145 gündür açlık grevinde olan ve 3 gündür hastanede tutulan eğitimciler Gülmen ve Özakça'nın avukatları, ikilinin durumunu değerlendirdi. Avukat Timtik ve Çağatay, Gülmen ve Özakça'nın hapishane hücresinin şartlarının daha iyi olduğunu söylediğini belirtti ve eğer tahliye edilmeyeceklerse hapishaneye geri dönmek istediklerini iletti.

Gülmen ve Özakça: "Ya tahliye edin ya hapishaneye geri gönderin"

15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL kapsamında çıkarılan KHK'lerle mesleklerinden ihraç edilen, sonrasında 'işimi geri istiyorum' talebiyle Ankara Yüksel Caddesi'ndeki İnsan Hakları Anıtı'nın önünde eyleme başlayan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça, taleplerinin karşılanmaması üzerine eylemlerini açlık grevine dönüştürmüştü. Açlık grevi sırasında tutuklanan eğitimciler, bugün grevlerinin 145'inci gününde.

3 gündür Sincan Cezaevi Hastanesi’nde tutulan müvekkilleriyle görüşen avukatlar Ebru Timtik ve Ayşegül Çağatay, Gülmen ve Özakça’nın durumu ile hastane koşullarını değerlendirdi.

Bianet'ten Ayça Söylemez'in haberine göre, Gülmen ve Özakça, hapishane hücresinin şartlarının daha iyi olduğunu söyleyerek, avukatlarına, eğer tahliye edilmeyeceklerse hapishaneye geri dönmeyi istediklerini iletti.

“SEMİH'İ KAYIŞLA BAĞLAMIŞLAR, NURİYE'Yİ ÇARŞAFA SARIP GÖTÜRMÜŞLER"

Avukat Çağatay, tutuklu eğitimcilerin hastaneye nasıl götürüldüklerini şöyle anlattı:

“Cuma gecesi saat 00.00’a doğru hücrelerine gelen gardiyanlar, hücredeki diğer tutukluları, ‘su vereceğiz, müdür görüşmek istiyor’ gibi sebepler öne sürerek dışarı çıkardıktan sonra Gülmen ve Özakça’yı indirip ambulansa bindirerek götürüyorlar.

Semih, hastaneye gitmek istemediğini söyleyip itiraz ettiği için sedyeye kayışlarla bağlanıyor. Ambulansa inene dek sedyede yüzükoyun dönüyor. Nuriye’yi de altında çarşafa dolayıp ambulansa o şekilde derdest edip götürüyorlar, sedyeye bile koymuyorlar."

“REFAKATÇİLERİ YOK, YANLARINA BEŞ LİTRELİK SU ŞİŞESİ KOYUP GİTMİŞLER"

“Biz avukatları, ertesi gün, cumartesi öğle saatlerinde görüşe gittiğimizde hastaneye sevk edildiklerini öğrendik. Semih ile görüşen avukatlar kayış izlerini görünce adli rapor için başvuru yaptı.

Ancak Sincan Cezaevi Hastanesinden rapor gelmeden adli rapor için sevk edemeyeceklerini söylediler. Bu süre içinde zaten Semih’in vücudundaki izler de geçmeye başladı. Adli rapor tutulmadı.

Hastaneye götürüldüklerinde suları, şekerleri hücrelerinde kalmış. Hastanede refakatçileri yok, eşyaları o gün getirilmemişti ve ikisinin yanına da beş litrelik su şişesi koyup gitmişler.

Onlar suyu kaldırıp bardağa dolduracak durumda değiller. Hücredeki eşyaları ancak Pazar günü hastaneye götürüldü; ancak bardakları, temizlik malzemeleri halen yok."

“BULUNDUKLARI KATTA BAŞKA HASTA YOK, TECRİTTELER"

“Hastane odalarını da kendileri temizlemek zorunda kaldılar. Tabii yapabildikleri kadar. Oysa hijyen koşullarda barınmaları gerekiyor.

Nuriye, zaten kendi işlerini yapabilecek pozisyonda değil; yürümekte zorlanıyor, dengesini zor sağlıyor. Birkaç adım atıp dinleniyor. Tutuna tutuna ilerleyebiliyor. Semih de kısa mesafeleri yürüyebiliyor.

Hastane odasında havalandırmaları yok, hapishanede en azından havalandırma vardı. Hastanede onların kaldığı katta başka hasta da yok. Tam bir tecrit ortamındalar. Birini çağırmak istediklerinde zile basıyorlar.”

RAPOR 'REFAKATÇİ GEREKLİ' DİYOR; AMA TEK BAŞLARINA TUTULUYORLAR

Avukat Timtik, hastane raporlarına göre yanlarında refakatçi olması gerekmesine rağmen, bugün itibariyle halen ikisinin de tek kişilik odada tek başlarına tutulduğunu söyledi.

“Zorla götürüldüler, üç gündür refakatçileri yok. Hapishane idaresiyle refakatçi için görüştük, kendileriyle ilgisi olmadığını söylediler, savcı da tekrar hastane raporu istedi. Bürokratik engeller çıkarılıyor, geciktiriliyor. Bugün yetkililerle tekrar görüşeceğiz.”

“ZORLA MÜDAHALENİN GERGİNLİĞİNİ YAŞIYORLAR"

Avukat Çağatay, zorla müdahale ihtimaliyle ilgili de şunları söyledi:

“Hastaneye getirildiklerinden beri sık sık ‘Tedaviyi kabul ediyor musun’ diye soruyorlar.

İkisi de tansiyon, kilo ölçümü gibi muayene de dahil hiçbir muayeneyi kabul etmiyor. En başından beri kendi doktorlarına muayene olmak istediklerini belirttiler.

Ancak Sincan Hastanesinde ‘bilinçleri kapandığında müdahale edeceklerini’ söylediler. Onlar da müdahale edilebileceğinin tedirginliğini yaşıyorlar. ‘Ya tahliye edin ya da tutukluysak hapishaneye gönderin, hastane koşulları hapishaneden kötü’ diyorlar.”

OHAL KOMİSYONU'NDAN YANIT YOK

Avukat Timtik, Olağanüstü Hal (OHAL) Komisyonu’na da Gülmen ve Özakça’nın ihracıyla ilgili başvuru yaptıklarını; ancak 10 gündür kendilerine bir cevap verilmediğini söyledi:

“Oysa daha önce görüştüğümüz bürokratlar, siyasiler ‘OHAL komisyonu var, iç hukuka başvurun’ diye komisyonu işaret etmişti. Bu hukuk yolu değil aslında yargısal süreci başlatmak için bir komisyon. Tüm hukuki girişimleri tamamlamak adına başvuru yaptık ancak 10 gün geçti, başvurumuza cevap vermediler.”