Ilımlı İslamcılığın rol modeli olan AKP’nin kurucularından Gül, siyasal İslamın bütün dünyada çöktüğünü söyledi. Esasında ilk itiraf dört yıl önce “siyasal islamdan vazgeçtik” diyen En Nahda lideri Gannuşi’den gelmişti

Gül’ün itirafları ve siyasal İslamcılığın beklenen sonu

İbrahim VARLI

Bir ABD menşei olan siyasal İslamcılığın (Ilımlı İslam) rol modellerinden olan AKP’nin kurucularından 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de siyasal İslamın tüm dünya genelinde çöktüğünü itiraf etmek zorunda kaldı. Karar gazetesindeki özel röportajında Gül, ‘Siyasi İslam’ın çöktüğünü düşünüyor musunuz? sorusuna “Öyle, tüm dünyada. Biz bunu görüp, paradigmadan kopuşu gerçekleştirmiştik, ama sürdürülemedi” dedi.

Yıllar yılı siyasal İslamcılık yaptıktan sonra olan bitenlerde hiç bir dahli yokmuşçasına, üstüne üstlük hiç bir özeleştiri yapmadan, hesap vermeden itiraf niteliğinde açıklamalarda bulunan Abdullah Gül, selefi Erdoğan ile birlikte çöken bu projenin gönüllü mimarlarındandı.

Siyasal İslamcılığın kaybettiğinin ilk itirafı esasında İhvan’ın Tunus kolu olan En Nahda’nın lideri Raşid Gannuşi’den gelmişti. Sık sık AKP tarafından da ağırlanan Gannuşi bundan dört yıl önce Mayıs 2016’da yaptığı açıklamada “Siyasal İslam’dan vazgeçtik, siyasal İslamı terk edeceğiz ” diyerek iflası resmen deklare etmişti.

Peki neydi bu siyasal İslamcılık? Ve de daha önemlisi iki binli yılların başlarından itibaren başta Türkiye olmak üzere tüm Arap/Ortadoğu coğrafyasına giydirilmek istenen “ılımlı İslamcı” proje neden çöktü?
Bu projenin çöküşünün başladığı yer Gül’ün aynı röportajda sarf ettiği “Çok kışkırtılıyor olsak da topyekûn bir savaşa girilmemeli” dediği Suriye’de başladı. Arap Baharı’nın ateşinin yakıldığı Tunus, öfkeli gençlerin öfkesinin çalındığı Mısır, iç savaşa sürüklenen Libya, ikiye bölünen Sudan ve daha pek çok yerde domino taşları gibi birer birer kaybettiler.

ABD GETİRDİ, HALK GÖTÜRÜYOR

Şimdilerde birer birer itiraf etmek ve kabullenmek zorunda kalsalar da siyasal İslamcıların kaybetmesinin en büyük nedeni bölgedeki toplumsal muhalefetin ördüğü barikattı. Kadınından erkeğine, gencinden yaşlısına yediden yetmişe tüm toplumsal katmanlar siyasal İslamcı karanlığa karşı tüm güçleriyle direndi.
Kuzey Afrika kıyılarından Ortadoğu çöllerine, Akdeniz havzasından Basra Körfezi’ne uzanan geniş coğrafyada halklar ABD desteğiyle giydirilmek istenen “Ilımlı İslamcı” gömleği kabul etmedi. Mısır’dan Tunus’a, Libya’dan Yemen ve Suriye’ye birçok ülkede laik, seküler güçler, kadınlar, işçiler, emek ve meslek örgütleri zorlu bir mücadele verdiler. Tunus’ta laik seküler liderler suikastlere uğradı. Mısır’da başta Kıpti Hristiyanlar olmak üzere yönelik toplu katliamlar yapıldı.

uriye ve Libya’da silahlandırılan İslamcılar ülkelerini kanlı bir iç savaşa sürüklediler. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar başarılı olamadılar.

Fas’tan Endonezya’ya, Ürdün’den Kuveyt ve Türkiye’ye kadar bütün bölgede İslamcılar hem sandıkta hem de sahada kaybediyor ya da gün geçtikçe geriliyor. Kuveyt’te geçen yılki yerel, 2016’daki genel seçimlerde İhvan bağlantılı İslami Anayasa Hareketi (HADES) büyük güç kaybetti. Ürdün’de de durum benzer. Ürdün Müslüman Kardeşler Teşkilatı istediği sonuçları alamadı. Müslüman Kardeşler’in siyasi kanadı İslami Eylem Cephesi’nden doğan Ulusal Reform Koalisyonu ile onun desteklediği ‘El Karak Halkı’ grubu beklenilene elde edemedi. Eski İhvan Genel Sekreteri Abdulmecid Zuneybat’ın kurduğu Ürdün’deki Müslüman Kardeşler Derneği ise seçimlerde bir sandalye kazandı.

Fas’ta iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’ne tepkiler büyük. Kraliyet rejiminin bir aparatına dönüşen Fas’ın AKP’si zor günler geçiriyor. Endonezya’da da İslamcı partilerin oy oranı geriliyor. Pakistan’da İhvan uzantılı hareketlerin durumu farklı değil.

NERELERDE KAYBETTİLER?

Suriye: Siyasal İslamcılığın hayata geçirilmek istenip de başarılı olunamadığı tek bölge ülkesi Suriye. ABD’nin Körfez Arap ülkeleri ve AKP ile birlikte rejim ihracına kalkıştığı ülkede Esad yönetiminin yerine Suriye İhvanı’nın işbaşına getirme projesi başarı kazanamadı. Suriye Müslüman Kardeşler hareketinin de içinde yer aldığı siyasal İslamcı hareketlerin dış destekle kanlı bir iç savaşa sürüklediği ülkedeki başarısızlık bölgedeki tüm İslamcı hareketlerin kaderini de etkiledi.

Libya: Kaddafi’nin devrilerek ülkenin istikrarsızlığa ve kanlı bir iç savaşa sürüklendiği Libya’da da siyasal İslamcılar kaybetti. AKP’den feyz alınarak kurulan Adalet ve İnşa Partisi’nin desteklediği siyasal İslamcıların ağırlıkta olduğu Trablus yönetimi ile Tobruk merkezli Temsilciler hükümeti arasındaki savaşta İhvancılar kaybetmek üzere. Bütün uluslararası toplum ile bölge ülkelerinin desteklediği General Hafter destekli Libya Ulusal Ordusu’nun Trablus’a yürüyüşü devam ediyor.

Tunus: Müslüman Kardeşler hareketinin (İhvan) kaybettiği bir diğer ülke ise Tunus. Şu sıralar iktidarın bir parçası olsalar da siyasal İslamcılar Tunus’ta da yenildiler. Diğer ülkelere kıyasla daha az kanlı bir süreç yaşansa da İhvan’ın Tunus kolu olan En Nahda Hareketi toplumsal muhalefetin direnci karşısında siyasal iktidarı paylaşmak zorunda kaldı. Şeriat anayasası dayatmasından geri adım atmak zorunda kaldı. Sık sık AKP tarafından da ağırlanan hareketin lideri Raşid Gannuşi de en sonunda “Siyasal İslamı terk edeceğiz” diyerek “Siyasal İslam’dan vazgeçtik”lerini açıkladı. Müslüman Kardeşler’in Mısır’da yaptığı hataların topluma ve ülkeye nasıl ağır bedeller ödettiğini gördüler, o yüzden daha yumuşak bir geçişi tercih ettiler.
Mısır: Siyasal İslamcılar, Müslüman Kardeşler Hareketi’nin doğum merkezi olan Mısır da kaybettiler. Bir yıllık İhvan iktidarının yol açtığı yıkım sonrasında sokakları dolduran Mısırlıların kararlı direnişi sonrasında General Sisi liderliğindeki Amerikancı darbe ile İhvancılar iktidardan uzaklaştırıldı. İhvan başta Mısır olmak üzere Suudi Arabistan ve BAE olmak üzere birçok ülkede terör listesine alındı.

Sudan: İhvan’ın Sudan kolu olan İhvan-ı Müslimin hareketi ile ortak çalışan ve İhvan’ın siyasi kanadı Milli Selamet Cephesiyle iş birliği yapan Ömer El Beşir liderliğindeki Sudan’da da akıbetleri farklı olmadı. 1989’da darbeyle işbaşına gelen otuz yıl boyunca ülkeyi demir yumrukla yöneten El Beşir aylar süren ayaklanmalar sonrasında Nisan 2019’da devrildi. Tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ömür boyu hapisle yargılanan El Beşir’in işlediği savaş suçları nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne teslim edileceği açıklandı.

Türkiye: Siyasal İslamcılığa rol model olarak sunulan Türkiye’de de “Ilımlı İslamcı” proje başarılı olamadı. Toplumsal muhalefetin direnci nedeniyle siyasal İslamcı AKP iktidarı istediği toplumsal dönüşümü gerçekleştiremedi. Gezi Direnişi siyasal İslamcı zorbalığa karşı vurulan en büyük darbe oldu. Gün geçtikçe kan kaybeden AKP, bu kan kaybını durdurmak için elinden gelen her türlü yola başvuruyor.


Nedir bu siyasal islamcılık?

İki kutuplu soğuk savaş döneminde Amerikan emperyalizmi tarafından palazlandırılarak büyütülen “siyasal İslamcılık” “yeşil kuşak” projesi ile başlayan bir projeksiyonun devamı. Soğuk Savaş döneminde ABD’nin kendi bölgesel çıkarları doğrultusunda kullandığı “yeşil kuşak” projesi özellikle 70’li yılların sonlarında Amerikan yönetiminin Sovyetler Birliği’ni Ortadoğu ve Arap/İslam coğrafyasında çevrelemek için kullandığı kullanışlı bir araç olageldi.

Soğuk Savaş sonrasında 90’lı yıllardan itibaren yerini “ılımlı İslam”a bıraktı. 1990’lı yıllardan başlayarak iki binli yılların başlarına doğru ABD’de radikal İslam’a karşı “ılımlı İslam”ın desteklenmesi görüşü öne geçmeye ve güçlenmeye başladı. CIA bağlantılı araştırma kurumları, stratejik düşünme merkezleri Amerika’nın İslam’a bakış açısını değiştirmesini tavsiye ediyordu. Buna göre radikalleşen ‘Selefi” İslamcılığın karşısına “Ilımlı İslamcılık” çıkarılacak ve bu şekilde bölgede istenilen denklem kurulacaktı. Çünkü bu zihniyete göre ılımlı islam Radikal İslamcılığa karşı bir numaralı panzehiri olacaktı.

Yeşil Kuşak’TAN BOP’A

İki binli yılların başlarından itibaren de Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ekseninde ABD öncülüğünde Batı emperyalizminin desteğiyle AKP’nin iktidara taşınmasıyla ivme kazandı. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Washington tarafından geliştirilen ve merkezinde “ılımlı İslam” siyasetinin bulunduğu Büyük Ortadoğu Projesi’nin stratejik bir ürünü. Arap Baharı ile birlikte AKP ile Türkiye’de oturtulmaya çalışılan “Ilımlı İslamcılık” Ortadoğu’nun diğer ülkelerine de ihraç edilmeye çalışıldı. ABD yönetimi Ortadoğu’nun en eski ve yaygın İslamcı hareketlerinden Müslüman Kardeşler’i namı diğer İhvan’ı üzerinden Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı restorasyona tabi tutmak istedi. Ancak başarılı olunamadı.