Hazine Bakanlığı’nın tedbir olarak açıkladığı Gelir Endeksli Senet uygulaması tepkileri topladı. Prof. Dr. Yeldan bunun kısmi bir özelleştirme olduğunu, bu yöntemle sermaye gruplarının kamu kârlarına ortak olacağını söyledi.

Gizli özelleştirme

Rıfat KIRCI

Düşük faiz ısrarına devam eden iktidar yükselen döviz kuruna ve enflasyona karşı kalıcı çözüm üretemiyor. Kur Korumalı Mevduat (KKM) ile geçen aralık ayındaki kur şokunu geçici olarak baskılansa da doların tekrar 17 liranın üzerine çıkmasıyla bu kez Gelir Endeksli Senet (GES) yöntemini masaya sürüldü. Hazine Bakanlığı’nın duyurusuna göre devlet iç borçlanmaya gidecek. Bu yöntemle elindeki varlıkları Türk Lirası cinsinden değerlendirecek olanlara kâr eden kamu kurumlarından belli miktarda kaynak aktarılacak. Bakanlık sermaye sahiplerine aktarılacak bu kaynağa ‘kupon’ diyor. Prof. Dr. Erinç Yeldan GES uygulamasının kısmi bir özelleştirme olduğunu, kamu kurumlarının kârının sermaye sahiplerine aktarılmasının gelir adaletsizliğini derinleştireceğini belirtti.

Yeldan ekonomi yönetimini tutarsız ve yetersiz bulduğunu belirterek şöyle konuştu: “Tutarsız, yanlış ve siyasi sadakata dayalı bir rant yaratma projesinin unsurları olarak AKP ekonomi yönetimini neredeyse son 5 senedir rastgele yönetti. Tutarsız, başına buyruk bir parasal tedbirler bütünü işliyor. Bunlara kılıf olarak çoğu zaman istihdam artırıcı, büyümeyi artırıcı gibi hedefler konsa da aslında bunlar yandaş şirketlere, sermaye gruplarına, üst gelir gruplarına finansman sağlayan ve finansal spekülasyonları artıran unsurlar içeriyor. Bunun temeli bir iktisadi büyüme programı ya da strateji değil. Doğrudan doğruya anlık tedbirlerle siyasi olarak AKP’ye yakın şirketler, cemaatler, kişiler için rant aktarım mekanizması olarak çalışacak müdahaleler yaratılıyor.”

Prof. Dr. Erinç YeldanProf. Dr. Erinç Yeldan

YARI GİZLİ ÖZELLEŞTİRME

GES’in yarı özelleştirme olarak değerlendirilebileceğini aktaran Yeldan sözlerine şöyle devam etti: “GES’i özü itibarıyla kamu elinde bulunan kamu iktisadi teşebbüslerinin (KİT) gelirlerine ortak olunacak yarı gizli özelleştirme gibi değerlendirebiliriz. Bir kaynak aktarma yani yeni bir gelir aktarım mekanizması icat edilmiş durumda. Bunun para piyasalarında özellikle döviz piyasalarında istikrar sağlamak, enflasyona karşı mücadelede bir tedbir almakla yakından uzaktan alakası yok. Bu enflasyon karşısında kayıplara uğrayan kişilere bir ek gelir transfer mekanizması. Kamu maliyesi kaynakları üzerinden bir ek gelir transferi olarak kurgulanan çok kısa dönemde bir acil gelir kaynağı olarak devreye alınmış bir süreç. Gelir adaletsizliği derinleşecek.”

ENFLASYONLA MÜCADELE LİYAKATLE BAŞLAR

Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurumu (BDDK) da ek tedbir açıkladı. Buna göre limiti 25 bin liranın altında olan kredi kartları için asgari ödeme tutarı dönem borcunun yüzde yirmisi, limiti yirmi beş bin liranın üstünde olan kredi kartları için asgari ödeme tutarı dönem borcunun yüzde kırkı olarak belirlendi. Yeldan BDDK’nın bu adımını şöyle değerlendirdi: “Enflasyonun diğer OECD ülkelerinde olduğu gibi bir ortamda olsaydık bu tür mikro düzeydeki aletler piyasaya yön vermek için parasal sıkılaştırma ve faiz enstrümanının yanında işe yarabilirdi. Türkiye’de resmi istatistiklerde bile enflasyon yüzde 75’e yaklaşmış durumda. 3 haneleri görmeyi bekliyoruz. Büyük risk içeren noktada para piyasasının dengesi tahrip edilmiş vaziyette. Bu tür bir ince ayarın hiçbir anlamı yok. Bu adımın enflasyonist baskıyı hafifletecek tedbir olduğunu sanmıyorum."