden kamunun, sektördeki işlevi yok edilmiş oldu. KMO Başkanı Küçük, gübre fabrikalarının özelleştirilmesiyle yüzde 90 dışa bağımlı hale geldiğinin altını çizdi.

Gübre sektörüyle ilgili “Her şeyden önce toprağın doğal ve tükenmez bir kaynak olmadığı unutulmamalıdır. Bu nedenle gübrelemeyi sadece bitki besleme ve verim artırma için değil, toprak kaynağını koruyup, sürdürülebilir kalkınmaya hizmet etmek için bir araç olarak değerlendirmek gereklidir” ifadelerini kullanan Küçük, sektöre dair yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

“Ülkemizde kimyasal, organik, organomineral gübreler için bir hukuki düzenleme yapılmalıdır. Fiyat, kalite ve birçok yönden dışa bağımlılığı önlemek için kamu yeniden gübre üretmeye başlamalıdır. Her sektörün çoklu mühendisliği gerektirdiği anlayışı ile istihdamlarının ülke ve kendilerinin yararına olduğu gerçeği, gerek devlet kurumlarınca gerekse özel sektör yöneticilerince önemsenmelidir.”

TZOB BAŞKANI: TARIMSAL POLİTİKALAR YETERSİZ

Tarımın en önemli sorunlarından birinin üretimin plansızlığı olduğuna dikkat çeken Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, "Arazi miktarları, hayvan sayıları, gübre ve ilaç kullanımı, makina-ekipman rakamları güncelliğini yitirdi. Bu bilgilerle üretilecek tarımsal politikalar yetersiz ve isabetsizdir” dedi.

Bayraktar, "Bir sene bir üründe fiyatın yükseldiğini gören çiftçilerimizin, ertesi sene o ürüne yönelmesi nedeniyle ürün bolluğu ve dolayısıyla fiyatlarda aşırı düşüş yaşanabiliyor. Ertesi yıl aynı ürünün fiyatı üretim azlığından yükseliyor. Üretici de tüketici de mağdur oluyor. Üretim bir türlü planlanamıyor. Ülke kaynakları, üretim faktörleri verimli kullanılamıyor" görüşünü dile getirdi. Tarım envanter sayımlarının uzun süredir yapılmadığına dikkat çeken Bayraktar, "Tarım sayımıyla birlikte üretim maliyetleri ve gelirlerle ilgili bilgilerimiz artacaktır. Yetiştirilen ürünler için önemli bir veri tabanı oluşturacaktır. Tarım envanterinin tam ve sağlıklı bir şekilde belirlenmesi şüphesiz tüm paydaşlarıyla Türk tarımını ileri taşıyacak ve rekabet gücünü artıracaktır. 755 ziraat odamızla birlikte tarım sayımına her türlü desteği vermeye hazırız" ifadelerini kullandı.