Göçe OHAL kıskacı

Dış Haberler

İtalya’nın göçmen karşıtı sağcı hükümeti yeni bir karara daha imza attı. İtalya açıklarında geçen hafta sonunda yaklaşık 2 bin göçmen denizden kurtarılarak ülkeye getirilirken halen denizdeki yaklaşık 1200 kişiyi kurtarma çalışmaları sürüyor. Son dönemde artan göçmen gelişleri sebebiyle aşırı sağcı İtalya’nın Kardeşleri (FdI) Partisi liderliğindeki koalisyon hükümeti, ülke genelinde geçerli olmak üzere 6 aylık olağanüstü hal (OHAL) ilan etti. Ayrıca acil durumlar için 5 milyon avroluk kaynak tahsis edildiği bildirildi.

Başbakan Giorgia Meloni, "Göçmen akışlarının yönetiminin daha etkili ve zamanında yanıtlar verebilmek için göç konusunda olağanüstü hal kararı aldık" dedi.

Bakanlar kurulu sonrasında Başbakanlık’tan yapılan yazılı açıklamada da İtalya'ya yönelik göç akınlarında kaydedilen yoğunluk ile ilk kabul merkezlerindeki aşırı yığılmalara ilişkin verilerin incelendiği, ayrıca gelecek aylarda göçmen gelişlerinin daha da artacağı tahminleri dolayısıyla hem göçmen kabul merkezlerinin ihtiyaçları için hem de iltica koşullarını karşılamayanların ülkelerine geri gönderilmesi ve diğer acil önlemlerin uygulanabilmesi için ülke genelinde OHAL ilanına başvurduğu belirtildi.

KENDİNE TAM YETKİ

Hükümetin kararı muhalefetten, basından ve göç üzerine çalışan uzmanlardan eleştiri aldı. Sol kanattaki Il Manifesto gazetesi dün "Yanlış alarm" manşetiyle çıktı.

Gazete, göçün idaresinde zorlanan hükümeti "insani bir krize çözüm bulmakta yetersizliğini gizlemek için OHAL kararı almakla" suçladı. Katolik Kilisesi’nin gazetesi Avvenire de manşetinden "Bu gerçekten bir acil durum mu?" diye sordu. Gazete, kiliseye bağlı göç vakfı Migrantes’in başkanı Monsignor Gian Carlo Perego’nun, "Göçmenlerin ve mültecilerin acil bir sorun olduğu algısını yaratmamalıyız" şeklindeki sözlerine yer verdi. Il Riformista gazetesi de baş sayfasından hükümeti "panik içinde kendi kendine tam yetki vermekle" suçladı ve "Göç, otoriter kıskaç" başlığını attı.

İLK DEĞİL

İtalya’da yaklaşık 6 ay önce Meloni liderliğinde kurulan sağ koalisyon hükümetinin göçmen karşıtı OHAL kararı ilk değil.

Sağ koalisyon hükümeti, yılbaşında kanun hükmünde kararname olarak çıkarttığı başka bir düzenlemeyle denizde kurtarma operasyonları yapan Avrupa merkezli sivil toplum kuruluşlarına ait gemilerin İtalya limanlarına yanaşmasını da kısıtlamıştı.

İtalya kıyılarına ulaşan teknelerin çıkış noktaları arasında bu yıla kadar Libya ilk sıradaydı. Bu sene ise ilk kez Tunus’un Libya’yı geçerek ilk sıraya yükseldiği belirtiliyor. Sağ koalisyon hükümeti, Libya ile göç konusunda anlaşmalar yaparak, insan hakları ihlalleriyle de suçlanan Libya Sahil Güvenlik güçlerine destek sağlıyor. Hükümet, Tunus ile de göç konusunda anlaşma yapmak amacıyla bu ülkeye ziyaretlerde bulundu. Meloni de Avrupa Birliği’ni göçmenler konusunda ülkeyi yalnız bırakmakla suçluyor. İçişleri Bakanlığı verilerine göre İtalya’ya yılbaşından bu yana deniz yoluyla gelen göçmen sayısı 31 bin 292’ye ulaştı. Bu sayı geçen yılın aynı döneminin 4 katına denk geliyor. 

ÖLÜMCÜL GÖÇ HATTI

Birleşmiş Milletler (BM) göç ajansı Uluslararası Göç Örgütü verilerine göre, 2014’ten bu yana Akdeniz’de 26 bin kişi Avrupa’ya ulaşmaya çalışırken öldü ya da kayboldu. Bunların 17 binden fazlası, ‘’dünyanın bilinen en ölümcül göç hattı’’ denilen, İtalya’nın merkezinde yer aldığı Orta Akdeniz rotasında gerçekleşti. 

***

YENİ DEMİR LEYDİ MELONİ

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Mussolini’nin destekçileri tarafından kurulan İtalyan Sosyal Hareketi’nin (MSI) gençlik kanadından gelen "İtalya’nın yeni demir leydisi" olarak anılan Meloni, göçmen karşıtı bir politika izliyor. Öyle ki Meloni, İtalya’ya Libya’dan gelen göçmenleri durdurmak için Libya’nın deniz ablukasına alınmasını seçim vaatleri arasına eklemişti. Türkiye ile yapılan göçmen anlaşmasını destekleyen Meloni, bu anlaşmaya bağlı kalınmasını savunuyor. AKP’li Erdoğan’ın 2018’de İtalya’yı ziyaret etmesinin ardından Meloni, Türkiye ile ilgili fikirlerini “Türkiye’nin Avrupa’ya girmesine hayır” ve “Avrupa’nın İslamlaşmasına hayır” diyerek dile getirmişti. Meloni ayrıca, Avrupa Birliği’nin Türkiye ile yaptığı göç anlaşmasının benzerlerinin Kuzey Afrika ülkeleriyle de yapılması gerektiğini savundu.