Google Play Store
App Store

AB’nin, Afgan göçüyle ilgili bazı ülkelere mali yardım planladığı iddia edildi. Galatasaray Üniversitesi’nden Doç. Dr. Danış, siyasi iktidarın göçmenleri AB’ye karşı diplomatik bir koz olarak gördüğünü ifade etti.

Göçmenler AKP için pazarlık kozu

Bilge SARIHAN

Avrupa Birliği (AB), Taliban’ın ilerleyişi sonrasında ülkelerinden göçmek zorunda kalan sığınmacıları kendilerinden uzak tutmak için harekete geçti. AB’nin, Afganistan’dan kaçmak zorunda kalan sığınmacıları Avrupa’dan uzak tutmak için bir yardım paketi planladığı öne sürüldü.

Afganistan’da Taliban’la hükümet güçleri arasındaki çatışmalardan kaçan Afgan mültecileri kendi sınırlarından uzak tutmak amacıyla Afganistan, Pakistan ve hatta İran’a da mali yardım yapılması ihtimalinin masada olduğu iddia edildi. Reuters ajansının ilgili görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan iki AB yetkilisi ile bir diplomata dayandırdığı haberde, ‘Türkiye’nin de daha fazla Afgan’a ev sahipliği yapmakta bir rol oynayabileceği’ belirtildi. Hazırlık aşamasındaki planla ilgili BirGün’e konuşan uzmanlar, AB’nin mültecileri Avrupa’dan uzak tutmak amacıyla göçü kaynağında eritme çabasında olduğunu ve bunun başarılamadığı noktada da dışsallaştırmaya çalışacağını söyledi.

AB HİÇBİR VAADİ HAYATA GEÇİRMEDİ

Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Göç Araştırmaları Derneği kurucularından Doç. Dr. Didem Danış, AB’nin ülkelere vereceği iddia edilen mali yardımın mültecilere yönelik sunulması gereken uluslararası koruma sorumluluğunu üçüncü ülkelere devretmesinin tipik örneklerinden biri olduğunu aktardı. 2016’da kabul edilen göç mutabakatından itibaren Türkiye’nin doğrudan mali destek karşılığında AB ülkelerinin üstlenmek istemediği iltica korumasının sorumluluğunu aldığını belirten Danış, “AB aslında o mutabakat sırasında Türkiye’ye 3 milyar avro değil başka vaatlerde de bulunmuştu. Bugün artık beşinci yılında bu vaatlerinin mali destek dışında hiçbirinin gerçekleşmediğini gördük. Ne AB üyelik sürecinin canlandırılması ne de Türkiye vatandaşlarına Avrupa’da vize kolaylığı vaatlerinin hiçbiri hayata geçmedi. Afgan göçmenler için de mali destek vereceklerini açıklamaları aslında onlar için Suriye modelinin ne kadar tatmin edici olduğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı. ‘AB kendi dış politika öncelikleri doğrultusunda göç yönetimini dışsallaştırmaya çalışıyor’ diyen Danış, Türkiye açısından bunun büyük bir sorumluluk olduğunu ve üzerine düşünülmesi gerektiğini vurguladı. Danış,” Evet, Suriyeliler ve Afganlar kendi ülkelerindeki krizden dolayı korunmaya muhtaçlar ama bu sorumluluğu Türkiye tek başına üstlenebilir mi veya sadece Avrupa’dan mali destek gelmesi bu kadar ağır bir sorumluluğu üstlenmek için yeterli mi? Türkiye toplumu böyle bir sorumluluk üstlenmeye istekli mi? Diplomatik bir koz haline getirilen göçmenler siyasi iktidar açısından kullanışlı bir araç olarak görülse de bunun toplumsal, ekonomik maliyeti Türkiye için oldukça yüksek ve bu üzerine düşünülmesi gereken bir konu” dedi.

gocmenler-akp-icin-pazarlik-kozu-902006-1.
Doç. Dr. Didem Danış-Göç Araştırmaları Derneği Kurucusu

AFGAN GÖÇMENLERİN ÇOĞU KAYITSIZ

Afganistan’dan gelen göçün çok önemli bir kısmını genç erkeklerin oluşturduğunu ve nüfus iltica başvurusu süreçlerinde yaşanan olumsuzluk ve gecikmelerin aslında bir caydırıcılık amacı taşıdığını belirten Danış, Afgan göçmen nüfusun çok büyük kısmının kayıtsız göçmenlerden oluştuğunun altını çizdi. Bu durumda AB’den gönderilecek bir mali yardımın kime nasıl ulaştırılacağının da ayrı bir soru işareti doğurduğunu aktaran Danış sözlerini, “AB burada bugünden çok önümüzdeki dönemde Afganistan’daki istikrarsızlık ve çatışma ortamı arttığı zaman oluşacak daha yoğun bir göç için bir tür ön hazırlık yapıyor diye düşünüyorum. Maalesef böyle olası bir göç artışına dair Türkiye’nin ne tür bir politika uygulayacağına dair bir işaret görmüyoruz. Veya varsa da bu kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaşılmıyor” diyerek noktaladı.

AB TÜRKİYE İLE ANLAŞMAK ZORUNDA

Türk-Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Murat Erdoğan ise AB’nin hem Türkiye hem de göçmen üreten veya transit olan bütün ülkelerle göçü kaynağında eritme çalışması yapma amacında olduğunu belirtti. Türkiye’nin bu noktadaki rolünün büyük olduğunun altını çizen Erdoğan şunları söyledi: “AB, soğuk savaş sonrasında iki önemli tehdit alanı belirledi: Birincisi terör, ikincisi ise kontrolsüz insani hareketler. Bunları kendi güvenliği için mümkün olduğunca kaynağında çözme, eğer bunu yapamıyorsa dışsallamaya çalışıyor. 2016 Türkiye-AB Mutabakatı sadece Suriyelileri kapsıyordu. Hatta Türkiye’den Avrupa’ya gidenler tespit edilirse Türkiye bunları geri almak zorundaydı, geri kabul anlaşması çerçevesinde. Türkiye bunu kabul ettiŞimdi Suriyeliler büyük ölçüde Türkiye’de stabilize oldu, ama Afganlar, Pakistnlılar ve Iraklılar başta olmak üzere çok yoğun göçmen akını var. Bunların motivasyonu da -hatta Suriyelilerden daha fazla- Avrupa’ya gitmek. AB bu konuda Türkiye ile anlaşmak zorunda.”

gocmenler-akp-icin-pazarlik-kozu-902007-1.
Prof. Dr. Murat Erdoğan- Türk-Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi

AB’ye İran’dan da talep olduğunu aktaran Erdoğan “Nasıl Türkiye’ye mali destek veriyorsunuz mülteciler gelmesin diye, bizde de 3 milyon var, bize de destek olun diyor. Onun için AB hem Türkiye hem de mülteci-düzensiz göçmen üreten/transit ülke olan bütün ülkelerle göçü kaynağında eritme çalışması yapıyor yapacak. AB için bu yaşamsa bir durum. 2014-2016 gibi insanların akın akın AB’ye akmasına engel olmak için her türlü önlemi ve hatta silahı dahi kullanabilirler. Ama yine de risk devam ediyor. Bunu en azından kısa vadede engellemenin yolu da ilgili ülkelere mali destek vermek ve işbirliği yapmak.”