Dünya Mülteciler Günü’nde açıklama yapan Göç İzleme Derneği, artan göçmen sayısına ilişkin “Bu da çok fazla emek sömürüsü, çok fazla iş ve yaşam güvencesizliği, çok fazla kayıt dışı çalışma demek” açıklamasında bulundu.

Göç İzleme Derneği: Daha çok göç, daha çok emek sömürüsü demek

Meral DANYILDIZ

21 Haziran Dünya Mülteciler Günü nedeniyle İstanbul Şişli’de bir araya gelen Göç İzleme Derneği, “Sınırsız, sömürüsüz, nefretsiz bir dünya için göçmen mülteci ve zorla yerinden edilenlerin yanındayız” pankartıyla basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm de katıldı.

Dernek Başkanı Kamile Kandal, savaş mağduru ya da siyasi nedenlerle topraklarını terk etmek zorunda kalan mültecilerin durumuna dikkat çekti. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre dünyada yaklaşık 82 milyon 400 bin mülteci bulunduğunu kaydeden Kandal, Türkiyede ise yaklaşık 3 milyon 600 bin kayıtlı Suriyeli mülteci yer aldığını aktardı. Kandal, şöyle konuştu: “330 bin diğer ülkelerden mülteci bulunuyor. Ayrıca bu yılın başka bir önemi var. Bu yıl nisan ayında Suriye’de çıkan savaşın ve Suriye’den başka topraklara, komşu ülkelere veya Avrupa’ya göçün 10’uncu yılı doldu. 10’unu yılda savaş nedeniyle ülkesinden göçmek zorunda kalan Arap, Kürt, Ezidi ve Hıristiyan göçmenlerin, mültecilerin yaşamak zorunda kaldıkları 10 yıl. Bu yıl özellikle buna dikkat çekmek istedik.”

DÖRT BİR YANA DAĞILDILAR

Kandal, şöyle devam etti: “Başka bir şehre, bölgeye veya ülkeye sığınmak, iltica etmek zorunda kalan, maddi kültürünü, maddi tarihini terk etmek zorunda bırakılan; gittiği yerde yaşam şartlarından kaynaklı ekonomik, kültürel, toplumsal, siyasi ve hukuki zorluklar yaşayan tüm göçmen ve mültecilerin; özellikle de erkeklerden daha fazla dezavantajlı olan ve eril yaklaşımlara, uygulamalara ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine maruz kalan zorunlu göç mağduru ve mülteci kadınların yanında ve dayanışma içerisindeyiz. Sermaye yanlısı devletler, insanlık için çok tehlikeli nükleer santrallar kurarak ve savaş için nükleer füzeler üreterek ekolojk yıkıma sebep olurken, pek çok insanı topraklarını terk etmek zorunda bıraktılar. Mülteciler dünyanın dört bir yanına dağıldılar.”

PEK ÇOK ÇEŞİDİ VAR

Binlerce insanın yerini, yurdunu terk etmek zorunda kaldığını vurgulayan Kandal, “Kendimiz bu durumu veya statüyü yaşamasak da bu meseleye karşı duyarlı olmak, mücadele etmek, çalışmak zorundayız. Zorunlu göçe maruz kalan göçmenler, mülteciler, sığınmacılar, bugün tüm dünyanın uğraşmak zorunda kaldığı en önemli mesele haline geldi diyebiliriz. Göçün ve mülteciliğin pek çok sebebi ve çeşidi vardır biliyorsunuz. Yoksulluktan ve kötü ekonomik şartlardan dolayı başka bölgelere veya ülkelere kısa süreli veya uzun süreli olarak, çalışmak için göçmek zorunda kalanlar vardır, ekonomik göç deriz. Kısa süreli ekonomik göçler ülke içinde olabileceği gibi ülke dışında da olabiliyor. Daha uzun süreli, uzun yıllara dayanan göçler ise, yoksulluktan kaynaklı uzun süreli çalışmak için gidenler, çalışma izni alarak ve işçi ülkesini terk etmek zorunda kaldılar” ifadelerini kullandı.

IRKÇI SALDIRILARA MARUZ BIRAKILIYORLAR

“Van; İran, Afganistan üzerinden göç alırken, Hatay, Antep, Urfa Suriye’den göç almakta. Bu da çok fazla emek sömürüsü, çok fazla iş ve yaşam güvencesizliği, çok fazla kayıt dışı çalışma demek” diyen Kandal, “Mülteciler, en kötü koşullarda çalışmaya maruz bırakılıyor. Kayıt dışı çalışma daha ucuz, tüm bağımlı ve güvencesiz ve kolaylıkla işten çıkarılabilir veya işe alınabilir. Türkiye’de bir zaman sonra işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı, kiraların yüksek olması, suç oranı gibi yaşanan bütün sorunların kaynağı Suriyeliler olarak görülüyor ve bundan dolayı ırkçı saldırılara maruz kalıyorlar. Başta inşaat, hizmet, tarım sektörü olmak üzere en yoğun çalıştıkları alanlardan biri de tekstil ve ayakkabı sektörü. Hem çocuk işçilerin hem de yetişkinlerin sömürüldüğü bir sektör. Uzun çalışma saatleri, asgari ücretin altında çalıştırılma. En önemlisi de inşaatlarda çalışırken yaşanan can kayıpları, iş cinayetleri ile karşı karşıya kalmaktadırlar” sözlerini dile getirdi.

NADİRA KADİROVA CİNAYETİ AYDINLATILMADI

Göçmen kadınlara da dikkat çeken Kandal, “Çalışmak için olsa da, savaştan kaçıp gelse de bu işçi kadınların yaşadıkları, maruz bırakıldıkları cinsiyetçi, eril ve erkek egemen güç, sistemin kendisi. İşte bu kadınlardan biri de Özbek bir genç kadın olan Nadira Kadirova idi. Daha 23’ünde, çalışmak va aile bütçesine katkı yapmak amaçlı ülkesinden göçüp gelmişti Türkiye’ye. Aynı erkek egemen güçten cesaret alan, siyasi erkten cesaret alan, hukuksuzluktan cesaret alan bu kadın cinayeti onu genç yaşamında dünyadan koparıp aldı. Aydınlatılmamış bir cinayettir Kadiraova cinayeti. AKP milletvekili Şirin Ünal'ın evinde intihar ettiği söylenmiştir fakat ölürken neler yaşandığı, o evde olanlar aydınlatılmamıştır.”

Kandal, sözlerini şöyle noktaladı: “Ekoloji karşıtı, sermaye yanlısı kapitalist ve erkek egemen sistemlerin yarattığı bir sonuç olarak göçmen ve mültecilik meselesi, hiçbir ülkenin, hiçbir devletin, uluslararası toplumun görmezden gelemeyeceği kadar büyüdü ve ülkelerin, devletlerin, toplumun kapılarını zorluyor. Dünyanın neresinde olursa olsun evrensel insan haklarının en temel konularının başında gelen yaşama ve barınma hakkını kullanamayan, kullanma talebi nedeniyle baskı ve zulme maruz kalanların mücadelesine omuz verip öncülük yapmayı öncelikli vasfımız olduğunu bilerek bu yol üzerinde yürüyeceğimizi belirtmek yerinde olur.”