2000-2004 yılları arasında çalışıp, sonrası -İmbros "Burada Yalnız Ölüm Var"- adını koyduğum foto-röportaj belgeseline başlarken, adanın kadim halkı Rumlarla tanışıklık kurana, iletişimimi geliştirene kadar birkaç ay kameramı göbek hizasına getirip onlara belli etmeden fotoğraf çektiğimi anımsıyorum. Kaba tabirle özel hayatlarına izin almadan burnumu soktuğum için, etik nedenlerle bu fotoğrafları sergimde ve kitabımda kullanmadım. Göbekten çekim dediğimiz teknikte kadrajı tutturmak için öncesinde bir süre deneme yapmanız gerekir. Bu çekimle elde edilen fotoğrafların, kişiyi daha doğal yansıttığını söyleyebilirim. (Fotoğrafçılar arasında genel kabul şudur; kurulan iletişimin geliştirilmesiyle fotoğrafçının kendisi, bir zaman sonra onlardan biri gibi olur, onlarla birlikte gündelik hayatın akışı içindeyken fotoğrafçı çekimlerini yapar.)

Aynı tekniği Mehmet Özer'in yürütücülüğünü yaptığı Toplumcu Gerçekçi Belgeselci Fotoğraf Atölyesi ile birlikte Diyarbakır'da yaptığımız fotoğraf çalışmasında da kullandım. Orada tercihimi fotoğraf çekerek değil de, kayıp yakınları ve tutuklu aileleriyle yaptığım sözel tarih çalışmalarına kaydırmıştım. Ancak boş olduğumda fotoğrafçılara katılıyordum ve sokak aralarından geçerken göbek hizamda taşıdığım kameramla çekim yapıyordum. Yaklaşık on sekiz ay süren çalışmalar sonunda "Surdibi Düşleri" adlı sergiye ve basılı kitabına hiç fotoğraf vermedim. Normal teknikle çekilen bir kız çocuğu fotoğrafı hariç. Hepsi arşivimdedir. Sokaklar, evler ve insanlarla ilgili bu tip edindiğim -İmbros ve Diyarbakır'daki- görsellerden; öykülerimde geçen sokakların, mekânların ve sosyal yaşamın betimlemelerinde yararlandım.

Geçenlerde bir yazı okurken göbekten çekim tekniğiyle ilgili Alexander Rodchenko'nun bir sözüne rastladım. 'Konstrüktivizm, Fotoğraf ve Sinematografi' başlıklı yazı (skopdergi-Sayı 11/Christina Lodder, Çeviri; Ali Artun, Elçin Gen)

1923’lerde Rodchenko grafik tasarımlarının bazılarında fotomontajı kullanıyordu. (Mayakovski’nin bir şiiri için yaptığı eserleri.) Sonrasında fotomontajı afişlerinde de kullanmaya başladı. Vertov’un Kino-Pravda’sı için yaptığı afişte film karelerini kullandı.

"Fotoğrafta eski bakış açıları var, bir yerde ayakta durup dosdoğru karşıya bakan birinin bakış açıları; ben buna “göbekten çekilmiş fotoğraf” diyorum: fotoğraf makinesini karnınızda tutarak çekilen fotoğraf. Tıpkı yoldaşlarım olan yeni fotoğrafçılar gibi ben de bu bakış açısıyla savaşıyorum ve savaşmaya devam edeceğim. 'Göbekten çekilen' hariç, bütün bakış açılarından çekilen fotoğraf - ta ki hepsi kabul görene kadar! Çağdaşlığın en ilginç yanı 'yerden yukarı doğru' ve 'yukardan yere doğru' bakabilmek; bizim de bunlar üzerinde çalışmamız lazım," diyordu.

Rodchenko'nun sıra dışı bakış açıları bulma çabası, Vertov’un çığır açtığı şaşırtıcı karelerle yakınlık içindedir.

...beş sene sonra Novyi Lef’te, kendi fotoğraf yöntemlerini neredeyse tam olarak Vertov’un kullandığı terimlerle açıklar. Fotoğrafları aracılığıyla dünyaya dair farklı bir algı oluşturmak istediğinin altını çizer. “Işık altında saydam nesneleri fotoğraflama” arzusuyla çektiği sürahi fotoğrafları için şöyle der:

"Bu tür deneyler, etrafımızdaki sıradan nesneleri normal görme biçimlerimizi değiştirme imkânı sunuyor. Fotoğraf makinesinin merceği, sosyalist toplumdaki kültürlü insanın gözbebeğidir. Çalışmalarımı ilerleterek, nesneleri görme biçimlerimizde yeni olanaklar yaratmayı umuyorum."

Rodchenko, sıradan nesneleri normal görme biçimlerini değiştirmeyi, sıra dışı bakış açıları bulma çabasına bağlıyor ve buna gerekçe olarak da dünyaya dair farklı bir algı oluşturmak isteğini ileri sürüyordu. Bu anlamda göbekten çekilmiş fotoğraflara; karşıdan bakanın olduğu gibi gördüğü düz bakış açısı olarak yorumluyor, çağdaşlığın ise, farklı açılardan bakabilmek olduğunu söylüyordu.

Şimdi bundan sonra yazacaklarım Vertov ve Einsentein'ın, kurguya bakışlarındaki farklılıklar ve bunların nedenleri ve sonuçları değil. -ancak bu tartışmalar ve paylaşımlar mutlaka okunmalı ki Rodchenko, Mayakovski'nin bir şiiri için yaptığı fotomontaj çalışmaları ve Kino-Pravda'da Vertov'la çalışmaları olan biri... Farklı açılardan bakmak dediğini, bir de bu kurgu tartışmalarıyla da değerlenmek gerekir, bunu biliyorum. Fakat ben şimdilik oralara girmeyeceğim...

İlk olarak söyleyeceğim şey şudur ki; dikkatimi çeken Rodchenko'nun -en azından benim okuduklarımda- göbekten fotoğrafları; bizim toplumlardaki gibi etik bir mesele haline getirmediği. -kaldı ki, bu tip fotoğraflar iletişimi ilerlettiğinizde sahiplerinin izniyle kullanılabilir.- İkinci olarak göbekten fotoğraf denilen teknikle çekilen fotoğrafların kurmacayı barındırmadığı.