İmam hatiplilere hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada 10 ay hapis cezasına çarptırılan Gülşen'in avukatı Emek Emre aracılığıyla açıklama geldi. Açıklamada, beraat kararı verilmesi gerektiği vurgulanarak, "Tarafımızca yapılacak kanun yolu müracaatları akabinde TCK 216/2 maddesinin uygulanması ile ilgili yapılan ağır hatanın düzeltilerek müvekkilin beraatine karar verileceğine inancımız tamdır, zira bu durum hukuki bir zaruret halidir" denildi.

Kaynak: Haber Merkezi
Gülşen'in avukatından hapis cezasıyla ilgili açıklama
Fotoğraf: Depophotos

Şarkıcı Gülşen'in İmam hatiplilere hakaret ettiği iddiasıyla "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçundan yargılandığı davada 10 hapis cezası verilmesiyle ilgili açıklama yapıldı. 

Sanatçının avukatı Emek Emre aracılığıyla yapılan açıklamada, Gülşen'in "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçundan değil "halkın bir kesimini, sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama" suçundan cezalandırıldığı belirtilerek, "İşbu durum hem müvekkilimizin hem de bizim savunma hakkımızı kısıtlayan ağır bir hatadır" denildi.

Beraat kararı verilmesi belirtilen açıklamada, "Tarafımızca yapılacak kanun yolu müracaatları akabinde TCK 216/2 maddesinin uygulanması ile ilgili yapılan ağır hatanın düzeltilerek müvekkilin beraatine karar verileceğine inancımız tamdır, zira bu durum hukuki bir zaruret halidir" ifadelerine yer verildi.

Sosyal medyadan yapılan açıklama şu şekilde:

"Bugün müvekkil Gülşen ÇOLAKOĞLU hakkında verilen hukuki olarak yorumlanamayacak haksız ve hukuka aykırı kararın; 'GÜLŞEN CEZALANDIRILDI' başlıklarıyla haberleştirilmesi neticesinde müvekkil aleyhinde oluşan olumsuz algı sebebiyle konuyla ilgili açıklama yapmak gerekmiştir. Müvekkil Gülşen 25 Ağustos 2022 günü usul ve yasaya aykırı bir şekilde konutundan alınarak TCK'nın 21611. Maddesi kapsamında ifadesi alınmış, tutuklanmış ve hakkında aynı suçtan iddianame düzenlenmiştir.

O günden bugüne, fırsat ve gerek olan her mecrada TCK 216/1 kapsamında tanım'ı suçun unsurlarının oluşmadığı, bu maddenin öngörülen ceza miktarının tutuklama sınırının üstünde olması nedeniyle kötü niyetle kullanıldığını, müvekkilin atılı suç nedeniyle yaşadıklarının hukuka aykırı olduğunu müteakip kere ve muhtelif şekillerde belirttik. 

"SAVUNMA HAKKIMIZI KISITLAYAN AĞIR BİR HATADIR"

Bugün müvekkil Gülşen'i yargılayan mahkeme de yaklaşık 10 aydır üzerine atılı TCK 21611 'halkı kin ve nefrete alenen tahrik' suçunu işlemediğine kanaat getirerek esasen BERAAT kararı vermesi gerekirken; hiçbir şekilde yargılamasının yapılmadığı, hakkında ek savunma hakkı dahi tanınmayan bambaşka bir suçtan TCK 21612 'halkın bir kesimini, sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama' suçundan cezalandırıldı. İşbu durum hem müvekkilimizin hem de bizim savunma hakkımızı kısıtlayan ağır bir hatadır.

Bu noktada önemle belirtmek gerekir ki, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 'Suçun Niteliğinin Değişmesi' başlıklı 226. Maddesinin 1. Fıkrası 'Sanık, suçun hukuki niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir halde bulundurulmadıkça, iddianamede kanuni unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkum edilemez' şeklindeki kanun hükmü mahkemenin ağır hatasını açıkça ortaya koymaktadır.

İddianamede kanuni unsurları gösterilen suç açıkça TCK216/1 iken, müvekkil Gülşen'e suçun niteliğinin değişebileceğine yönelik ek savunma hakkı da verilmediğine göre, müvekkilin TCK 216/1 dışında bir kanun maddesinden mahkum edilmesi hukuken mümkün değildir.

Kaldı ki yargılamada müşteki konumunda olan 702 kişinin büyük bir kısmı şikayetini geri almış, bir kısmı için de yapılan talimat duruşmaları dahi tamamlanmadan talimat duruşmalarından vazgeçilmesine dair karar oluşturulmadan alelacele Gülşen'in TCK 216/2 maddesi kapsamında cezalandırılmasının hukuki olduğunu söylemek taktir edeceğiniz üzere mümkün değildir. Tarafımızca yapılacak kanun yolu müracaatları akabinde TCK 216/2 maddesinin uygulanması ile ilgili yapılan ağır hatanın düzeltilerek müvekkilin beraatine karar verileceğine inancımız tamdır, zira bu durum hukuki bir zaruret halidir."