Cumartesi Anneleri’nin açıklamasında gözaltına alınan SOL Parti PM Üyesi Taş, ‘‘Haklı ve meşru taleplerimizi söylemekten vazgeçmeyeceğiz’’ dedi. İHD’li Gülseren Yoleri, “Anneler kayıpların akıbetini açıklamayan devletten davacı” derken Faruk Eren ise seçime giderken artan baskıya dikkat çekti.

Haklı da biziz meşru olan da
Polis, İstanbul Adliyesi'nin önündeki açıklamaya sert müdahalede bulundu. (Fotoğraf: Twitter /Cumartesi Anneleri)

Haber Merkezi

Cumartesi Anneleri’nin 700’ncü hafta eyleminde gözaltına alınan 46 kişinin yargılandığı dava öncesi polis dün bir kez daha açıklama yapmak isteyenlere müdahale etti. Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne giden ve burada pek çok yurttaşla birlikte polis tarafından darp edilerek gözaltına alınan SOL Parti PM Üyesi Alper Taş, DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren ile İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, önceki gün yaşananları ve Türkiye’deki tabloyu BirGün’e anlattı.

“Bütünüyle hukuksuz, her şeyi yasaklayan bir rejim var” diyen Taş, bunun nedeninin yaklaşan kritik seçimler olduğunun altını çizdi ve şu değerlendirmeyi yaptı: “9 ay boyunca toplumsal muhalefet üzerindeki baskıyı, zulmü peyderpey gösterecekler. Buna karşı alacağımız tutum son derece bellidir, barışçıl, demokratik ve militan bir karşı duruşu hayatın her alanında ortaya koyacağız. Alanları, sokakları, mahalleleri, iş yerlerini bunların zulmüne bırakmayacağız. Haklı, meşru taleplerimizi dile getirmek ve savunmak vazgeçmeyeceğiz.”

HUKUK DİBE VURDU

Türkiye’de hukukun hiçbir zaman bağımsız olmadığını ama hiçbir zaman bu kadar da dibe vurmadığını söyleyen Taş, baskının karşısında ise dayanışmanın olduğunu hatırlattı.

“Toplumun çok değişik kesimlerinden, siyasilerden mesajlar aldık. Sosyal medyadan arayan, soran insanlar oldu. Bize gelen mesajların anlamı, bu baskıcı rejime karşı ortak duruşun somutlanmasıydı diyen Taş, “Bizim silahımız dayanışma. Onların copu var, polisi var, tankı var, topu var, silahı var, her şeyi var ama bizim dayanışmamız var. Meşruluğumuz var, haklılığımız var, inancımız var, kararlılığımız var” mesajı verdi.

KIŞIN SONU BAHAR

Taş, Türkiye’nin değişimi ve ‘baharın gelmesi’ için mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayarak şunları kaydetti: “Bu kış yine zor geçecek ama kışın sonunun bahar olmasını umut ediyoruz. Ama bekleyerek bahar gelmeyecek, mücadelemizle toplumsal bahar ve toplumsal iyilik, güzellik rüzgarı estirmemiz lazım. Kış her açıdan sert geçecek, bizim yapmamız gereken, bu ekonomik politikaların yarattığı sonuçlara karşı özellikle yoksul, emekçi halkın taleplerini dile getirmek. Taleplerin en başına da kamulaştırmayı getiriyoruz. Çünkü bu hayat pahalılığının en önemli nedeni, özelleştirme politikalarıdır. Özelleştirme daha fazla zamdır, daha fazla soygundur. İkincisi, dayanışmamızı da göstermeliyiz. Bu zorlu kış koşullarında darda kalanın derdine derman olma konusunda, olanaklarımız ölçüsünde birbirimizin omuzdaşı olmalıyız. Bunun için de bireysel olmanın ötesinde, kolektif örgütlenmeleri güçlendirmeliyiz.”

ASIL DAVACI ANNELER

Polis tarafından gözaltına alınan İHD Şube Başkanı Gülseren Yoleri ise seçim sürecine girildikten sonra hak ve özgürlüklere yönelik baskıda yaşanan artışa dikkat çekti. Bu baskının tüm hak arayışlarına ve itirazlara yönelik gerçekleştiğine değinen Yoleri, şunları dile getirdi: “İşçiler, emekçiler, anneler, adalet arayan herkes ve Cumartesi Anneleri baskı altına alınmaya çalışılıyor. Barışçıl toplanma hakkı ve ifade özgürlüğü anayasal bir hak, dolayısıyla devlet suç işliyor. İfade özgürlüğümüzü kullanarak hem taleplerimizin hem de haklarımızın arkasında durduğumuzu ifade ediyoruz. Cumartesi Anneleri’ne kaymakamlık ve valilik kararıyla getirilen yasak 700 haftadır devam ediyor. Kayıp yakınlarının mücadelesine, hakikat ve adalet arayışının önüne geçildiğini görüyoruz. Devlet yüzleşmekten kaçıyor. Hâlâ gözaltında kayıplar sürüyor. Davacı olan Hanife Yıldız’ın yükselttiği itirazı bir kere daha ifade edelim: Cumartesi Anneleri faillerden davacı durumunda. Kayıpların akıbetini açıklamayan devletten davacı. Bu itirazı ortadan kaldırmak isteyenler, suçlu göstermeye çalışarak bu baskıyı yargı eliyle güçlendirme çabasındalar. Basın açıklamasına getirilen yasak en açık göstergesi.”

Yasak ve hukuka aykırı gözaltına karşı mücadele edeceklerini aktaran Yoleri, “Seçim sürecine girilmesiyle birlikte bu yasak ve baskı uygulamaların da bir arttığını olduğunu görüyoruz. Hükümetin uzun süredir içine düştüğü yönetememe krizinin ve toplumda kaos çıkartarak toplumu ayrıştırarak birbirini düşman ederek iktidarını koruma telaşında olduğunu söylemek mümkün” dedi.

***

MUHALEFETİ BASTIRMAK İSTİYORLAR

Kayıp yakını ve DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren de hem Kartal’daki Anadolu Adliyesi’nin hem de Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nin çevresine kimsenin alınmadığını aktardı. Eren, şunları söyledi: “Çağlayan’da açıklama yapıp mahkemeye girecektik daha önce her zaman yaptığımız gibi. Kağıthane Kaymakamlığı ilçe sınırları içinde Cumartesi Anneleri’nin açıklamasını yasakladı. Böylesini de ilk defa görüyoruz. Sadece Cumartesi Anneleri’ne yönelik bir yasaktı bu. Yargılananlar ve onlara destek verenlerden daha çok polis vardı. Gözaltına alınanların 3-4 tanesi davanın sanığı olduğu için yargılanmamızı da engelledi polis. Gözaltı aracında Meriç Eyüboğlu’na ters kelepçeyle işkence yaptılar. Kendileri provoke edip yaptılar. Belli ki seçime giden süreçte hiçbir eylem ve muhalefete izin vermeyecekler. Seçime giden süreçte ortalığı germek, toplumu terörize etmek. Sadece bu değil, İranlı kadınların gösterisinde de benzer davrandılar. Her türlü muhalefeti kolluğu kullanarak şiddetle bastırma hali var. Kolluk da doğrudan bir partinin gücü haline dönüşmüş durumda.”