Geçmişten Günümüze Kooperatifçilik ve Sol adlı yazı dizimizin ikinci gününde Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nden Özcan Kokulu ile konuştuk.

Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi: Amacımız bölgeyi kalkındırmak

AYCAN KARADAĞ

Hangi ihtiyaçtan kurdunuz, kuruluş nedeniniz ve işleyişinizden bahseder misiniz?

1968 Dünya Fransa öğrenci hareketlerinin başladığı yıllardır. Paris Üniversitesinde başlayan daha demokrat bir dünya isteği kısa sürede Avrupa’ya ve Türkiye’ye de yansıdı. Türkiye’de öğrenci ve kırsal alanı çok etkiledi. Kırsal alanda emeğine sahip çıkma tarıma dayalı sanayileşme amacıyla kooperatif mantığı oluştu. İlk kurulan kooperatiflerin amacı buydu. Kooperatifler, tarımda ürettiğini bu alan içerisinde sanayi şeklinde üreterek yaşam kalitesini arttırmak istiyor. Temel mantık bu. Bizim kooperatifimiz bölgedeki(Seferihisar)önemli kooperatiflerden birisidir. 1972 yılında tescil edildi. 1974’de sanayiye sahip olduk ve 1990'a gelindiğinde marka çıkarmamız gerektiğini farkına vardık ve markalaşma hareketi başladı. Teknolojik atılımlar yapmaya başladık. Deneme yanılma yöntemiyle birçok konuda tecrübe kazandık. 1995 yılında depolama sorununu çözdük ve dünya klasmanına getirdik. Gödence bölgesi çok önemli bir bölgedir. Çünkü zeytin için en zararlı olan zeytin sineği burada yaşayamaz. Dolayısıyla antik dönemden günümüze kadar zeytincilik devam ediyor. ben de görevdeki en deneyimli kooperatifçilerden biriyim.

Ürünlerinize talep kimlerden geliyor? Tüketim kooperatifleri veya gıda toplulukları ile ilişkiniz var mı?

Bir marka çıkarmak çok uzun ve pahalı bir süreç. Bizim Gödence’nin zeytinyağı ile ilgili 4markası var. En önemli özelliğimiz mevcut şartları maksimum verimle değerlendirmeye çalışmamız. ‘Efsane ’ isimli bir markamız var. Tabiatta en uzun(3000 yıl) yaşayan bitki türünden elde ediliyor. ‘Yarım Ada Güzeli’ var. 2-3 zeytin çeşidinin harmanlanması ile elde ediliyor. Natural organik sızma var. Birde konvansiyel ürünümüz var. Kooperatifimiz 180 ortağımız var. 3 yıl önce havza kooperatifi olma kararı aldık. Bu ortak alma sürecini uyguluyoruz. Sadece köyümüzdeki küçük üreticimizin bize yetmediğini gördük ve kaliteyi daha geniş alana yaymak istedik. Bizim kooperatifimizde üreticimizin cebine borsadakine göre 5 TL fazla para giriyor. Amacımız bölge kalkınmasına katkı vermek. Tüketici ile iletişimimiz ise şu şekilde. Tekirdağ’dan Kayseri’ye Antalya’ya, Almanya’ya kadar ürün yolluyoruz. Gödence Tarımsal Kooperatifimizin toplam 11 markası var. İzmir Büyükşehir’in Aş evindeki yemeklik yağı biz veriyoruz. Genel olarak kargo konusunda çok fazla sıkıntılar yaşıyoruz. Şuan da geldiğimiz bu lokal başarı bize yetmez daha fazlasını istiyoruz.

Hangi ürünleri üretiyorsunuz, üretimde nelere dikkat ediyorsunuz?

Zeytinyağı(4 marka), zeytin, sabun(4 maka),bal, badem, ev reçelleri, domates kurusu üretiyoruz. Bu sene sirke, badem ezmesi projemiz var. Bölgemiz çok temiz bir bölge. Katkı maddeleri koruyucu maddeler kullanmadan. Doğal şartlarda üretim yapmaya çalışıyoruz. Son derece sağlığa uygun koşullara sahibiz.

Yerel yönetimlerle ve siyasi iktidarla ilişkileriniz nasıl?

Geçmiş dönemde Aziz Kocaoğlu İzmir’de büyük bir kooperatif ve tarım hareketi başlattı. Kooperatiflerden ürün almak sureti ile destek verdi. Bizlerin sıçramasında büyük emekleri oldu. Tabi ki Aziz Bey ve yönetimi bize destek verdi ama bizim daha önce de nihai müşteri ile bağımız vardı. Şuan da Ankara Büyükşehir Belediyesinin desteklerini görüyoruz. Esas konu siyasal iktidarın kooperatif ve tarım işlerini ciddi bir plan dâhiline sokması gerekir. Endüstriyel tarım ile kurtulamayız.

Mevcut kooperatif yasasını nasıl buluyorsunuz, ne tür sınırlar yaratıyor, bu sınırları nasıl aşıyorsunuz?

Yasalar değil anlayışlar çok önemlidir. Turgut Özal’ın dışardan daha ucuza alırız ne olacak diye bir sözü vardı. Bu çok yanlış bir anlayış. Her şey dışarıda daha pahalı. Özellikle salgın sürecinde üretimin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Batan bankalar da var batan firmalarda var ama onlardan vazgeçmiyorlar kooperatifçilikten neden vazgeçiyorlar. Kooperatifçilere kredi kullandırtmıyorlar. Bankalar teminatlar istiyor küçük üretici neyi teminat gösterebilir. Yasal destekler lazım. İktidarın anlayışı bir an önce değişmeli. 15 yıl önce kooperatiflere verilen krediler kalkmadan önce kredi alabiliyorduk ama kimse yaşanan sıkıntılara bakmıyordu. Tarlada don mu olmuş hastalık mı olmuş bakmadan yarısını ödediğiniz parayı hiç ödememiş sayarak fabrikanızı satışa çıkarıyordu. Bu acımasız anlayışla hiçbir şey olmaz. Kooperatif kurmak çözüm değil bir işletme kurmanız lazım. Çiftçiyi birbiriyle yarıştırmanın hiçbir mantığı yok. Son dönemde kooperatifçilik aldı başını gidiyor. Bademli ilçesinde 4 tane kooperatif var. Kooperatifin mantığı yarış değil dayanışmadır. Bizim ortaklı paramız 500 TL.

TOHUMU ELİNDE TUTAN TARIMA EGEMEN OLABİLİR

Gıda egemenliği hareketi yaratmak için nasıl bir anlayışa sahip olmak lazım?

100 yılın en önemli silahı gıda. Tarım çok stratejik bir sektördür. Tarım tüm sektörlerin arabasıdır. Onun için ülkelerin gıda üstünde daha fazla önem ile durmaları gerekiyor. Siyasal iktidarlar tarımı çok yeni bir anlayış ve küçük çiftçiyi koruyacak bir strateji geliştirmelidir. Yeni dönemde tohumu elinde tutan tarıma egemen olabilir diye korkuyorum. Türkiye çok güzel bir ülke, bu ülkeyi hak etmeliyiz. 31 kalem ithal ürün var bu bizim ayıbımızdır. İthalata hayır diyoruz. Tarım bakanı Türk halkına size 1 sene acı ve yoksulluk vaat ediyorum diye söylemeli ve ithalatı kesmelidir. Ondan sonrası zaten güneşli günler.