GTAY adet göreni tokatlar fakat sünnet olan tosunu “çok can yakacak” diye başına taç eder

Hürriyet’in internet sayfasında (gazeteyi almam) haberi görünce tamam dedim, şov başlıyor! Ülkede bu yıl, her türlü medyadaki (medyamız “her türlü”dür) yapımların geleneksel aile değerlerine uygunluğu denetlenecek; “Geleneksel Türk Aile Yapısı” (GTAY diyeceğim) kriteri uygulanacakmış. Demek evlilik programlarına katılan teyzeler, canlı yayında, kendilerinden daha yaşlı beylerle neden evlenemeyeceğini anlatırken sunucu hanıma “şeyi kalkmaz çünkü” diye fısıldayamayacak ya da “öz kızınıza şehvet duyabilirsiniz” tarzı şeyler konuşulamayacak artık. Aksi halde, Türkiye’de medya, aslında Stoya pornolarından bile “ahlak”sızdır.

Gel tırnak içindeki “ahlak”a bakalım önce. Ahlak, ahlakı ağzından düşürmeyenlerde en az bulunan şeydir. Çünkü insan mutsuz oldukça ahlakçı olur. Ahlak, büyük ahlaki çelişkiye düşmemiş, hayat boyu bildiği her şeyin doğruluğuna şartsız iman edenlerde kolayca yiten değerdir.

Örnek: “Ahlaklı”, gece üçte sokaktan geçen kadına tecavüz edildiğinde, o saatte ne işi var orada sorusunu sorabilirken aynı eylem, din evinde, din görevlisi tarafından, çocuk yaşta öğrenciye yapılınca bu soruyu soramaz. “Ahlaklıların” kavram ve soruları, kişiden kişiye değişir. Değer yargıları sınıfsal ve kaypaktır. “Ahlaklı”, “o kız da gece üçte sokağa çıkmasaydı” derken evli ve iki çocuk babası tecavüzcünün aynı saatlerde orada ne yaptığını sorgulayamaz. Sözde “ahlaklı” için gerçek, tahammül edilemezdir çünkü.

Ahlak, dinle ilgili değildir. Toplumun en az yüzde yetmişi ilkokul eğitimi, dolayısıyla din kültürü ve ahlak bilgisi dersi almıştır değil mi? Peki aynı ülkede damacanalara, kaldırım taşlarına, ördeklere, eşeklere, sokak köpeklerine, delilere, yoksullara, öksüzlere tecavüz edilebiliyorsa din veya ahlak yanlış anlaşılmış sayılamaz mı?

Uzun girdim ama GTAY hakkında düşüneceksen yapının üzerine oturtulduğu temeli konuşmak şart, ne yapayım.

Nabokov Lolita’sında, ahlakın kayganlığından dem vurur. Romanı okurken çocuk yaştaki kıza aşk duyan Humbert’a zaman zaman hak verir, sonra da dur, ne yapıyorsun diye kızarsın kendine. Nefret edilecek pedofili vakasını, yazar sana yer yer haklı gösterir neredeyse! Karacaoğlan’ın şu şiirini de biliyorsan durum beterdir: “On birinde bir yâr sevdim / Taze açmış güle benzer / On ikide şeker, şerbet / Oğul vermiş bala benzer / On üçünde gözün süzer / Zülfünü gerdana dizer / Kargı, kamış gibi uzar / Boyu selvi dala benzer / On dördünde bedir bedir / Dostunun ikrarın güder / Nere çeksen ora gider”

gtay-nedir-111225-1.

Açayım artık GTAY’ı! Cehennem çukurudur GTAY, çeker insanı içine. Tam çıkacaksın, biri aşağıdan yakalayıp yapışır bileğine. GTAY’ın jargonu kendine özgüdür, buluşları nefistir; mesela “kız oğlan kız” deyimi! Ne demek bu! Çocukluğumun bir bölümü “kız oğlan kız”ı düşünerek geçti GTAY yüzünden.

GTAY adet göreni tokatlar fakat sünnet olan tosunu “çok can yakacak” diye başına taç eder. Erkeğin GTAY üyeliği için pipi yeterlidir. Sevişme orada can yakma düzeyinde algılandığı için GTAY babası, kızının bir gün erkek arkadaşı olabileceği endişesiyle yaşar. Sanki kendisi, veledini mayoz bölünerek yapmıştır. Fakat burada yine bir GTAY başyapıtı devrededir: “Ana bir bacı iki, gerisine salla .iki” Zaten GTAY, cenneti anaların ayakları altına boşa sermemiştir. Dikkat et bak, cennet çocuksuz, bekâr kadınların değil, sadece ana olanların yani evlilerin ayakları altındadır.

GTAY, insanın bedeninden, insan olan yerlerinden, kalbinden nefret etmesi için evcek, mahalle boyu, topluca çalışır.

GTAY annesi, kocasıyla zamanında yeterince ilgilenemediği için oğluna tapar. Bu yüzden üst düzey GTAY’lı erkek, elli yaşına bile gelse çocuktur. Evdeki GTAY’lı kadına göre erkek zaten “babamız” olur. Ütüsünü, yemeğini, temizliğini bile kendi beceremeyen koca bebek...

GTAY erkeği, seviştikten sonra en az on dakika içinde yıkanmalıdır. Aşkın terini üzerinde taşıyamayacak kadar cesaretsizdir, sonra bastığı yerde ot bitmeyeceğini düşünür aman aman. GTAY erkeği, herkesle yatmak isterken evlenmek için bakire arar. GTAY’ın, iki insanın evlendiği geceden tek beklentisi sadece kanlı çarşaftır, orada işler kanla yürür. Bu yüzden GTAY’ın dramı, komedisi yoktur, kederi bile yapmacıktır.

Sen insansındır, Cizre’de bir çocuğun ölümüne üzülürsün; GTAY, niye ona üzüldün de buna üzülmedin diye sorar. Çocuk diyorum çocuk! Yine de sorar GTAY, çünkü hem ona hem ötekine üzülecek vicdanı yoktur, bunların herhangi birine üzülebildiğin için de senden intikam almak ister. Sahici değildir. Yukarıda yazdım; sorusu olmadığı için çelişkisi, çelişkisi olmadığından sahiciliği olamaz. Her şeyi bilmenin sıcak kollarında mutlu, uyuklar. Mis gibi! Goethe onun şöyle tanımlar: “En güzel köle, özgür olduğunu düşünendir.”

GTAY’a göre ince düşünen herkes eşcinsel, biraz farklı olanlar deli, onun inandığına inanmayan herkes bölücüdür. Klasik GTAY’lının yüreğini yakabilecek şiir, türkü, roman, hikâye, film dünya üzerinde yazılmamış, söylenmemiş, çekilmemiştir. Acun varken de gerisi gereksizdir zaten.

GTAY öyle hesapçıdır ki komşusu kederden ölse bilmez fakat geçen düğünde kimin kime ne taktığı konusunda kesin bilgi verebilir. GTAY’ın yeni doğan bebesi, sanki tüm dinleri biliyor da içinden seçmiş gibi üç günlükken babasının dinine mensup edilir. Böylece GTAY’lı, daha en baştan, önceden sorgulamadığı bir hayatı yaşar. Bir kişidir belki ama bir birey değildir.

Daha yazılabilirdim ama yer bitti. Sen de çevrendekilerin hayatına bakarak bulabilirsin aslında GTAY’ı. Çünkü GTAY, insanın dışında değil, içindedir. GTAY maalesef ortak yaşantımızdır.

Kurtulabilmek dileğiyle!