Partide kimse Erdoğan’ın otoritesini tartışmıyor ama onun hemen altı kaynayan kazan. Kaymakam atamalarından AYM’ye kadar her meselede artık taraflar var. AKP koalisyonu zor yönetilir bir noktada, hiçbir üye kampanyası da derinleşen çatlakları sıvamaya yetmeyecek.

Haber Analiz: Üç AKP, bir Erdoğan

YAŞAR AYDIN

Son haftalarda iktidar bloku (AKP içi klikler, Cumhur İttifakı’na destek veren partiler, cemaatler, Perinçek gibi yancılar) içinde birbirine ‘dirsek gösterme’ vakalarında gözle görülür bir artış yaşanıyor. Hatta bazı zamanlarda dirsek gösterme göz üstüne vurulan yumruğa dönüşüyor. Son olarak Süleyman Soylu’nun AYM Başkanına yaptığı FETÖ’cü suçlamasında olduğu gibi.

İktidar içinde giderek şiddetlenen (spordan, bürokrasiye kadar) güç gösterilerinin arkasında iki önemli neden var. Birincisi iktidarın giderek zayıflaması ve pastanın küçülmesi. Bu durum iç mücadeleyi daha da şiddetli hale getirdi. İkincisi ise Erdoğan sonrasına dair hazırlık olarak kendini gösteriyor.

Olaylar ve aktörler farklı olsa da her koşulda AKP içindeki üç önemli güç odağının en az birinin sahnede olduğunu görüyoruz.

AKP içindeki güç odaklarını en kaba biçimde Soylu, Albayrak ve Abdülhamit Gül’ün içinde yer aldığı daha çok “eskiler” olarak bilinen isimler olarak tasnifleyebiliriz. Bu ekipler zaman zaman gerilimin ikili üçlü tarafı olabiliyor. Bir de bunların dışında Kürt kökenli vekillerin zaman zaman yan yana geldiğin biliniyor. Şikayetlerini ve taleplerini Erdoğan’a iletmek üzere raporladıkları da biliniyor. Bu bilgiler de daha çok Mahir Ünal üzerinden Saray’a ulaşıyor.

AKP’NİN GERÇEKLİĞİ OLDU

Parti içi hizipler artık Erdoğan dahil tüm partinin kabul ettiği bir gerçeklik haline geldi. O kadar ki cemaatlerden, bürokratlara, hemşeri derneklerinden üniversitelere, yandaş medyaya kadar bu bölünmenin iz düşümünü görmek mümkün.

Sadece Soylu’nun AYM ile girdiği kavgaya bakıldığında bile bu ayrışma net biçimde görülüyor. Örneğin Türkiye gazetesi ile Sabah arasında meseleye bakış açısı arasında yaşanan gözle görünür fark gibi. Bu yapıların arkasında yer alan cemaat ve siyasi yapılardan bağımsız değerlendirilmez. Tıpkı Abdülhamit Gül’e Pelikancılar ve Sabah gazetesi üzerinden yapılan saldırı da olduğu gibi son gelişmenin arkasında da parti içi tartışma var.

AKP TABANI DEĞİŞTİMİ?

Üç sene öncesine kadar yenilikçiler ve gelenekçiler olarak somutlanan güç odaklarına bugün Soylu’nun etrafında kümelenenlerle üçüncü bir odağın eklenmesinde tabanda yaşanan fikri kaymanın da etkisi var. 7 Haziran seçimlerinden sonra partinin izlediği hat, MHP ortaklığı Soylu’ya parti içerisinde bir zemin hazırlarken, iki güçlü blok arasında kalan gelenekselciler giderek zayıfladı. Partide Sünni-milliyetçi söylem arttıkça Soylu ve onları destekleyenler kendiliğinden güçlendi. Soylu da bu durumun farkında. Bu nedenle daha özgüvenli davranıyor. Erdoğan hariç herkesle boy ölçüşmeye hazır hale geldiğini düşünüyor. Bu durumdan en çok şikayet eden hem Sünni hem de Türk olmayan AKP’nin Kürt vekilleri oldu. Ama bu konjonktürde seslerini çıkarma fırsatı bulamadılar. Çıkarsalar da çok şansları zaten yoktu.

CÜBBELİ VE AKP İÇİ GERİLİM

Son günlerin popüler bir başka konusu Cübbeli Hoca’nın silahlı Selefi örgütlerden bahsetmesi. AKP ilk döneminden bu yana örtük, son on yıldır da açık olarak desteklenen selefi yapılar birkaç kez devlet raporlarına girdikten sonra Cübbeli Ahmet’in şikayetiyle yeniden gündemde. Soylu bir iki gün içerisinde Cübbeli Hoca’nın ifade vereceğini açıkladı. Bu tartışma ilk başta İslamcılar arasında rant paylaşımı olarak görünse de arkasında parti içi güç odaklarına kadar uzanan tarikat-cemaat kapışması görülebilir. Cübbeli Hoca’nın arkasını iktidar içerisinde güçlü bir odağa dayamadan böyle bir çıkış yapmayacağı ortada. Dolayısıyla ifadeyle birlikte ucu AKP içine dayanan bir kavgaya şahit olmak şaşırtıcı olmayacaktır.

PARTİNİN SAHİBİ ERDOĞAN

Erdoğan ve etrafındaki bir avuç insan tüm bu tartışmaları izliyor. Parti içinden aldığımız bilgiler çok fazla abartılmadığı sürece müdahale etmeyeceği yönünde. Hiçbir ekibin mutlak bir üstünlük sağlamasına izin vermeden son sözü kendisi söylediği sürece de çok bir değişiklik olmayacak gibi duruyor.

Parti içinde kimse Erdoğan’ın otoritesini tartışmıyor. Ama onun hemen altı kaynayan kazan. Kaymakam, hakim ve emniyet müdürü atamalarından, AYM’ye oradan cemaatlere ve medyaya kadar her meselede artık taraflar olacak. Son sözü söylemek için Erdoğan’a bakılmaya devam edilecek. Ağaç çatladı. Yarık çok belli ki giderek büyüyecek. Ali Babacan ya da Davutoğlu gibi bir sonuç vermese bile AKP koalisyonunu daha zor yönetilir bir noktaya taşıyacağı çok açık. Hiçbir üye kampanyası ve çağrısı da bu çatlağı sıvamaya yetmeyecek.