Google Play Store
App Store

Depremlerin ardından İstanbul’a göç eden Suriyeliler geri dönmek zorunda. Prof. Dr. Kurtuluş, Suriye’ye “gönüllü dönüş zorunluluğu” yaratıldığını söyledi.

Gönüllü dönüş zorunluluğu
Depremlerin ardından çok sayıda Suriyelinin evleri yıkılmıştı. (Fotoğraf: AA)

Ezgi Can CEYLAN 

Maraş merkezli depremlerin ardından Suriyeli depremzedelere verilen ikametgâh izni İstanbul’a taşınanlar için dün itibarıyla son buldu. 24 Eylül 2023 tarihine kadar İstanbul İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne başvuran Suriyeli depremzedelere, kayıtlı oldukları illere dönmek üzere yol izin belgesi verildi. Ancak göçmenler için hâlâ hayatın düzelmediği ve birçok sorunun gündeme geldiği deprem bölgelerine dönmeleri halinde herhangi bir yardım sağlanacağı açıklanmadı.

Kararı değerlendiren kent ve göç araştırmacısı Prof. Dr. Hatice Kurtuluş temel ihtiyaçları karşılanmadan göçmenlerin geri gönderilmesinin büyük sorunlara yol açacağını belirtti.

Depremin ardından afetzede göçmenlere serbest dolaşım izni sağlandığını hatırlatan Prof. Dr. Kurtuluş, “Rakamlar paylaşılmasa da depremden sonra en yoğun göç İstanbul’a yapıldı. Ancak göçmenlerin İstanbul, İzmir gibi belirli bölgelere göç etmelerinin sebebi akrabalarının buralarda ikametgâh ediyor olması. Suriyelilerin ikametgâh bölgelerine geri gönderilmek istenmesi hukuken anlaşılır. Ancak insanların barınacağı, çalışacağı yer yokken nereye dönecekler?” dedi.

Bunun insan hakları sorununu doğurduğunu söyleyen Prof. Dr. Kurtuluş, “Baktığımızda Suriye’de hâlâ problemler devam ediyor. Yıllardır buradalar, artık buraya adapte oldular, çocukları Türkçe eğitim veren okullara gidiyor. Temel ihtiyaçlar sağlanmadan böyle bir karar verilmesi göçmenlerin kendi ülkelerine ‘zorunlu dönüş zorunluluğu’ yaptırılmaya çalışıldığına dair ihtimalleri de akıllara getiriyor” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Hatice Kurtuluş

AYNI ŞARTLAR SAĞLANMALI 

Türkiyeli depremzedelerle göçmen depremzedelere de aynı şartlar yaratılması gerektiğinin altını çizen Hatice Kurtuluş, “Çünkü göçmenler burada Türkiye’nin güvencesi altındalar. Vatandaş olmayabilirler ama insan hakları hukuku içerisinde barınma, sağlığa erişim, eğitim gibi temel ihtiyaç haklarına sahipler” diye konuştu.