Grand Slam’lerin en asaletlisi Wimbledon başlıyor

BUĞRA AYDAR / bugraaydar@gmail.com
@geloraptan

Daha bir ay önce servisçilere geri durun diyen tur takvimi, şimdi çime dönünce servisçilere gün doğdu ve Wimbledon’ın yeşil kortu beyazlar içindeki tenisçilerini bekliyor. Roland Garros’ta Federer yoktu, o döndü; ama bu kez de Nadal sakatlığından ötürü yok, dolayısıyla tenisin bir yanı eksik ama favoriler burada.

Turnuvanın tartışmasız favorisi Novak Djokovic. Tartışılacak bir konu varsa, o da Djokovic’in gelmiş geçmiş en iyi tenisçi olup olmadığı. Sırp raket “kariyer slam”i yapmak için tek eksiği olan Roland Garros’u da geçtiğimiz ay tamamladı ve İngiltere’ye tenis tarihinin en çok para ödülü kazanan ismi olarak geliyor. Nole alışıldığı üzere ve türünün tek örneği olarak Wimbledon öncesi birkaç haftalık çim kort turnuvalarını pas geçti. Ama kurası ısınması için uygun. İlk iki turda kolay lokma İngiliz Ward ve Fransız Mannarino’dan sonra 3. turda ABD’li Sam Querrey ilk ciddi sınavı olacak. “Sam Amca” 2012’de Paris’te kapalı kortta Nole’yi yenmişti ve turun en iyi servisçilerinden biri olarak servis ritmini yakalarsa sorun çıkarabileceğini herkes biliyor. Tenisseverlerin beklentisi yarı finalde bir Federer eşleşmesi görmek ve her halükarda Djokovic cephesinden bu konuda bir sıkıntı yok görünüyor.

Turnuvanın 2 numaralı favorisi ev sahibi Andy Murray. 2013’te Wimbledon’ı kazanarak Sir unvanı alma adımı atan Murray’nin en sevdiği korttayız. Ama Andy Wimbledon’ı kaldırdığından bu yana burada istediği performansı ortaya koyamadı. Bunun için olsa gerek, eski koçu efsane Ivan Lendl ile yeniden birleştiler ve bu hamlenin etkisini hemen hissettirmesi bekleniyor. 3. turdan itibaren Benoit Paire, Nick Kyrgios/Feliciano Lopez gibi çimde cidden baş ağrıtacak isimlerle eşleşmiş olsa da, Murray bu tür oyuncularla baş etmeyi en iyi bilen tenisçi. Fakat yarı final öncesi John Isner’i bunlardan ayrı bir yere koymak gerek.

Wimbledon’ın efendisi Roger Federer buraya bir belirsizlik içinde geliyor. 2012’den bu yana ilk kez çimde kupa kaldırmadı. Dahası kolay bir kura da çekmedi. Çeyrek final öncesi Pella, Dolgopolov, (sakat değilse) Monfils gibi rakibi yoran isimlerle muhatap olacak. Nadal’ın yokluğunda herhalde kimse Majestelerinin erkenden elenmesini istemeyecektir.

Bu üç seri başı haricinde; kolay maçlar oynamayacak olsa da çeyrek finale kadar korkutucu isimlerle eşleşmemiş olan Stan Wawrinka, bu yılın en çok maç kazanan ismi Dominic Thiem, kurası çok iyi olan Milos Raonic, çim kort için yaratılmış olan 37’lik Ivo Karlovic ve bu yıl çimde en fazla maç kazanmış raket olan solak servisçi Gilles Muller dikkat edilmesi gereken isimler.

İlk turda birkaç müthiş maç var. Bunların başında tenisin yükselen değeri Thiem ile daha bir hafta önce yenildiği Alman Florian Mayer’in kapışması geliyor. Keza, burada başka bir eşleşme olsa birkaç tur geçeceğine kesin gözüyle bakılan Kıbrıslı Marcos Baghdatis ile ace uzmanı John Isner maçı; çimin en iyi 15-20 oyuncusundan ikisi olduğundan en talihsiz eşleşme diyebileceğimiz, İspanyol Fernando Verdasco ile Avustralyalı Bernard Tomic’in mücadelesi ve nihayet Kyrgios ile 37’lik servis voleci Radek Stepanek eşleşmesi seyir zevki yüksek maçlar olacaktır. Genç raketlerden Alexander “Sascha” Zverev (19) ve Taylor Fritz (18) ise birkaç yıl sonra şampiyonluk için gelecekleri bu kortta bugünden dikkatle takip edilmesi gereken oyuncular.

Kadınlarda son şampiyon Serena Williams 3 turnuvalık slam orucunu bozmaya geliyor. En büyük tehdit ise geçen yıl finalde yendiği ama geçen ay Roland Garros’ta kaybetiği İspanyol yıldız Garbiñe Muguruza. Temsilcimiz Çağla Büyükakçay çim korta alışık olmadığından, büyük bir beklentimiz yok. Ama Wimbledon ana tabloda ilk maçına çıkacak ve ilk galibiyetini Caroline Garcia gibi kalburüstü bir oyuncuya karşı alması çok büyük başarı olacaktır.