Göçmene ayrımcılık kitapta başlıyor

Mustafa KÖMÜŞ

Suriye'de 10 yıl önce başlayan iç savaşla birlikte 5 milyon göçmen Türkiye'ye sığındı. Onlardan önce Türkmenistan, Özbekistan, İran gibi sayısız ülkeden gelenlerle bu sayı çok daha fazla. Bu süreçte göçmenlere ilişkin nasıl bakış açısı edinildi, bu bakış açısı ders kitaplarında nasıl ele alınıyor? Bu soruya yanıt vermek için Öğretmen Ağı ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi bir çalışma yaptı. İlkokul ders kitaplarında göçmenlerin nasıl ele alındığı incelendi. “Ders Kitaplarında Mülteciler” isimli raporda çarpıcı bilgiler yer aldı. Raporda mülteci, sığınmacı ya da göçe zorlanan bireylerin kitaplarda sürekli mazlum, yoksul ve yardıma muhtaç olarak gösterildikleri ifade edildi.

MİSAFİR SAYILIYORLAR

Raporda ülkeye gelmek zorunda kalmış kişiler tanımlanırken “Mülteci” kavramının kullanılmadığına ve bunun yerine sıklıkla “misafir” kavramının kullanıldığına şöyle değinildi: “Türkiye’ye göç etmiş kişilerin mülteci olarak adlandırıldığı hiçbir örnek bulunmamakta. Türkiye’ye göç etmiş kişiler için en yaygın kullanılan kavramın ‘misafir’ olduğu görülmekte.”

gocmene-ayrimcilik-kitapta-basliyor-1003789-1.

Mültecilerin homojen bir grup olarak sunulduğu ifade edilen raporda şu ifadeler kullanıldı: “İncelenen ders kitaplarında temsile yönelik öncelikli sorun, hemen her örnekte mültecilerin homojen bir grup olarak, ‘yoksul’, ‘mazlum’ ve ‘yardıma muhtaç’ şekilde temsil edilmeleri. Kitaplardaki birçok örnekte göçle gelmiş olma bir dezavantaj olarak aktarılmakta, mültecilerin ‘acınası ve merhamet edilesi’, ‘aciz’ ve ‘mazlum’ bireyler olduğuna ilişkin bir algı yaratılmakta. BMültecilere karşı acıma duygusu pekiştirilerek empati yapılması hedeflenmekte. Mülteci çocukların üzgün oldukları ve üzgün olmalarının normal olduğu söylenmekte.”

ENGEL GİBİ GÖRÜLÜYOR

Yine raporda mültecilerin engelli ve yaşlı gibi dezavantajlı kesimlerle birlikte görüldüğüne dikkat çekilerek şöyle denildi: “4. sınıf Sosyal Bilgiler çalışma kitabında mülteci bir çocuk, tekerlekli sandalye kullanan bir çocuk, belinde sağlık sorunu yaşadığı için yürümekte zorlanan ve görselde yaşlı olarak resmedilmiş bir yetişkin ve görme engelli bir çocuk ile birlikte ele alınmakta.”

Raporda örneklerle şunlar anlatıldı: “Bir hikâyede, belediyenin Suriyeli ailelere yardımcı olduğu anlatılır.

Hikâyenin ardından, çocukların hem empati duygularını besleyecek hem de onları mültecilere yardım etmeye teşvik edecek sorular sorulur. Bu, mültecilik meselesini bir insan hakları sorunu olarak ele almaktan çok yardım temelli bir yaklaşıma indirgemeye yol açmakta.”

gocmene-ayrimcilik-kitapta-basliyor-1003790-1.

Raporda ders kitaplarında yer alan metinlerin bazılarında ayrımcılığa yol açacak ifadeler olduğu şu şekilde aktarıldı: “Sadece farklılığa odaklanmak kültürel kategorileri daha da keskinleştirebilir. Ayrımcılığın doğurduğu yaşam biçimlerinin, kültürel bir özellik gibi algılanmasına yol açabilir.”

Raporda şu önerilerde bulunuldu:
•Kitaplarda “misafir” tabirinin kullanımına son verilmeli.
•Mülteci nüfus sadece “yardıma muhtaç” olarak temsil edilmemeli.
•Acıma ve merhamet duyguları doğuracak yaklaşımlardan ve empatiye yönlendirici sorulardan vazgeçilmeli.
•Ders kitaplarında da “kalıcılık” üzerine temsillerin geliştirilmesi gerekmekte.