Google Play Store
App Store

İsrail’e yönelik 54 ticari kaleme gelen kısıtlama kararını değerlendiren CHP Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İlhan Uzgel, Erdoğan’ın uzlaşmacı tavrına dikkat çekti. Uluslararası alanda çeşitli tavizlerin verilmeye devam edeceğini belirten Uzgel, “Kısıtlama kararı ile göz boyama denemeleri fiyasko ile sonuçlandı. Kendi yalanlarını ortaya çıkardılar” dedi.

Göz boyama denemesi fiyaskoyla sonuçlandı
İktidarın İsrail ile olan ilişkisi protesto edilmişti. (Fotoğraf: Depo Photos)

Emre YILDIRIM

Yerel seçimlerin ardından tarihinde ilk defa ikinci parti konumuna düşen AKP iktidarının İsrail ile ilişkileri tartışılmaya devam ediyor.

Seçim yenilgilerinin bir ayağı olarak görülen İsrail ile ilişkiler, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Filistin’e yönelik saldırıları karşısındaki etkisiz tavrı ve ticari ilişkilerin sürdürülmesi ile dikkat çeken konulardan birisi olmuştu.

Bu sürece kadar kınama mesajlarından öteye bir tepki koyamayan AKP iktidarı, ticari ilişkiler konusunda ise yalanlamalarla toplumun tepkisini yönetmeye çalıştı. Yandaş gazeteler ‘Ticaret yalan’ başlıklarıyla haberlerini manşete taşırken, ticaretin olduğunu söyleyen herkes ajan, terörist gibi sıfatlarla nitelendirildi. Ülkenin birçok yerinde Erdoğan’ın İsrail ile ilişkisine yönelik eylemlere polisin sert müdahaleleri ile engellenmeye çalışıldı.

Ancak tüm bunlara rağmen AKP iktidarının İsrail ile olan ticari ilişkisi, önceki gün Ticaret Bakanlığı’nın Resmi Gazete ’de yayımlanan kısıtlama kararıyla açığa çıkmış oldu.

Kararda yer alan 54 ticari kalemin kısıtlanması iktidarın İsrail ile fiili olarak süren ilişkisini de ortaya çıkarttı. Yaşanan son gelişmeleri CHP Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcı İlhan Uzgel, BirGün’e değerlendirdi.

SÖYLEMDE SERT, PRATİKTE UZLAŞICI OLDULAR

AKP’nin uluslararası alandaki tavizlerine değinen Uzgel, “AKP Avrupa ve ABD’ye sizinle uyumlu çalışırız ön kabulü ile iktidara gelmiş bir parti. 22 yıllık sürecin her bir köşesinde bunun izleri görülmekle beraber önümüzdeki süreçte de uluslararası alanda çeşitli tavizlerle yola devam edilecektir” dedi.

İsrail ile olan ilişki ağının kamuoyunda daha çok ticaret üzerinden okunduğunu belirten Uzgel, “Erdoğan’ın hiçbir ilişki ağı şimdiye kadar tek taraflı olmadı. O sebeple ticari durum bu ilişki biçiminin sadece bir ayağı. Daha geniş anlamda Erdoğan’ın İsrail ile ilişkilerinin stratejik ve siyasi boyutları var. Yani Erdoğan geldiği yer itibarıyla İsrail ile ilişkilerini iyi tutmak durumunda kaldı. Bunun sonucunda da söylemde sert, pratikte ise uzlaşıcı bir denge kurdular. İsrail’de bunu kabul etti” ifadelerine yer verdi.

SAĞ POPÜLİZMİN YENİLECEĞİ GÖRÜLDÜ

Son süreçte yaşanan olaylarda 31 Mart seçimlerinin etkili olduğunu belirten Uzgel şöyle konuştu: “Yerel seçimler AKP’nin yenilebileceğinin gösterilmesi bakımından önemli bir eşik oldu. Bu zamana kadar dünya da, AKP de hatta toplum da iktidarın seçim kazanmalarına alışmıştı. 31 Mart öncesi toplumda da böyle bir umut yoktu. Siyasete daha mesafeli, oy vermeyeceklerini söyleyen heyecansız bir durum vardı. Ancak artık bu kalktı. Sonuç olarak AKP’nin gerilediğinin tescillendiği bir ortam, dünyada da büyük yankı yarattı. Dolayısıyla ülkenin dış politikası için seçim sonuçları birkaç boyut yarattı. Öncelikle CHP’nin sürekli kaybeden, müzmin muhalif görüntüsü kayboldu. İkincisi dünyada yükselen sağ popülizmin karşısında sol ve sosyal demokratların kazanabileceği bir kez daha hatırlandı. Biz nasıl Polonya’yı, Arjantin’i, Macaristan’ı takip ediyorsak onlar da Türkiye’yi takip ediyorlar. 31 Mart sağ popülistlerin seçim kaybetmesinin de örneği oldu. Bunun sonucunda da dünyada da ilgi hemen arttı. Görüşme talepleri ve davetler arttı. Otoriterler yenilebiliyor görüntüsü arttı. Avrupa’da sağ popülizm denilince hemen Orban’a bakarız. Erdoğan ona 8 yıl fark atmış bir liderdi. CHP’nin yenebileceği görüldü. Sol, sosyal demokrat hareketler bir umut kazandı”

İKTİDARDA KALMAK İÇİN UYUM GÖSTERMEK ZORUNDA

Toplumun gözüne somut verilerin daha çok çarptığını belirten Uzgel, şöyle konuştu: “Ticari ilişkiler konusunda tepkiler toplumda hemen karşılık buldu. Ticaret ilişkisinde, İsrail’e mal satılıyor ve devlete dolar giriyor. Ancak AKP iktidarı genelde tekil çıkarı ile stratejik çıkarını birleştirir. Ticaret ilişkisi Erdoğan’ın karlarından birisi ancak siyaseten 2021 yılında Erdoğan yeni bir pazarlık sürecine girdi. Dedi ki ‘Benim ne söylediğime değil ne yaptığıma bakın. Bundan sonra Mavi Vatan olmayacak. Müttefiklerle takışmayacağız. Yunanistan ve Ermenistan ile normalleşeceğiz. Karadeniz’de iş birliği yaparız.’ Söylediklerini de yaptı. Sisi ile görüştü örneğin. İç siyasette hiçbir artısı olmamasına hatta bu dönüşün zararı olmasına rağmen. YRP’ye alan açtı bu gelişmeler. Bunları yapmak zorundaydı çünkü yaptığı pazarlığın bir parçası oldu. Yine dedi ki ‘Benim iktidarımı dışarıdan sarsmayın ben sizlere uyum sağlarım’ Erdoğan’ın bunu deme sebebi ABD’nin artık bölgede sorun istemiyor oluşu. Biden’ın Ortadoğu’daki güçlere daha uyumlu hareket edin benim şu an Çin’in yükselişi ile ilgilenmem lazım mesajı Erdoğan’ı bu yola soktu. Dolayısıyla Erdoğan buna uyum sağlayarak, yüksek sesli İsrail karşıtlığı ile içeride bu görüntüyü gizlemeye çalışırken arka planda ticari ilişkileri sürdürmeye devam etti.”

SAVAŞTA AKAN KANDA PAYLARI VAR

Kahve ve kola protestoları ile içerideki toplumsal tepkiyi kontrol edebilen Erdoğan son gelişmelerle birlikte afişe oldu” diyen Uzgel, “Gençlerin ters kelepçeyle gözaltına alınması ve onlara provokatör denmesi üstelik iki kişinin Mavi Marmara’da İsrailli özel kuvvetler tarafından öldürülen bir kişinin kızları çıkması toplumu bir kez daha buraya yönlendirdi. Bakanlığın açıkladığı kısıtlama kararı ile de bayram öncesi büyü bozuldu. Kısıtlama kararının ise hiçbir anlamı yok. Aslında göz boyama denemesidir. Korkunç bir halkla ilişkiler fiyaskosudur. Yalanlarını ticaret bakanlığı itiraf etti. ‘Biz ticaret yapmıyoruz özel şirketler yapıyor, orası geçiş noktası’ gibi yalanlar ortaya çıktı” dedi.

Bunun bir yaptırım olmadığını belirten Uzgel şu ifadelere yer verdi: “Neyin kısıtlaması bu? Bu kalemler ne kadar yollanıyordu ki ne kadarını kısıtlayacaklar? Miktar mı, fiyat mı, kullanım kısıtlaması mı hiçbir şey belli değil. Örneğin, 100 milyon dolarlık jet yakıtı gönderiyordun şimdi bunun 10 milyonunu mu kısıtlayacaksın biz nereden bileceğiz. Öte yandan kalemlere bakılınca AKP iktidarı Filistin’de akan kanda payının olduğunu kabul etmiş oldu. Jet yakıtı göndermişler. Ancak Filistin’in savaş uçağı yok. Teknolojik üretimde kullanılan çelik var. Top mermisi göndermemişler ama malzemelerini yolluyorlar demek bu. Öte yandan kısıtlama kararının tamamı muğlak. Yüzlerce kalem arasından 54’ü kısıtlandı. Bu kalemler neye göre ayrıldı belli değil. Diğer bir konu ateşkese kadar olacak bir kısıtlama. Ateşkes ilan edilir sonra bozulur karşılıklı suçlamalar başlar. Bu süreç savaş anlarında hep böyledir. Toplumun gazını almaya çalışıyorlar ancak ellerine yüzlerine bulaştırdılar”

ERDOĞAN’IN FİLİSTİN’E YARDIMI OLMADI

Önümüzdeki aylarda Biden’ı ziyaret edeceğini açıklayan Erdoğan’ın ziyaretine de değinen Uzgel, “AKP iktidarı içerisinde belirleyici ana unsurun ABD olduğu bir gerçek. Ancak 9 Mayıs’ta Erdoğan’ın gideceğini bir tek Türkiye ilan etti. ABD’den henüz bir teyit yok. Dünyada da İsrail karşıtlığı yükseliyor. ABD’de seçim olduğu için Biden zor durumda. Netenyahu ile Biden’ın arası bozuk ve İsrail’in Refaha saldırmasını istemiyor. Diğer yandan ise seçimlerde İsrail lobisine de mahkûm. Ayrıca Fransa, Ürdün kralı ve Mısır lideri Sisi İsrail’e karşı ortak yazı yazdılar savaşı bitir diye. Türkiye’nin burada adı bile geçmiyor. Bölgede de Erdoğan’ı kimse dinlemiyor. Savaşın gidişatı konusunda Mısır ve Katar öne çıkmaya başladı. Objektif kriterlere bakılırsa bölgenin en güçlü ülkesi olmamıza rağmen Erdoğan iktidarının Filistin’e hiçbir yardımı olmadı” diye konuştu.